لَوْ أَنزَلْنَا هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Lev enzelnâ hâzel kur’âne alâ cebelin le reeytehu hâşian mutesaddian min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâsi leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).
lev | : eğer |
enzelnâ | : biz indirdik |
hâzâ | : bu |
el kur’âne | : Kur’ân |
alâ | : üzerine, ...e |
cebelin | : dağ |
le raeyte-hu | : mutlaka onu gördün |
hâşian | : huşû ile boynunu bükmüş olarak |
mutesaddian | : parçalanmış, parça parça olmuş |
min haşyeti allâhi | : Allah’ın korkusundan |
ve tilke | : ve bu |
el emsâlu | : misaller, örnekler |
nadribu-hâ(darbu mesel) | : onu vurguluyoruz, örnek veriyoruz |
li en nâsi | : insanlar için, insanlara |
lealle-hum | : umulur ki onlar |
yetefekkerûne | : tefekkür ederler, düşünürler |
Diyanet İşleri = Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Bu Kur'ân'ı, bir dağın üstüne indirseydik elbette görürdün ki dağ, Allah korkusundan eğilip çatlamış, paramparça olmuş ve işte insanlara bu örnekleri, düşünsünler diye getirmedeyiz.
Abdullah Parlıyan = Bu Kur'ân'ı bir dağın üstüne indirseydik, elbette dağın Allah korkusundan eğilip çatlamış, paramparça olduğunu görürdün. Ve işte insanlara bu örnekleri düşünsünler diye getirmekteyiz.
Adem Uğur = Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
Ahmed Hulusi = Eğer şu Kurân'ı (bildirdiği gerçeği) bir dağın (benlik sahibi bilinç - ego - eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allâh (ismiyle işaret edilen'in) haşyetinden (muhteşem azamet karşısında benliğinin hiçliğini fark ederek) huşû ederek, çatlayıp paramparça olduğu hâlde görürdün! İşte bu MİSALLERİ (sembolik anlatımları) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!
Ahmet Tekin = Eğer biz bu Kur’ân’ı bir dağa indirip, Kur’ân’daki emir ve hükümlerden dağı sorumlu tutsaydık, Allah’ın büyüklüğünün, ilminin, tedbirinin şuuruna ererek, dağın parçalandığını görürdün. İnsanların iyiliği, kurtuluşu için böyle misaller veriyoruz. Ola ki düşünürler.
Ahmet Varol = Bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak onu baş eğmiş, Allah'ın korkusuyla parçalanmış görürdün. İşte biz bu örnekleri, belki düşünürler diye insanlara veriyoruz.
Ali Bulaç = Şayet biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte Biz, belki düşünürler diye, insanlara böyle örnekler veririz.
Ali Fikri Yavuz = Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak o dağı, Allah korkusundan baş eğmiş, parçalanmış görürdün. Bu temsiller yok mu, işte biz onları insanlar için yapıyoruz; olur ki düşünürler.
Ali Ünal = Bu Kur’ân, (öylesine haşmetli, değerli, öylesine önemli mesajlarla yüklü ve öyle bir marifet hazinesidir ki,) eğer onu bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, (onca cesametine rağmen) o dağın, Allah’a olan derin saygı ve taziminden dolayı başını eğip parça parça olduğunu görürdün. İnsanlar için böyle temsillerde bulunuyoruz ki, sistemlice düşünüp gerekli dersi alsınlar.
Bayraktar Bayraklı = Bu Kur'ân'ı bir dağa indirmiş olsaydık, Allah korkusundan onu baş eğmiş, çatlamış, yarılmış görürdün. Bu misalleri, düşünmeleri için insanlara anlatıyoruz.
Bekir Sadak = Eger Biz Kuran'i bir daga indirmis olsaydik, sen, onun, Allah korkusuyla basegerek parca parca oldugnu gorurdun. Bu misalleri, insanlar dusunsunler diye veriyoruz.
Celal Yıldırım = Eğer bu Kur'ân'ı bir dağ üzerine indirmiş olsaydık, onu, saygı ile eğilip Allah korkusundan parça parça görürdün. Bu misâlleri belki iyice düşünürler diye insanlara getiriyoruz.
Cemal Külünkoğlu = Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirmiş olsaydık, dağın ezilip büzülerek Allah('ın rızasını kazanamama) korkusuyla paramparça olduğunu görürdün. Ve işte (bütün) bu örnekleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz.
Diyanet İşleri (eski) = Eğer Biz Kuran'ı bir dağa indirmiş olsaydık, sen, onun, Allah korkusuyla başeğerek parça parça olduğunu görürdün. Bu misalleri, insanlar düşünsünler diye veriyoruz.
Diyanet Vakfi = Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
Edip Yüksel = Bu Kuran'ı bir dağın üzerine indirseydik, ALLAH'a olan saygıdan ötürü onun titreyip paramparça olduğunu görecektin. Belki düşünürler diye biz insana böyle örnekler vermekteyiz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik her halde Sen onu Allah korkusundan başını eğmiş çatlamış görürdün, o temsiller yok mu, işte biz onları insanlar için yapıyoruz gerek ki tefekkür ederler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik kesinlikle, sen onu, Allah korkusundan başını eğmiş, çatlamış görürdün. İşte Biz o misalleri, düşünsünler diye insanlara veriyoruz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın korkusundan onu baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz.
Gültekin Onan = Şayet biz bu Kuran'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Tanrı korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte biz belki düşünürler (yetefekkerun) diye insanlara böyle örnekler veririz.
Harun Yıldırım = Şayet bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, onu elbette Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu örnekleri belki düşünürler diye, insanlara getiriyoruz.
Hasan Basri Çantay = Eğer biz bu Kur'ânı bir dağ başına indirseydik muhakkak ki onu Allah korkusundan baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu misâller (yok mu?) işte biz onları, insanlar düşünsünler diye, irâdediyoruz.
Hayrat Neşriyat = Eğer (biz) bu Kur’ân’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, doğrusu (sen) onu Allah korkusundan boyun eğmiş, param parça olmuş görürdün! (Biz) bu misâlleri insanlara, olur ki düşünürler diye getiriyoruz.
İbni Kesir = Şayet Biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirmiş olsaydık; sen, onun Allah'ın haşyetinden baş eğerek parça parça olduğunu görürdün. İşte Biz, bu misalleri insanlara anlatırız, belki düşünürler.
Kadri Çelik = Şayet biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, şüphesiz onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte biz belki düşünürler diye, insanlara örnekleri böyle vermekteyiz.
Muhammed Esed = Bu Kur'an-ı bir dağa indirmiş olsaydık, dağın ezilip büzülerek Allah korkusuyla paramparça olduğunu görürdün. Ve işte (bütün) bu temsilleri, belki düşün(meyi öğrenebil)irler diye insanların önüne koyuyoruz.
Mustafa İslamoğlu = Eğer Biz bu Kur'an'ı bir dağa indirmiş olsaydık, onun Allah'a saygıdan boyun eğmiş bir halde şerha şerha yarılıp eridiğini görürdün. İşte bu türden temsili anlatımları, insanların önüne, belki düşünürler diye koyuyoruz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Eğer bu Kur'an'ı bir dağ üzerine indirmiş olsa idik elbette onu Allah'ın korkusundan baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün ve Biz o misalleri insanlar için irad ediyoruz, tâ ki düşünüversinler.
Ömer Öngüt = Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, muhakkak ki onun Allah'ın korkusundan baş eğdiğini ve parça parça olduğunu görürdün. Biz bu temsilleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.
Şaban Piriş = Biz Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik onun Allah korkusundan baş eğerek parça parça olduğunu görürdün! İşte bu örnekleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.
Sadık Türkmen = Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
Seyyid Kutub = Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik muhakkak ki onu Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu örnekleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz.
Suat Yıldırım = Eğer Biz bu Kur’ân’ı bir dağın tepesine indirseydik onun, Allah’a tazimi sebebiyle başını eğip parçalandığını görürdün. İşte bunlar birtakım misallerdir ki düşünüp istifade etmeleri için, Biz onları insanlara anlatıyoruz.
Süleyman Ateş = Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allâh korkusundan onu, baş eğmiş, çatlamış, yarılmış görürdün. Bu misâlleri, düşünmeleri için insanlara anlatıyoruz.
Tefhim-ul Kuran = Bu Kur'an-ı bir dağa indirmiş olsaydık, dağın ezilip büzülerek Allah korkusuyla paramparça olduğunu görürdün. Ve işte (bütün) bu temsilleri, belki düşün(meyi öğrenebil)irler diye insanların önüne koyuyoruz.
Ümit Şimşek = Eğer Biz bu Kur'an'ı bir dağa indirmiş olsaydık, onun Allah'a saygıdan boyun eğmiş bir halde şerha şerha yarılıp eridiğini görürdün. İşte bu türden temsili anlatımları, insanların önüne, belki düşünürler diye koyuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk = Eğer bu Kur'an'ı bir dağ üzerine indirmiş olsa idik elbette onu Allah'ın korkusundan baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün ve Biz o misalleri insanlar için irad ediyoruz, tâ ki düşünüversinler.
İskender Ali Mihr = Eğer Biz, bu Kur’ân’ı, dağa indirseydik, O’nu mutlaka, Allah’ın korkusundan huşû ile boynunu bükmüş, parça parça olmuş görürdün. Ve insanlar için bu misalleri veriyoruz. Umulur ki, böylece onlar tefekkür ederler.
İlyas Yorulmaz = Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirmiş olsaydık, Allah’ın korkusundan ve saygısından dağ, paramparça olurdu. Biz bu misali insanlara anlatıyoruz ki, belki akledip düşünürler.