انظُرْ كَيْفَ كَذَبُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَفْتَرُونَ
Unzur keyfe kezebû alâ enfusihim ve dalle anhum, mâ kânû yefterûn(yefterûne).
Diyanet İşleri = Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve iftira edip durdukları şeyler (uydurma ilâhları) onları nasıl yüzüstü bırakıp kayboluverdi?
Abdulbaki Gölpınarlı = Hele bak, nasıl da bile-bile yalan söylerler ve iftirâ konuları da nasıl ortadan kaybolup gider.
Abdullah Parlıyan = Bakın, onlar kendi kendilerine nasıl yalan söylemişler ve düzmekte oldukları o yapma tanrılar da, nasıl kendilerinden ayrılıp kaybolup gitmiştir.
Adem Uğur = Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!
Ahmed Hulusi = Kendi benlikleri aleyhine nasıl yalan söylediklerine ve uydurdukları (hayallerinde tanrılaştırdıkları) şeylerin nasıl da onlardan kaybolup gittiğine bir bak.
Ahmet Tekin = İbret nazarıyla düşünerek bak. Nasıl da, kendi aleyhlerine yalanlar söylediler ve tanrı diye uydurdukları şeyler, ortadan nasıl kaybolup gitti.
Ahmet Varol = Bak! Kendileri hakkında nasıl yalan söylediler ve (ilah olduklarını) uydurdukları şeyler nasıl yanlarından kayboldu.
Ali Bulaç = Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.
Ali Fikri Yavuz = Bir bak ki, vicdanlarına karşı nasıl yalan uydurdular. Allah’a ortak koştukları putları da kendilerinden (nasıl) kayboldu!...
Ali Ünal = Bak (Rasûlüm,) nasıl da halâ yalan söyleyip, hem de kendi kendilerini yalanlıyorlar! Dünyada iken uydurdukları sahte ilâhlar da onları nasıl yüzüstü bırakıp, görünmez oluverdi!
Bayraktar Bayraklı = Bak da gör, öz benliklerine karşı nasıl yalan söylediler! İftirâ için kullandıkları şeyler, kendilerinden nasıl kaybolup gitti!
Bekir Sadak = Kendilerine karsi nasil yalan soylediklerine bak; uydurduklari putlar da onlardan uzaklasti.
Celal Yıldırım = Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler de uydurdukları şeyler (putlar) da onlardan (nasıl) uzaklaşıp kayboldular!.
Cemal Külünkoğlu = Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları hayalleri nasıl onları yüzüstü bıraktı.
Diyanet İşleri (eski) = Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine bak; uydurdukları şeyler de onlardan uzaklaştı.
Diyanet Vakfi = Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!
Edip Yüksel = Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terketti.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bak vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler, gâib oluverdi de kendilerinden o uydurdukları ma'budlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bak vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.
Gültekin Onan = Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.
Harun Yıldırım = Bak kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve uydurdukları şeyler onlardan kaybolup gitti.
Hasan Basri Çantay = Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler, düzmekde» oldukları şeyler (o yapma tanrılar) da (nasıl) kendilerinden ayrılıb gaaib oldu!
Hayrat Neşriyat = Bak, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurmakta oldukları şeyler kendilerinden kaybolup gitti!
İbni Kesir = Bak, kendilerine nasıl yalan söylediler? Yalan yere uydurdukları kendilerinden nasıl kayboluverdi?
Kadri Çelik = Kendi aleyhlerine nasıl da yalan söylediklerine ve uydurdukları şeylerin kendilerinden nasıl da kaybolup gittiğine bir bak!
Muhammed Esed = Bakın, onlar kendi kendilerine nasıl yalan söylemişler ve mesnetsiz hayalleri onları nasıl yüzüstü bırakmış!
Mustafa İslamoğlu = Bak, kendi kendilerine karşı nasıl yalan söylemişler; ve yamuk tasavvurları kendilerini nasıl aldatmış!
Ömer Nasuhi Bilmen = Bak kendi nefisleri aleyhine nasıl yalan irtikab ettiler. Ve onlardan iftira eder oldukları şey de nasıl zail oluverdi.
Ömer Öngüt = Bak da gör ki, kendilerini nasıl yalanladılar ve (ilâh diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl da kaybolup gitti!”
Şaban Piriş = Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine ve uydurduklarının nasıl onlardan uzaklaştığına bir bak.
Sadık Türkmen = Bak, nasıl da kendilerine karşı yalan söylediler! İftira edip uydurdukları şeyler de, kendilerinden sapıp/kaybolup gitti.
Seyyid Kutub = Kendileri aleyhinde nasıl yalan söylediklerini ve uydurma ilâhları tarafından nasıl yüzüstü bırakıldıklarını görüyor musun?
Suat Yıldırım = İşte bak, nasıl da kendi vicdanlarına karşı yalan söylediler! Uydurdukları o tanrılar da kendilerinden uzaklaşıp ortada görünmez oldular.
Süleyman Ateş = Bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.
Tefhim-ul Kuran = Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.
Ümit Şimşek = İşte bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler, uydurup durdukları şeyler ellerinden nasıl uçup gitti!
Yaşar Nuri Öztürk = Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu.
İskender Ali Mihr = Bak! Kendilerine karşı nasıl yalan söylediler. İftira etmiş oldukları şey, onlardan sapıp gitti (uzaklaştı).
İlyas Yorulmaz = Onları izle, kendi kendilerini nasıl yalancı durumuna koyuyorlar? Uydurdukları sahte ilahlar onlardan nasıl uzaklaştı?