قَالُواْ يَا مُوسَى إِنَّا لَن نَّدْخُلَهَا أَبَدًا مَّا دَامُواْ فِيهَا فَاذْهَبْ أَنتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ
Kâlû yâ mûsâ innâ len nedhulehâ ebeden mâ dâmû fîhâ fezheb ente ve rabbuke fe kâtilâ innâ hâhunâ kâıdûn(kâıdûne).
kâlû yâ mûsâ | : ey Mûsâ dediler |
innâ len nedhule-hâ | : muhakkak ki biz, oraya asla girmeyiz |
ebeden | : ebediyyen, hiç bir zaman |
mâ dâmû fî-hâ | : orada oldukça, olduğu sürece |
fe izheb | : artık git |
ente ve rabbu-ke | : sen ve senin Rabb’in |
fe kâtilâ | : ve böylece ikiniz savaşın |
innâ hâhunâ | : biz mutlaka burada |
kâıdûne | : oturup kalanlar |
Diyanet İşleri = Dediler ki: “Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Yâ Mûsâ demişlerdi, onlar orada bulundukça biz, oraya ebedîyen giremeyiz. Sen, Rabbinle git, ikiniz çarpışın onlarla, biz burada oturup duracağız.
Abdullah Parlıyan = Ama onlar yine “Ey Musa!” dediler. “Ötekiler orada oldukça, biz o topraklara asla girmeyeceğiz. Şu halde sen ve Rabbin gidin, birlikte savaşın, biz burada oturup kalacağız.”
Adem Uğur = Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız dediler.
Ahmed Hulusi = Dediler ki: "Yâ Musa, orada oldukları müddetçe biz oraya ebeden girmeyeceğiz. . . Git, sen ve Rabbin; ikiniz savaşın! İşte burada oturucularız. "
Ahmet Tekin = Onlar ise:'Ya Mûsâ, onlar o topraklarda bulunduğu müddetçe, ebediyyen, asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlara karşı birlikte savaşın, işte biz burada oturuyoruz.' dediler.
Ahmet Varol = (İsrailoğulları) bu kez: 'Ey Musa! Onlar orada bulundukları sürece biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidip çarpışın, biz şurada oturuyoruz' dediler.
Ali Bulaç = Dediler ki: "Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız."
Ali Fikri Yavuz = İsrâiloğulları şöyle dediler: “- Ey Mûsa, o zâlimler orada iken biz hiç bir zaman oraya giremeyiz. Artık sen ve Rabb’in beraber gidin de ikiniz harp edin; biz mutlaka burada oturucularız.”
Ali Ünal = Diğerleri, sözlerinde ısrar ettiler: “Ey Musa! O topluluk orada oldukça, biz oraya ebediyen giremeyiz. (Mutlaka gireceğiz diyorsan,) haydi sen ve Rabbin gidin savaşın; bize gelince, işte tam burada oturup bekleriz.”
Bayraktar Bayraklı = “Ey Mûsâ! Onlar orada bulunduğu müddetçe biz oraya asla girmeyeceğiz; şu halde sen ve Rabbin gidiniz savaşınız; biz burada oturacağız” dediler.
Bekir Sadak = «Ey Musa! Onlar orada oldukca biz asla oraya girmeyecegiz. Sen ve Rabbin gidin savasin, dogrusu biz burada oturacagiz» demislerdi.
Celal Yıldırım = Onlar (yine) ey Musa ! dediler, o zorbalar orada oldukça biz kesinlikle oraya giremeyiz. Sen, Rabbinle git de ikiniz (onlarla) savaşın, biz burada otururuz.
Cemal Külünkoğlu = İsrailoğulları şöyle dediler: “Ey Musa, o zalimler orada iken biz hiç bir zaman oraya giremeyiz. Artık sen ve Rabbin beraber gidin de ikiniz savaşın. Biz mutlaka burada oturacağız.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız' demişlerdi.
Diyanet Vakfi = «Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız» dediler.
Edip Yüksel = 'Musa, onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin gidip savaşın; biz burda oturuyoruz,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ya Musâ, dediler: Onlar orada bulundukça biz oraya ebedâ giremeyiz, haydi sen rabbınla git ikiniz harb edin biz işte burada otururuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar: «Ey Musa, onlar orada bulundukça biz asla oraya girmeyiz! Haydi, sen Rabbinle git, ikiniz savaşın; biz işte burada oturacağız!» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kavmi Musa'ya: «Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız» dediler.
Gültekin Onan = Dediler ki: "Ey Musa, biz onlar durduğu sürece ebediyen oraya girmeyeceğiz. Sen ve rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burada duracağız."
Harun Yıldırım = Dediler ki: “Ey Musa! Muhakkak ki onlar orada bulundukça biz oraya asla girmeyiz. O halde git de sen ve Rabbin savaşın!? Elbette biz burada oturucuyuz.”
Hasan Basri Çantay = Onlar da (şöyle) söylediler: «Yâ Musa, onlar orada bulundukça biz oraya ilel'ebed giremeyiz. Artık sen Rabbinle beraber git! Bu suretle ikiniz harb edin! Biz mutlakaa oturucularız».
Hayrat Neşriyat = (İsrâiloğulları:) 'Ey Mûsâ! Doğrusu biz, (onlar) orada bulundukları müddetçe, oraya ebedî olarak aslâ girmeyiz; onun için sen, Rabbinle git, artık (onlarla) ikiniz savaşın, doğrusu biz (onlarla harb etmektense) burada (bu Tih Sahrâsında) oturacak olan kimseleriz' dediler.
İbni Kesir = Demişlerdi ki: Ey Musa; onalr orada oldukça, ebediyyen oraya girmeyiz. Git, sen ve Rabbın savaşın. Biz, burada oturanlardanız.
Kadri Çelik = “Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın; doğrusu biz burada oturucularız” demişlerdi.
Muhammed Esed = (Ama) onlar: "Ey Musa!" dediler, "Ötekiler orada oldukça biz o (topraklar)a asla giremeyeceğiz. O halde sen ve Rabbin gidin ve birlikte savaşın! Biz burada kalacağız!"
Mustafa İslamoğlu = Berikiler (ise) "Ey Musa!" dediler, "onlar orada bulundakça, biz asla oraya girmeyeceğiz. O halde sen ve Rabbin gidip savaşın, biz işte şuracıkta oturuyoruz!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Dediler ki: «Ya Mûsa! Biz elbette ebedîyen girmeyeceğiz, onlar orada devam ettikçe artık sen Rabbinle git, mukatelede bulun, bizler ise burada oturucularız.»
Ömer Öngüt = Şöyle dediler: “Ey Musa! Onlar orada oldukça, biz aslâ oraya girmeyiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada otururuz. ”
Şaban Piriş = -Ey Musa, onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturacağız, demişlerdi.
Sadık Türkmen = Dediler ki: “Ey Musa! Onlar orada bulundukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”
Seyyid Kutub = Dediler ki, «Ey Musa, onlar orada olduğu sürece biz oraya kesinlikle girmeyiz. Git sen Rabbin ile birlikte savaş, biz burada kalıyoruz.»
Suat Yıldırım = Yine dediler ki: "Ya Mûsâ! O zorbalar orada oldukları müddetçe biz asla giremeyiz. Haydi sen Rabbinle git, ikiniz onlarla savaşın, biz işte burada oturuyoruz."
Süleyman Ateş = Dediler ki: "Ey Mûsâ, onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin, gidin, savaşın, biz burada oturuyoruz!"
Tefhim-ul Kuran = Dediler ki: «Ey Musa, biz, orda onlar durduğu sürece hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız.»
Ümit Şimşek = Onlar yine 'Ey Musa,' dediler. 'Onlar orada olduğu müddetçe biz asla oraya girmeyiz. Sen ve Rabbin gidip onlarla savaşın; biz burada oturacağız.'
Yaşar Nuri Öztürk = Dediler ki: "Ey Mûsa! Onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Hadi sen git, Rabbin'le birlikte savaşın. Biz şuracıkta oturacağız."
İskender Ali Mihr = (Onlar); “Ey Mûsâ, muhakkak ki biz onlar orada olduğu sürece ebediyen, asla oraya girmeyiz. Artık Sen ve Rabb’in gidin, böylece ikiniz savaşın, biz mutlaka burada otururuz.” dediler.
İlyas Yorulmaz = Onlar “Ey Musa! O güçlü topluluk orada olduğu müddetçe, oraya ebediyyen girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin ikiniz savaşın, biz burada oturacağız” dediler.