وَلَوْ عَلِمَ اللّهُ فِيهِمْ خَيْرًا لَّأسْمَعَهُمْ وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعْرِضُونَ
Ve lev alimallâhu fî him hayran le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûn (mu'ridûne).
ve lev | : ve eğer, ise |
alime allâhu | : Allah bildi |
fî-him | : onların içinde, onlarda |
hayran | : bir hayır |
le esmea-hum | : elbette, mutlaka onlara işittirirdi |
ve lev | : ve eğer |
esmea-hum | : onlara işittirdi |
le tevellev | : elbette, mutlaka yüz çevirirler, dönerler |
ve hum | : ve onlar |
mu’ridûne | : yüz çeviren kimseler |
Diyanet İşleri = Allah, onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi dahi mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah, onlarda bir hayır olduğunu bilseydi elbette onlara duyururdu. Fakat duyursaydı da gene onlar arkalarını dönerek yüz çevirirlerdi.
Abdullah Parlıyan = Eğer Allah onlarda iyi bir hal görseydi, onların mutlaka duyup işitmelerini sağlardı. Kaldı ki, onların hakkı duyup, işitmelerini sağlasaydı, dikbaşlı tutumları içinde, kuşkusuz yine haktan yüz çevirirlerdi.
Adem Uğur = Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.
Ahmed Hulusi = Eğer Allâh onlarda bir hayır (değerlendirecek istidat) olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi. . . Şayet onlara (mevcut yaratılış programları altında) işittirmiş olsaydı (bile) onlar yüz çevirirlerdi!
Ahmet Tekin = Allah onlardan hayır geleceğini bilseydi, tebliği onlara mutlaka işittirirdi. Onlara işittirmiş olsa bile, yine de tebliğ ile ilgilenmezler, faaliyetlerinize karşı tedbirler alırlar, arkalarını dönerler, güç ve iktidarlarını kullanarak, halkı istedikleri istikamette yönlendirirlerdi.
Ahmet Varol = Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi elbette kendilerine işittirirdi. İşittirmiş olsaydı da onlar yine yüz çevirerek arkalarını dönerlerdi.
Ali Bulaç = Eğer Allah, onlarda bir hayır görseydi muhakkak onlara işittirirdi. İşittirseydi bile, arka çevirenler olarak (yine) yüz çevirirlerdi.
Ali Fikri Yavuz = Eğer Allah, ezelî ilminde onlarda bir hayır takdîr etseydi, elbette onlara duyururdu. (Bu hallerinde) kulaklarına soksaydı bile, yine onlar, muhakkak ki (Hakdan) yüz çevirerek döner giderlerdi (imandan çıkarlardı).
Ali Ünal = Eğer Allah onlarda bir hayır bulunduğunu görseydi, elbette onlara işittirirdi. Ama bir gerçek var ki, eğer onlara işittirecek bile olsa, (inanma kabiliyetini yitirmiş olduklarından) aldırmazlık içinde yine döner giderler.
Bayraktar Bayraklı = Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile onlar yüz çevirerek dönerlerdi.
Bekir Sadak = Allah onlarda bir iyilik gorseydi onlara isittirirdi. Onlara isittirmis olsaydi yine de yuz cevirirlerdi, zaten donektirler.
Celal Yıldırım = Allah onlarda (hakkı, gerçeği, doğruyu akledip kabullenecek) bir hayır görseydi, elbette onlara (hakkı) duyururdu. Duyurmuş olsa bile yüzçevirirlerdi. Zaten onlar hep yüzçeviren kimselerdir.
Cemal Külünkoğlu = Şayet Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi (inanmak istediklerini görseydi) elbette onlara işittirirdi. Ama onlara (Hakkı) işittirmiş olsaydı bile; yine de yüz çevirenler olarak arkalarını dönerlerdi (çünkü inanmaya niyetleri yoktu).
Diyanet İşleri (eski) = Allah onlarda bir iyilik görseydi onlara işittirirdi. Onlara işittirmiş olsaydı yine de yüz çevirirlerdi, zaten dönektirler.
Diyanet Vakfi = Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.
Edip Yüksel = ALLAH onlarda bir iyilik olduğunu görseydi, onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi bile yine yüz çevirerek dönerlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Allah onlarda bir hayır görse idi elbette kulaklarına sokardı ve bu hallerinde kulaklarına soksa idi yine aldırmazlar döner giderlerdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette (gerçeği) kulaklarına sokardı. Ve bu durumlarında kulaklarına soksaydı, yine de aldırmazlar, döner giderlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah onlarda hayır görseydi onlara işittirirdi, işittirseydi yine de aldırmaz arka dönerlerdi.
Gültekin Onan = Eğer Tanrı onlarda bir hayır görseydi mutlaka onlara işittirirdi. İşittirseydi bile, arka çevirenler olarak (yine) yüz çevirirlerdi.
Harun Yıldırım = Çünkü Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi onlara mutlaka işittirirdi, onlara işittirse bile yüz çevirerek arkalarını dönerlerdi.
Hasan Basri Çantay = Eğer Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara duyurur (hayrı kulaklarına sokar) dı. (Bu hallerinde) kulaklarına soksaydı bile yine onlar muhakkak ki (hakdan) yüz çevirici olarak arkalarına dönerlerdi.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki Allah onlarda bir hayır bilseydi, elbette onlara işittirirdi. (Bu hâlleriyle)onlara işittirse bile, onlar (haktan) yüz çeviren kimseler olarak doğrusu yine geri dönerlerdi.
İbni Kesir = Şayet Allah onlarda bir hayır görseydi; onlara işittirirdi. Eğer işittirmiş olsaydı; yine de yüz çevirenler olarak arkalarını dönerlerdi.
Kadri Çelik = Allah onlarda bir iyilik görseydi onlara işittirirdi. Onlara işittirmiş olsaydı, yine de yüz çevirirlerdi ve onlar zaten döneklerdir.
Muhammed Esed = Çünkü, Allah eğer onlarda iyi bir hal görseydi onların mutlaka duyup işitmelerini sağlardı; kaldı ki, onların (hakkı) duyup işitmelerini sağlasaydı, onlar o dikbaşlı tavırları içinde kuşkusuz yine yüz çevirirlerdi.
Mustafa İslamoğlu = Hem eğer Allah onlarda iyi bir hal ve gidiş görseydi, onların işitmelerini sağlardı; ne ki eğer onların işitmelerini sağlasaydı bile, onlar inatçı inkarlarıyla yine yüz çevirirlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer Allah Teâlâ onlarda bir hayır bilse idi elbette onları işittirirdi. Ve eğer işittirecek olsaydı elbette onlar yine dönerlerdi. Ve onlar kaçınan kimselerdir.
Ömer Öngüt = Eğer Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile, onlar yine yüz çevirerek dönerlerdi.
Şaban Piriş = Allah, onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara bir anlayış verirdi, işittirirdi. Onlara anlayış verseydi bile, onlar yine de yüz çevirerek dönerlerdi..
Sadık Türkmen = Allah onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onların işitmelerine yardım ederdi. Onlarda yöneliş olmadığı için işitseler bile, mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.
Seyyid Kutub = Eğer Allah onlarda hayır olduğunu bilseydi, kendilerine gerçeği işittirirdi. Oysa eğer gerçeği işittirse bile yine burun kıvırarak yüz çevirirlerdi.
Suat Yıldırım = Şayet Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi, onlara işittirirdi. Fakat onlara hak sözü işittirse bile onlar yine yüz çevirir ve döner giderlerdi.
Süleyman Ateş = Allâh onlarda bir iyilik olduğunu bilseydi, elbette onlara işittirirdi, onlara işittirseydi de yine aldırmayarak dönerlerdi.
Tefhim-ul Kuran = Eğer Allah, onlardan bir hayır görseydi muhakkak onlara işittirirdi. İşittirseydi bile, arka çevirenler olarak (yine) yüz çevirirlerdi.
Ümit Şimşek = Eğer Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi, elbette işittirirdi. Ama işittirse bile onlar yine yüz çevirir, dönüp giderlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah kendilerinde bir hayır olduğunu bilseydi elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi bile mutlaka yüz çevirir, döner giderlerdi.
İskender Ali Mihr = Ve Allah, onların (akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin) içinde hayır olduğunu bilse (görse) elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile (onlar), mutlaka dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.
İlyas Yorulmaz = Eğer Allah onlarda hayır olduğunu bilseydi, onlara işittirirdi, Fakat onlara işittirse dahi onlar yinede yüz çevirip dönüp giderlerdi.