فَلَمَّا أَنجَاهُمْ إِذَا هُمْ يَبْغُونَ فِي الأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا بَغْيُكُمْ عَلَى أَنفُسِكُم مَّتَاعَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ إِلَينَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Fe lemmâ encâhum izâ hum yebgûne fîl ardı bi gayril hakk(hakkı), yâ eyyuhân nâsu innemâ bagyukum alâ enfusikum metâal hayâtid dunyâ summe ileynâ merciukum fe nunebbiukum bimâ kuntum ta'melûn(ta'melûne).
fe lemmâ | : ama, olunca, olduğu zaman |
encâ-hum | : onları kurtardı |
izâ hum | : o zaman onlar |
yebgûne | : azgınlık yaparlar, haddi aşarlar |
fî el ardı | : yeryüzünde |
bi gayri el hakkı | : haksız yere |
yâ eyyuhâ en nâsu | : ey insanlar |
innemâ | : sadece, yalnız, ancak |
bagyu-kum | : sizin azgınlığınız |
alâ enfusi-kum | : nefslerinizin üzerine size, kendinize |
metâ el hayâti ed dunyâ | : dünya hayatının metaı, malı |
summe | : sonra |
ileynâ | : bize |
merciu-kum | : sizin dönüşünüz |
fe nunebbiu-kum | : o zaman size haber vereceğız |
bi-mâ | : şeyleri |
kuntum | : olduğunuz |
ta’melûne | : yapıyorsunuz |
Diyanet İşleri = Fakat onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar. Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir. (Bununla) sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz. Sonunda dönüşünüz bizedir. (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onları kurtarınca da görürsün ki gene yeryüzünde haksız yere azgınlığa girişmişler. Ey insanlar, azgınlığınız, ancak kendinize, dünyâ menfaatlerinin sonucudur bu, sonra dönüp geleceğiniz yer, bizim tapımızdır ve biz, neler yaptıysanız hepsini haber vereceğiz size.
Abdullah Parlıyan = Ne var ki Allah, onları bu felaketten kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksızlık ederek azgınlık yapmaya koyulurlar. Ey insanlar! Yaptığınız bütün taşkınlıklar, döne dolaşa yine kendinizi bulacaktır. Yalnızca bu dünya hayatının geçici doyumlarını gözetiyorsunuz; fakat hatırlayın ki, sonunda bize döneceksiniz ve o zaman hayatta yapıp ettiğiniz herşeyi, size eksiksizce haber vereceğiz.
Adem Uğur = Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
Ahmed Hulusi = Ne zaman ki Allâh onları kurtarır, yeryüzünde haksız olarak hemen azgınlığa başlarlar. . . Ey insanlar, sizin zulüm ve taşkınlığınız, sadece nefslerinize zarar verecektir! O dünya hayatının geçici zevklerinden yararlanırsınız; sonra dönüşünüz bizedir! (İşte o zaman) yapmış olduklarınızı (hakikatini) bildiririz.
Ahmet Tekin = Allah onları kurtardığı zaman, yeryüzünde, ülkede haksız yere, tecavüze, saldırıya, azgınlığa, baskıya, zulme devam ederler. Ey insanlar, kural tanımamanız, hakka riayet etmemeniz, tecavüzünüz, isyanınız ve zulmünüz kendinizin, birbirinizin aleyhinedir. Bunlar dünya hayatının geçici zevkleridir. Sonra hesap vermek üzere bizim huzurumuza getirileceksiniz. İşlemekte olduğunuz amelleri birer birer ortaya koyarak sizi hesaba çekeceğiz.
Ahmet Varol = O durumdan kurtardığında ise hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlık etmeye başlarlar. Ey insanlar! Gerçekte sizin kendi aleyhinize olan taşkınlığınız dünyanın geçici zevkleridir. Sonra dönüşünüz bizedir ve ne yaptığınızı size bildiririz.
Ali Bulaç = Ama (Allah) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
Ali Fikri Yavuz = Fakat, Allah, onları selâmete çıkarınca, bakarsın ki, yeryüzünde yine haksız yere azgınlıklarda bulunuyorlar. Ey insanlar! sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. O kıymetsiz dünya hayatının biraz zevkini sürersiniz, sonra döner bize gelirsiniz. Biz de bütün yaptıklarınızı size haber veririz.
Ali Ünal = Allah, kendilerini o felâketten kurtarınca da, hiçbir hak hukuk tanımadan hemen yeryüzünde taşkınlık ve tecavüze başlarlar. Ey insanlar! Bilin ki bütün taşkınlık ve tecavüzleriniz, ancak kendi aleyhinizedir. Peşinde koşup elde edeceğiniz şey, en fazla bu dünyanın bir kısım geçimliğinden ibarettir. Ardından dönüşünüz Bizedir ve işte o zaman dünyada iken ne yapıp ediyordunuz, hepsini birbir önünüze serer ve sizi sorguya çekeriz.
Bayraktar Bayraklı = Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. “Ey insanlar! Dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Bununla sadece dünya menfaatini elde edersiniz. Sonunda dönüşünüz bizedir, o zaman yapmış olduklarınızı size bildiririz.”[192]
Bekir Sadak = Allah onlari kurtarinca, hemen yeryuzunde haksiz yere taskinliklara baslarlar. Ey insanlar! Gecici Dunya hayatinda yaptiginiz taskinlik aleyhinizedir. Sonra donusunuz Bizedir. Yaptiklarinizi size bildiririz.
Celal Yıldırım = Ne vakit ki Allah onları kur. tarır, (vakit kaybetmeden) yeryüzünde haksız yere taşkınlık ve azgınlığa başlarlar. Ey insanlar! Taşkınlık ve azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Bu da dünya hayatının geçici önemsiz bir geçimliğidir. Sonra da dönüşünüz bizedir; yapageldiklerinizi size bir bir haber vereceğiz.
Cemal Külünkoğlu = Fakat Allah onları bu (felaketten) kurtarınca, hemen yeryüzünde haksızca taşkınlık yapmaya koyulurlar. Ey insanlar! Dünya hayatının geçici menfaati için yaptığınız bütün taşkınlıklar ancak kendi aleyhinizedir! Sonra dönüşünüz ancak bize olacaktır. Biz de yaptığınız her şeyi size (eksiksiz olarak) haber vereceğiz.
Diyanet İşleri (eski) = Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar! Geçici dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Sonra dönüşünüz Bizedir. Yaptıklarınızı size bildiririz.
Diyanet Vakfi = Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
Edip Yüksel = Onları kurtarınca da yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapmaya başlarlar. Ey insanlar, taşkınlığınız kendinize karşıdır. Dünya hayatının geçici zevkine düşkünsünüz; halbuki dönüşünüz bizedir ve yapmış olduğunuz her şeyi size haber veririz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken vaktâki onları halâs eder, çıkar çıkmaz Yer yüzünde haksızlıkla bagye başlarlar, ey insanlar, bagyiniz sırf kendi aleyhinizedir, o alçak hayatın biraz zevkını sürersiniz, sonra döner bize gelirsiniz, biz de bütün yaptıklarınızı size haber veririz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken, onları kurtardığı vakit, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde haksız olarak azgınlığa başlarlar. Ey insanlar, bu azgınlığınız sadece kendi zararınızadır; o alçak hayatın biraz zevkini sürersiniz, sonra döner bize gelirsiniz, biz de bütün yaptıklarınızı size haber veririz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sonra Allah onları oradan kurtarır, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çeşitli taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar taşkınlığınız sırf kendi zararınızadır. Şu değersiz dünya hayatının bir süre tadını çıkarınız, sonra nasıl olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptıklarınızı tek tek size haber vereceğiz.
Gültekin Onan = Ama (Tanrı) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
Harun Yıldırım = Ama onları kurtarınca, hemen haksız yere yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz ancak bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
Hasan Basri Çantay = Fakat (Allah) onları selâmete erdirince bakarsın ki yer (yüzün) de yine haksız yere taşkınlıklarda bulunuyorlar! Ey insanlar, sizin taşkınlığınız ancak kendinize karşıdır. (Kendi aleyhinizedir. Bu da) dünyâ hayaatının (o fânî) menfaati gibi (süreksiz) dir. Nihayet dönüşünüz ancak bizedir. O vakit neler yapıyor olduğunuzu size biz haber vereceğiz!
Hayrat Neşriyat = Fakat (Allah) onları kurtarınca, haksız yere yeryüzünde fesad çıkarırlar. Eyinsanlar! Fesad çıkarmanız ancak kendi aleyhinizedir; dünya hayâtının (az bir) menfaati(nielde edersiniz ama), sonra dönüşünüz bizedir; artık (biz de) yapmakta olduklarınızı (hesâb sormak üzere) size haber veririz.
İbni Kesir = Allah onları kurtarınca; hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar; yaptığınız taşkınlık aleyhinize, dünya hayatının eğlencesidir. Sonra dönüşünüz, Bizedir. Biz de yapmış olduğunuzu size bildiririz.
Kadri Çelik = Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara başlarlar. Ey insanlar! Yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir. Dünya hayatından (kısa bir müddet) faydalanırsınız, (ama) sonra dönüşünüz bizedir ve işte o zaman size yaptıklarınızı bildiririz.
Muhammed Esed = Ne var ki, Allah onları bu (felaketten) kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksız yere azgınlık yapmaya koyulurlar! Ey insanlar! Yaptığınız bütün taşkınlıklar döne dolaşa yine kendinizi bulacaktır! (Yalnızca) bu dünya hayatının (geçici) doyumları(nı) gözetiyorsunuz: fakat (hatırlayın ki,) sonunda Bize döneceksiniz ve o zaman (hayatta) yapıp ettiğiniz her şeyi size (eksiksiz) haber vereceğiz.
Mustafa İslamoğlu = Sonunda (ne oluyor, biliyor musunuz): kurtarmasının hemen ardından bu kimseler, yeryüzünde hak hukuk dinlemeden azgınlık yapmaya başlıyorlar. Ey insanlık! Yaptığınız azgınlıkların neticesi gelip yine sizi bulacaktır. Dünya hayatının zevkleri gelip geçicidir. Sonunda Bize döneceksiniz ve Biz yaptıklarınızı bir bir size haber vereceğiz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Fakat onları kurtarınca onlar derhal yeryüzünde haksız yere taşkınlıklarda bulunurlar. Ey insanlar! Şüphe yok ki, sizin taşkınlığınız kendi şahıslarınızın aleyhinedir. Dünya hayatı bir meta'dır. Sonra dönüşünüz Bizedir. Artık Biz de size neler yapmış olduklarınızı elbette haber vereceğizdir.
Ömer Öngüt = Fakat Allah onları kurtarınca, yeryüzünde haksız yere azgınlık etmeye başlarlar. Ey insanlar! Sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Dünya hayatının zevkinden bir süre istifade edersiniz. Sonunda dönüşünüz bize olacaktır. Biz de o zaman size bütün yaptıklarınızı haber veririz.
Şaban Piriş = Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlık ederler. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız dünya hayatı boyunca kendi aleyhinizedir. Sonra da dönüşünüz bizedir. O zaman size yapmakta olduğunuz şeyleri haber veririz.
Sadık Türkmen = Ama onları kurtardığımızda derhal o zaman; haksız yere yeryüzünde taşkınlık yaparlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Sadece dünya hayatının geçici zevki! Sonra dönüşünüz Bizim huzurumuzadır. O zaman yapmış olduğunuz şeyleri size haber veririz.
Seyyid Kutub = Fakat Allah kendilerini bu zor durumdan kurtarır kurtarmaz hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara dalarlar. Ey insanlar, yapacağınız taşkınlıklar aslında kendi aleyhinizedir, bu yolla geçici dünyanın yararını elde edersiniz, ancak sonra bize dönersiniz, biz de yaptıklarınızı size bir bir haber veririz.
Suat Yıldırım = Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki yine yeryüzünde haksız taşkınlıklar ve türlü yolsuzluklar yapıyorlar. Ey insanlar! İyi biliniz ki taşkınlığınız sadece kendi aleyhinizedir. Elde edeceğiniz en fazla şey, bu fani hayatın geçici menfaatidir. Sonunda dönüp Bizim huzurumuza geleceksiniz ve Biz de yaptıklarınızı size bir bir göstereceğiz.
Süleyman Ateş = Ama (Allâh) onları kurtarınca hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar. Ey insanlar, taşkınlığınız kendi aleyhinizedir. Sadece şu yakın (geçici) hayâtın zevkinden ibârettir. Sonra dönüşünüz bizedir; size bütün yaptıklarınızı haber veririz.
Tefhim-ul Kuran = Ama (Allah) onları kurtarınca, onlar hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi nefisleriniz aleyhinedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra sizin dönüşünüz bizedir, biz de yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
Ümit Şimşek = Allah onları kurtardığında ise, yine yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara girişiverirler. Ey insanlar! Taşkınlığınız kendi aleyhinizedir. Bir süre dünya hayatından yararlanırsınız, ama sonunda dönüşünüz Bizedir; yapmakta olduklarınızı o zaman Biz size haber veririz.
Yaşar Nuri Öztürk = Ama Allah onları kurtarınca, hiç vakit geçirmeden yeryüzünde haksızlığa sapıp azgınlaşırlar. Ey insanlar! Şu iğreti hayatın menfaati için yaptığınız azgınlık ve taşkınlık yalnız sizin aleyhinizedir. Bir süre sonra bize döndürüleceksiniz ve yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
İskender Ali Mihr = Fakat onları kurtarınca, (o zaman) onlar yeryüzünde haksız yere azgınlık yaparlar. Ey insanlar! Sizin azgınlığınız size (kendinize)dir, dünya hayatının metaı (menfaati)dir, sonra dönüşünüz Bizedir. O zaman yapmış olduklarınızı size haber vereceğiz.
İlyas Yorulmaz = Onları kurtardığımız zaman, yer yüzünde hakları olmayan şeyleri istemeye başladılar. Ey insanlar! Kendiniz için arzu ettiğiniz şeyler, dünya hayatını devam ettirecek (ve dünya hayatında kalacak) olan şeylerdir. Dönüşünüz bize olacak ve bizde yaptıklarınızı size haber vereceğiz.