Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/24

 إِنِّي إِذًا لَّفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ

  İnnî izen le fî dalâlin mubîn(mubînin).

Kelime Karşılaştırma
innî : muhakkak ben
izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
le : mutlaka, elbette
: içinde
dalâlin : dalâlet
mubînin : apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = O vakit şüphe yok ki apaçık bir sapıklık içinde kalırım elbet.

 Abdullah Parlıyan = Bu ilahlara ibadet ettiğim takdirde, gerçekten ben, büyük bir yanılgı içine ve apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum.

 Adem Uğur = İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum.

 Ahmed Hulusi = "O takdirde muhakkak ki ben apaçık bir dalâlet içinde olurum!"

 Ahmet Tekin = 'İşte o zaman ben, apaçık bir dalâlete, bir yanılgıya düşmüş olurum.'

 Ahmet Varol = O takdirde ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.

 Ali Bulaç = "O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum."

 Ali Fikri Yavuz = Şüphe yok ki, o takdirde ben, apaçık bir sapıklık içindeyim.

 Ali Ünal = “Kaldı ki, (eğer başka ilâhlar edinecek olsam), o takdirde apaçık bir sapıklığın içine yuvarlanmış olurum.

 Bayraktar Bayraklı = “Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim.”

 Bekir Sadak = Dogrusu o takdirde apacik bir sapiklik icinde olurum.»

 Celal Yıldırım = O takdirde ben, mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.

 Cemal Külünkoğlu = “(Eğer böyle yaparsam) o vakit ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.”

 Diyanet İşleri (eski) = 'Doğrusu o takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum.'

 Diyanet Vakfi = «İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum.»

 Edip Yüksel = 'O zaman tümüyle sapıtmış olurum.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Şübhesiz ben o vakıt açık bir dalâl içindeyim

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şüphesiz ben, o takdirde açık bir sapıklık içindeyimdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum.»

 Gültekin Onan = "O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olurum."

 Harun Yıldırım = "İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum."

 Hasan Basri Çantay = «Şübhesiz ben o takdîrde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (demek) dir».

 Hayrat Neşriyat = 'Şübhesiz ki o zaman ben, elbette apaçık bir dalâlet içinde olurum.'

 İbni Kesir = O takdirde ben de gerçekten apaçık bir sapıklık içerisinde olurum.

 Kadri Çelik = “O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum.”

 Muhammed Esed = işte o zaman ben apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum!"

 Mustafa İslamoğlu = Elbet o zaman ben, apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum.

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Muhakkak ki, ben o vakit apaçık bir sapıklıkta bulunmuş olurum.»

 Ömer Öngüt = "O takdirde ben de gerçekten apaçık bir sapıklık içinde olurum. "

 Şaban Piriş = Üstelik ben o zaman apaçık sapıklıkta olurum.

 Sadık Türkmen = Işte o zaman ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.

 Seyyid Kutub = O takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum.

 Suat Yıldırım = "O durumda ben, besbelli bir sapıklıkta olurum."

 Süleyman Ateş = "O takdirde ben, apaçık bir sapıklık içinde olurum."

 Tefhim-ul Kuran = «O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum.»

 Ümit Şimşek = 'O zaman ben apaçık bir aldanış içinde olurum.

 Yaşar Nuri Öztürk = "Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."

 İskender Ali Mihr = Eğer öyle olsaydı (putlara tapsaydım) muhakkak ki ben, mutlaka apaçık dalâlette olurdum.

 İlyas Yorulmaz = “O zaman bende açıkça sapıklık etmiş olurum. ”