لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîratehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anhu, ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizballâhi humul muflihûn(muflihûne).
lâ tecidu | : bulamazsın |
kavmen | : kavmi |
yu’minûne | : îmân ederler |
bi allâhi | : Allah’a |
ve el yevmi el âhiri | : ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya) |
yuvâddûne | : muhabbet duyar, dostluk kurar |
men | : kimse |
hâdde | : haddi aştı, karşı geldi |
allâhe | : Allah |
ve resûle-hu | : ve onun resûlü |
ve lev | : ve olsa, bile |
kânû | : oldular |
âbâe-hum | : onların babaları |
ev | : veya |
ebnâe-hum | : onların oğulları |
ev | : veya |
ihvâne-hum | : onların kardeşleri |
ev | : veya |
aşîrete-hum | : onların aşiretten |
ulâike | : işte onlar |
ketebe | : yazdı |
fî kulûbi-him(u) | : onların kalplerinin içine |
el îmâne | : îmân |
ve eyyede-hum | : ve onları destekledi |
bi rûhin | : ruh ile |
min-hu | : ondan, kendinden |
ve yudhilu-hum | : ve dahil eder, dahil edecek |
cennâtin | : cennetler |
tecrî | : akar |
min tahti-hâ | : onun altından |
el enhâru | : nehirler |
hâlidîne | : kalacak olanlar |
fî-hâ | : orada |
radiye | : razı oldu |
allâhu | : Allah |
an-hum | : onlardan |
ve radû | : ve razı oldular |
an-hu | : ondan |
ulâike | : işte onlar |
hizbu allâhi | : Allah’ın taraftarları |
e lâ | : değil mi |
inne | : muhakkak, gerçekten |
hizbe allâhi | : Allah’ın taraftarları |
hum(u) el muflihûne | : onlar felâha erenler, kurtuluşa erenler |
Diyanet İşleri = Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah'ın ve Peygamberinin sınırlarına aykırı hareket edip onlara karşı gelen birisini sever bulamazsın ve isterse onlar, babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri, yahut da aşîretlerinden olsun; onlar, öyle kişilerdir ki Allah, gönüllerine îman nasîp ve mukadder etmiştir ve onları, kendinden bir ruhla, îmanla kuvvetlendirmiştir ve onları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedî olarak kalırlar; râzı olmuştur Allah onlardan ve râzı olmuşlardır onlar da ondan; onlardır Allah fırkası; bilin ki şüphe yok, Allah fırkası, kurtulanların, murâdına erenlerin ta kendisidir.
Abdullah Parlıyan = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah'a ve Rasulüne düşman olanlarla, dostluk ettiğini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki, Allah onların kalplerine imanı yerleştirmiş ve Kur'ânı Kerîm ile onları desteklemiştir. Zamanı gelince onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan. İşte onlar Allah'tan yana olanlardır. Dikkat edin, Allah'tan yana olanlar, gerçek mutluluğa ulaşacaklardır.
Adem Uğur = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
Ahmed Hulusi = Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden bir topluluğu, Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlarla sevişir bulamazsın! Bunlar, onların babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri veya aşiretleri olsalar bile! İşte bunlar kalplerinin içine imanı yazdığı (şuurlarında imanı yaşattığı) ve tarafından ruhu olarak teyit ettikleridir! Onları, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onlardan razı olmuş, onlar da Allâh'tan razı olmuş hâlde. . . İşte bunlar Hizbullah'tır (Allâh taraftarları). . . Dikkat edin, muhakkak ki Hizbullah kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!
Ahmet Tekin = Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman eden bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete isyan edip düşman olanlarla karşılıklı dostluk ettiğini göremezsin. Onlar, Allah’ın kalplerine, akıllarına imanı yerleştirdiği, kendilerini tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihya eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran vahyile, Kur’ân ile desteklediği mü’minlerdir. Onları altından ırmaklar akan, içinde ebedî yaşayacakları Cennet konaklarına koyacaktır. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı oldular. Onlar Allah’ın orduları ve Allah’ın dinine yardım edenlerdir. Unutmayın, Allah’ın dinine yardım edenler, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.
Ahmet Varol = Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğun; babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri bile olsa Allah'a ve Peygamber'ine karşı gelenlerle dostluk ettiklerini görmezsin. Onlar, Allah'ın kalplerine imanı yazdığı ve kendilerini tarafından bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları içinde sonsuza kadar kalmaları üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdırlar. İyi bilin ki Allah'ın taraftarları, kurtuluşa erecek olanların tâ kendileridir.
Ali Bulaç = Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Ali Fikri Yavuz = Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavmi, Allah’a ve peygamberine muhalefete kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; velev ki, o muhalifler, (soyca) babaları ve oğulları, veya kardeşleri veya hısım ve hemşehrileri olsun... İşte Allah, böyle (zalim) kimseleri sevmiyen bir kavmin kalblerine imanı tesbit buyurmuş ve kendilerini yüce katından bir rahmet ile kuvvetlendirmiştir. Onları, (ev ve ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyacak, içlerinde ebedî olarak kalacaklardır. Öyle ki, Allah onlardan razı, onlar da (bol ikramlardan dolayı) Allah’dan razı...İşte bunlar, Allah taraftarıdır, (dininin yardımcılarıdır). Dikkat edin ki, Allah taraftarı olanlar, gerçekten onlar, zafer bulanlardır (dünya ve ahiret saadetine erenlerdir).
Ali Ünal = Allah’a ve Âhiret Günü’ne iman eden bir topluluğu, Allah’a ve Rasûlü’ne karşı duran hiç kimse ile, isterse o kimseler babaları veya çocukları veya kardeşleri veya sülâleleri olsun, karşılıklı sevgi ve dostluk içinde görmezsin. Allah, o topluluk fertlerinin kalblerine imanı nakşetmiştir ve onları Kendi katından bir ruhla desteklemektedir. Onları, içlerinde sonsuzca kalmak üzere, (ağaçlarının arasından ve köşklerinin) altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdırlar. İşte o (kutlu) insanlar Allah’ın tarafında olanlardır. Bilin ki, Allah’ın tarafında yer alanlar, gerçek kurtuluşa ve mazhariyete ermiş olanlardır.
Bayraktar Bayraklı = Allah'a ve âhiret gününe inanan bir toplumun, onlar kendilerinin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa da, Allah'a ve Peygamberine karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin. İşte onlar, kalplerine imanı yazdığı, katından bir ruh ile desteklediği kimselerdir. Onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada süreli olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan memnun olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın tarafında olanlardır. İyi biliniz ki, Allah'ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerdir.[619]
Bekir Sadak = Allah'a ve ahiret gunune inanan bir millettir, babalari veya ogullari veya kardesleri ya da akrabalari olsa bile Allah'a ve peygamberine karsi gelenlere, sevgi beslediklerini gormezsin. Iste Allah, imani bunlarin kalblerine yazmis, katindan bir nur ile onlari desteklemistir. Onlari, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetlere koyar. Allah onlardan hosnut olmustur, onlar da Allah'tan hosnut olmustur. iste bunlar, Allah'tan yana olanlardir. iyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlardir. *
Celal Yıldırım = Allah'a ve Âhiret gününe imân eden bir milletin, Allah ve Peygamberine karşı gelip düşmanlık besleyenleri —isterse bunlar babaları veya öz oğulları veya kardeşleri ya da hısım ve kabilesi olsunlar— sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalblerine imânı yazmış, onları kendinden bir ruh (manevî bir destek ve indirdiği inayetle desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut oldu, onlar da Allah'tan hoşnut oldular, işte bunlar Allah'ın yakınları ve dostlarıdır. Haberiniz olsun ki, korktuklarından kurtulup umduklarına erenler ancak Allah'ın yakınları ve dostlarıdır.
Cemal Külünkoğlu = Allah'a ve ahiret gününe inanan hiçbir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulü'ne başkaldıran kimselerle dostluk kurduğunu göremezsin. Allah onların kalplerine imanı nakşetmiş ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak ve orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan memnun olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın tarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, kurtuluşa erenler, Allah'ın tarafında yer alanlardır.
Diyanet İşleri (eski) = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve Peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış, katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuştur. İşte bunlar, Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlardır.
Diyanet Vakfi = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
Edip Yüksel = ALLAH'a, elçisine ve ahiret gününe inanmış bir topluluk göremezsin ki, ALLAH'a ve elçisine karşı gelenleri dost edinsin. Hatta onlar, kendilerinin anaları, babaları, çocukları, oğulları, kardeşleri ve akrabaları bile olsa... Kalplerine inancı yazmış ve katından bir vahiyle desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan, ebedi kalacakları cennetlere sokar. ALLAH onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. Onlar ALLAH'ın partisidir. Hiç kuşkusuz, ALLAH'ın partisi kazanacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Allaha ve Âhıret gününe iyman eder hiç bir kavmı Allah ve Resulüne hudud yarışına kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın, babaları veya oğulları veya kardeşleri veya hısımları, hemşerileri olsalar bile, işte Allah öyle kimseleri sevmeyen bir kavmın kalblerine iymanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile te'yid buyurmuştur ve onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacak, içlerinde ebediyyen kalacaklardır, öyle ki Allah onlardan hoşnud, onlar Allahdan hoşnud, işte onlar Allah hizbidir, uyanık ol ki Allahın hizbi muhakkak hep felâha irenlerdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun Allah'a ve peygamberine karşı kanunlar koymaya kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; babaları veya oğulları, kardeşleri veya akrabaları olsalar bile. İşte Allah'ı öyle kimseleri sevmeyen bir topluluğun kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile desteklemiştir. Onları içlerinde sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın taraftarıdırlar. Uyanık ol ki, Allah'ın taraftarları hep kurtuluşa erenlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir.
Gültekin Onan = Tanrı'ya ve ahiret gününe inanan hiçbir kavim bulamazsın ki, Tanrı'ya ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Tanrı) kalplerine inancı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Tanrı, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Tanrı'nın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Tanrı'nın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Harun Yıldırım = Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavmin, Allah’a ve Rasulü’ne başkaldıran kimselere –babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsa bile sevgi beslediklerini göremezsin. Kalplerine imanı yazmış ve kendisinden bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları, altından nehirler akan cennetlere sokacaktır; orada süreklidirler. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bunlar Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin şüphesiz Allah’ın fırkası kurtuluşa erenlerin kendileridir.
Hasan Basri Çantay = Allaha ve âhiret gününe îmanda sebat eden hiçbir kavmin Allaha ve resulüne muhaalefet eden kimselerle — velev ki onlar, bunların babaları, ya oğulları, ya biraderleri, yahud soysopları olsunlar — dostlaşacaklarını görmezsin. Onlar, o kimselerdir ki (Allah) îmânı kalblerine yazmış, bunları kendinden bir ruuh ile desteklemişdir. Bunları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacakdır. Bunlar orada ebedî kalıcıdırlar. Allah onlardan raazî olmuşdur. Onlar da Allahdan hoşnud olmuşlardır, işte onlar Allah fırkasıdır. Gözünüzü açın ki Allah fırkası (mensûbları) umduklarına erenlerin ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat = Allah’a ve âhiret gününe îmân eden bir topluluğun, babaları veya oğulları veya kardeşleri veya akrabâları bile olsalar, Allah’a ve Resûlüne karşı gelen kimselerle dostluk ettiklerini (göremez, onları o hâlde) bulamazsın! İşte onlar ki, (Allah) kalblerine îmânı yazmış ve tarafından bir ruh (ilâhî bir yardım) ile onları kuvvetlendirmiştir. Ve onları, içlerinde ebediyen kalıcı oldukları, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. Allah onlardan râzı olmuştur ve (onlar da) O’ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafdarlarıdır! Dikkat edin! Şübhesiz ki Allah’ın tarafdarları, gerçekten kurtuluşa erenlerdir!
İbni Kesir = Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kavmin; kendi babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa Allah ve Peygamberine muhalefet eden kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Bunlar orada ebediyyen kalacaklardır. Allah; onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnud olmuşlardır. İşte onlar; Allah'ın hizbidir. Dikkat edin; Allah'ın hizbi, felaha erenlerin kendileridir.
Kadri Çelik = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah'a ve peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada temelli kalıcılar olacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Muhakkak başarıya ulaşacak olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.
Muhammed Esed = Allah'a ve Ahiret Günü'ne (gerçekten) inanan, ama (aynı zamanda) -babaları, oğulları, kardeşleri yahut (öteki) akrabaları bile olsa- Allah'a ve Elçisi'ne karşı çıkanları seven bir toplum göremezsin. (Gerçek müminlere gelince,) Allah'ın kalplerine imanı nakşettiği ve ilhamı ile güçlendirdiği kimseler onlardır ve (zamanı gelince) onları içlerinden ırmaklar akan bahçelerde barındıracaktır. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan. İşte onlar Allah'tan yana olanlardır. İşte onlar, Allah'tan yana olanlar, mutluluğa ulaşacaklardır!
Mustafa İslamoğlu = Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğu, Allah ve Rasulüne meydan okuyan kimselerle -isterse bunlar babaları, oğulları, kardeşleri veya soydaşları olsun- candan-yürekten bir ilişki içinde bulamazsın. İşte (Allah'ın kalplerine imanı nakşettiği ve katından manevi bir güç ile desteklediği kimseler onlardır; onları zemininden ırmaklar çağıldayan cennetlere, içinde daimi kalmak üzere yerleştirecektir: Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte gerçek Allah taraftarları bunlardır. Bakın, Allah taraftarları var ya: işte kurtulacak olanlar kesinlikle onlardır!
Ömer Nasuhi Bilmen = Allah'a ve ahiret gününe imân eden hiçbir kavmi bulamazsın ki, Allah'a ve Resûlüne muhalefet eder kimseleri sevsinler. Velev ki babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kabileleri olsunlar. Onlar o zâtlardır ki, (Allah) Onların kalblerinde imân yazmıştır. Ve onları kendisinden bir ruh ile teyid etmiştir ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. Oralarda ebedîyyen kalıcılardır. Allah onlardan razı olmuştur, (onlar da) O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Agâh olunuz ki, muhakkak Allah fırkasıdır, onlardır necâta ermiş olanlar.
Ömer Öngüt = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah'a ve Peygamber'ine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile takviye edip desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah'ın hizbi (partisi)dir.
Şaban Piriş = Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri veya yakınları dahi olsa, Allah’a ve Elçisi'ne muhalefet eden kimseler için bir sevgi beslediklerini göremezsin. İşte onlar, Allah’ın kalplerine inancı kaydettiği ve kendinden bir vahiy ile güçlendirdiği kimselerdir. Allah, onları alt tarafından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetlere girdirecektir. İşte onlar Allah’ın askerleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuştur. İyi bilin ki, kurtuluşa erecek olanlar Allah’ın askerleri/taraftarlarıdır.
Sadık Türkmen = Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun; babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soysopları olsalar bile, Allah’a ve Rasûlüne düşmanlık eden kimselere, sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah, onların kalplerine imanın huzurunu vermiş ve onları kendi katından bir ruh (Suhuflar, Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an) ile desteklemiştir. Onlara, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde sonsuz kalacakları cennetler verecektir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki; Allah’ın tarafında olanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Seyyid Kutub = Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.
Suat Yıldırım = Allah’a ve âhiret gününe iman eden hiçbir milletin, Allah’ın ve Resulünün karşısına çıkan kimseleri, isterse o kimseler babaları, evlatları, kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı nakşetmiş ve Kendi tarafından bir ruhla onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, hem de ebedî kalmak üzere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da O’ndan razıdırlar. İşte onlar Allahın tarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, felaha erenler, Allah’ın tarafında yer alanlar olacaklardır.
Süleyman Ateş = Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabâları da olsa Allah'a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allâh onların kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile (kalb nuru veya Kur'ân ile) desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allâh onlardan râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar Allâh'ın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allâh'ın hizbidir.
Tefhim-ul Kuran = Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, onlar Allah'a ve Rasulü'ne karşı başkaldıran kimselere bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, isterse babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Ümit Şimşek = Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, Allah'a ve Resulüne karşı çıkanlara sevgi beslediğini göremezsin-isterse onlar babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsun. Çünkü Allah onların kalplerine iman nasip etmiş ve kendi katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Sonra da onları, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da Allah'tan hoşnutturlar. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Bilin ki, Allah'ın taraftarları, kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir!
İskender Ali Mihr = Allah’a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah’a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah’a ve O’nun Resûl’üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razı oldular. İşte onlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah’ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?
İlyas Yorulmaz = Allah’a ve ahiret gününe inanan toplumlardan birisinin, Allah’a ve Elçisine savaş açmış kimseleri sevdiklerini bulamazsın. Bu savaş açanlar, babaları yahut oğulları yahut kardeşleri veyahut kendi kavimleri de olsa (inananlar asla sevmezler). İşte böyleleri Allah’ın kalplerine iman’ı yazdığı ve kendinden bir Ruh (Cebrail) ile desteklediği ve sürekli kalmak üzere, altlarından ırmakların aktığı cennetlere koyduğu kimselerdir. Allah onlardan razı olmuştur, Onlarda Allah dan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın tarafında yer alanlardır. Allah’ın tarafında olanlar, kurtuluşa erenler değil mi? dir.