وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ
Ve hudû ilât tayyibî minel kavli ve hudû ilâ sırâtıl hamîd(hamîdi).
ve hudû | : ve hidayet edildiler (yöneltildiler, ulaştırıldılar) |
ilâ et tayyibî | : temize, iyiye, güzele |
min el kavli | : sözden (sözün) |
ve hudû | : ve hidayet edildiler (yöneltildiler, ulaştırıldılar) |
ilâ sırât el hamîdi | : hamid olan yola |
Diyanet İşleri = Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve onlar, sözün en temizini söylemeye irşâd edilmişlerdir ve onlar hamde lâyık Tanrının yoluna irşâd edilmişlerdir.
Abdullah Parlıyan = Çünkü bu cennetleri kazananlar, sözün en iyisine, en tutarlısına yönelmek arzusunu gösterdiler de böylece övgüye değer Rablerinin yolunu bulmuş oldular.
Adem Uğur = Ve onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler, övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.
Ahmed Hulusi = Ve onlar hem düşüncenin sağlıklı olanına yönlendirilmişlerdir; hem de Hamiyd'in (verilenleri değerlendirmenin) yoluna hidâyet olunmuşlardır.
Ahmet Tekin = Onlara, sözün güzeline, Kelime-i Şehâdet’e, Allah kelâmına, Kur’ân’a giden yol aydınlatılmıştır. Onlara, övgüye ve şükre lâyık olan Allah’ın yolu, birlikte nezaket içinde yaşama kurallarına, sevgiye dayalı kardeşliğe, hasedi, hilesi, dalaveresi, nefreti, düşmanlığı olmayan örnek hayat tarzına götüren Allah yolu, İslâm’ın yolu aydınlatılmıştır.
Ahmet Varol = Onlar sözün güzeline yöneltilmişlerdir. Çok övülen (Allah')ın yoluna iletilmişlerdir.
Ali Bulaç = Onlar, sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir.
Ali Fikri Yavuz = O iman edenler, sözün en güzeline (tevhid kelimesine) hidayet edilmişler ve hak yoluna (islâm dinine) iletilmişlerdir.
Ali Ünal = Onlar, sözlerin en pak ve güzeline (inanmaya, onu söyleyip onu ilan etmeye) yönlendirilmiş, yine Hamîd (her türlü hamd ve övgüye lâyık) Olan’ın yoluna hidayet edilmişlerdir.
Bayraktar Bayraklı = Onlar, sözün en doğrusuna/temizine, bütün övgülere lâyık Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.
Bekir Sadak = Bu kimseler, sozun guzelini isitecek duruma ulastirilmislar, ovulmege layik olan Allah'in yoluna eristirilmislerdir.
Celal Yıldırım = Bunlar sözün güzeline, nezihine eriştirilmişlerdir; her an her türlü güzel övgüye lâyık (olan Allah)ın yoluna iletilmişlerdir.
Cemal Külünkoğlu = Onlar (iman edenler dünyada) sözün en güzeline (tevhid kelimesine) eriştirilmişler ve onlar, her türlü övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna (İslam dinine) iletilmişlerdir.
Diyanet İşleri (eski) = Bu kimseler, sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, övülmeğe layık olan Allah'ın yoluna eriştirilmişlerdir.
Diyanet Vakfi = Ve onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler, övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.
Edip Yüksel = Onlar sözün güzeline iletilmişlerdir, onlar En Çok Övülen'in yoluna iletilmişlerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hem sözün hoşuna hidayet edilmişlerdir, hem hamîdin yoluna hidayet edilmişlerdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Her sözün hoşuna eriştirilmişler, hem de çok hamdedilen Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye layık (olan Allah'ın) yoluna eriştirilmişlerdir.
Gültekin Onan = Onlar sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir.
Harun Yıldırım = Ve onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler, övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.
Hasan Basri Çantay = Onlar sözün en güzeline irşâd edilmişler, kendisine çok hamdedilen (Allah) ın doğru yoluna iletilmişlerdir.
Hayrat Neşriyat = (Onlar) sözün güzel olanına (kelime-i tevhîde) hidâyet edilmişlerdir; hamd edilmeye yegâne lâyık olan (Allah’)ın yoluna hidâyet edilmişlerdir.
İbni Kesir = Onlar sözün en güzeline alıştırılmışlar ve övülmeye layık olan Allah'ın doğru yoluna iletilmişlerdir.
Kadri Çelik = Onlar, sözün en güzeline hidayet edilmişlerdir ve övülen Allah'ın yoluna hidayete erdirilmişlerdir.
Muhammed Esed = çünkü böyleleri sözün en iyisine, en tutarlısına yönelmek (arzusunu göster)diler ve böylece O bütün övgülere layık olan'a götüren yola yöneltildiler.
Mustafa İslamoğlu = Evet, onlar düşünülüp dile gelebilir olanın en iyisine yönlendirildiler; zira onlar (dünyadayken) bütün övgülere layık olanın (dosdoğru) yoluna yöneltilmişlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlar sözden en temiz olana hidâyet olunmuşlardır ve hem de ziyâde hem de müstahik olan (Allah Teâlâ'nın) yoluna erdirilmiştirler.
Ömer Öngüt = Onlar sözün en güzeline hidayet edilmişler, kendisine çok hamdedilen Allah'ın doğru yoluna eriştirilmişlerdir.
Şaban Piriş = Sözün en güzeline yöneldiler .. Hamd’e layık olanın yoluna yöneldiler ..
Sadık Türkmen = Onlar hem sözün hoş olanına ulaşmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın, vasiyet ettiği/emrettiği şekilde yaşamışlardır.
Seyyid Kutub = Onlar güzel söze yöneltilmişler ve övgüye lâyık yola iletilmişlerdir.
Suat Yıldırım = Çünkü onlara sözlerin en güzelini söylemek nasib edilmiş, bütün güzel övgülere lâyık olan Allah’ın yoluna hidâyet edilmişlerdir.
Süleyman Ateş = Sözün güzeline ve çok övülen(Allâh)ın yoluna iletilmişlerdir.
Tefhim-ul Kuran = Onlar, sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir.
Ümit Şimşek = Onlar sözün en güzeline iletilmişlerdir; onlar, her türlü övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk = Sözün güzeline ve tatlısına ulaştırılmışlardır; Hamîd olan Allah'ın yoluna ulaştırılmışlardır.
İskender Ali Mihr = (Onlar), sözün güzeline (Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dilemeye) yöneltildiler ve Sıratı Hamîd’e (İslâm’ın 7 safhasından birincisinin yoluna) hidayet olundular (ulaştırıldılar).
İlyas Yorulmaz = Cennette olanlar, (dünyada iken) sözün en temizine ve övgüye layık olan Allah’ın yoluna yöneltilmişlerdi.