وَمَا كَانَ لَهُ عَلَيْهِم مِّن سُلْطَانٍ إِلَّا لِنَعْلَمَ مَن يُؤْمِنُ بِالْآخِرَةِ مِمَّنْ هُوَ مِنْهَا فِي شَكٍّ وَرَبُّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَفِيظٌ
Ve mâ kâne lehu aleyhim min sultânin illâ li na’leme men yu’minu bil âhirati mimmen huve minhâ fî şekkin, ve rabbuke alâ kulli şeyin hafîz(hafîzun).
ve mâ kâne | : ve yoktu, olmadı |
lehu | : onun |
aleyhim | : onların üzerinde |
min sultânin | : bir sultanlığı, zorlayıcı gücü, nüfuzu, tesiri |
illâ | : sadece, ancak |
li na’leme | : bilmemiz için |
men yû’minu | : inanan, îmân eden, mü’min olan kişi |
bi el âhireti | : ahirete (Allah’a ulaşmaya) |
mimmen (min men) | : o kimseden |
huve | : o |
min-hâ | : ondan |
fî şekkin | : şüphe içinde, şüphede |
ve rabbu-ke | : ve senin Rabbin |
alâ kulli şey’in | : herşeye, herşeyi |
hafîzun | : koruyucu, gözetici |
Diyanet İşleri = Oysa şeytanın onlar üzerinde hiçbir hâkimiyeti yoktu. Ancak ahirete inananları, onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik). Senin Rabbin her şey üzerinde hakiki bir koruyucudur.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve onlar üzerinde hiçbir kudreti yoktu onun, ancak biz, âhirete inananla o hususta şüphe içinde kalanı ayırt etmek için yaptık bunu ve Rabbin, her şeyi adamakıllı korur, hiçbir şey, bilgisinden dışarı değil.
Abdullah Parlıyan = Halbuki İblisin onlar üzerinde, hiçbir zorlayıcı gücü yoktu. Zaten İblise inananları baştan çıkarma izni vermişsek, ahiretin varlığına gerçekten inananları, ona şüphe ile bakanlardan, kesin bir şekilde ayırt etmek için vermişizdir. Çünkü Rabbin, herşeyi görüp gözetendir.
Adem Uğur = Halbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan ayırdedip bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gerçekten her şeyi koruyandır.
Ahmed Hulusi = Oysaki onun (İblis), onlar üzerine bir zorlayıcı gücü yoktu! Sadece sonsuz gelecek yaşamına iman eden ile ondan kuşku duyanın farkı açığa çıksın diye bunu yaptık. Rabbin her şey üzerine Hafiyz'dir.
Ahmet Tekin = Halbuki, şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak âhirete, ebedî yurda inananı, şüphe içinde kalandan ayırt edip bilelim diye ona bu fırsatı verdik. Rabbin her şeyi denetlemekte, kaydetmekte, koruyup kollamaktadır.
Ahmet Varol = Onun, onların üzerinde bir nüfuzu yoktu. Ancak biz ahirete inananı ondan şüphe edenden (ayırıp) bilelim diye (ona fırsat verdik). Rabbin her şeyi koruyandır.
Ali Bulaç = Oysa onun, kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici, koruyucudur.
Ali Fikri Yavuz = Halbuki İblis’in insanlar üzerinde hiç bir kudreti yoktu; fakat biz ahirete imanı olanla, onda şübhe edeni ayırd etmek için (İblis’e bu müsaadeyi verdik). Senin Rabbin her şeyi gözetleyendir.
Ali Ünal = Aslında şeytanın onlar üzerinde bir sultası, onları bir şey yapmaya zorlayacak bir gücü yoktur. Ancak Biz, kim gerçekten Âhiret’e iman ediyor, kim o konuda şüpheler içinde boğuluyor birbirinden ayıralım diye (insanı şeytanla imtihan eder ve şeytana insana musallat olma izni veririz). Rabbin her şeyi gözetlemekte ve (her söylenen sözü, her yapılan işi) kayda aldırmaktadır.
Bayraktar Bayraklı = Oysa şeytanın onlara karşı hiçbir gücü yoktu. Ancak âhirete inananlarla, ondan şüphe içerisinde olanları böylece biz biliriz. Rabbin her şeyi gözetip koruyandır.
Bekir Sadak = Oysa IIblis'in onlar uzerinde bir nufuzu yoktu; ama Biz ahirete inanan kimselerle ondan suphede olanlari, iste boylece ortaya koyariz. Rabbin her seyi gozetip koruyandir.*
Celal Yıldırım = Halbuki İblîs'in onlar üzerinde bir sultası yoktu. Ancak biz, Âhiret'e imân edenlerle o hususta şüphe içinde bulunanları bilip belli etmek için (bu fırsatı verdik). Senin Rabbın her şeyi görüp gözetendir.
Cemal Külünkoğlu = Aslında şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir yaptırım gücü yoktu. Ama biz ahirete inananları, o konuda kuşku içinde olanlardan ayırmak istedik. Her şey, senin Rabbinin gözetimi altındadır.
Diyanet İşleri (eski) = Oysa İblis'in onlar üzerinde bir nüfuzu yoktu; ama Biz ahirete inanan kimselerle ondan şüphede olanları, işte böylece ortaya koyarız. Rabbin her şeyi gözetip koruyandır.
Diyanet Vakfi = Halbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan ayırdedip bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gerçekten her şeyi koruyandır.
Edip Yüksel = Aslında onun onlar üzerine hiç bir otoritesi yoktu. Ancak, ahirete inananı ondan kuşku duyandan böylece ayırırız. Rabbin her şeyi kontrol etmektedir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Halbuki onun onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu, lâkin biz Âhırete iymanı olanı belli edecek, ondan şekk içinde bulunandan ayırd eyliyecektik. Öyle ya rabbın her şeye karşı hafîzdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Halbuki onun, onların üzerinde hiçbir hakimiyet gücü yoktu fakat Biz ahirete imanı olanı belirleyecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik. Öyle ya, Rabbin herşeyi koruyup gözetendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Halbuki İblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu. Fakat biz ahirete imanı olanı belli edecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik. Öyle ya Rabb'in her şeyi gözetleyendir.
Gültekin Onan = Oysa onun kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu ancak biz ahirete inananı, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için [ona bu imkanı verdik]. Senin rabbin her şeyin üzerinde gözetici, koruyucudur.
Harun Yıldırım = Halbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan ayırdedip bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gerçekten her şeyi koruyandır.
Hasan Basri Çantay = Halbuki onun bunlar üzerinde (önceden) hiçbir nüfuzu yokdu. Ancak biz âhirete îman eden kimse ile ondan şübhede bulunan kişiyi ayırd etmek için (buna meydan vermişdik). Senin Rabbin her şey'in üstünde gerçek bir nigehbandır.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki onun (o İblisin), kendileri üzerinde hiçbir kuvveti yoktu; ancak (biz) âhirete îmân edeni, ondan şübhe içinde olan o kimseden ayıralım diye (ona bu mühleti verdik).Çünki Rabbin, herşeyi (dilediği gibi) hakkıyla muhâfaza edendir.
İbni Kesir = Halbuki İblis'in onlar üzerinde hiç bir hakimiyeti yoktu. Ancak Biz, ahirete inananlarla, ondan şüphede olanları belirlemek için yaptık. Ve Rabbın, her şeye Hafiz'dir.
Kadri Çelik = Oysa onun (şeytanın), kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu; ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (ona vesvese gücünü verdik). Senin Rabbin her şeyi gözetip koruyandır.
Muhammed Esed = Halbuki (İblis'in) onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücü yoktu. (Zaten İblis'e insanları baştan çıkarma izni vermişsek,) ahiretin varlığına (gerçekten) inananları ona şüphe ile bakanlardan kesin bir şekilde ayırd etmek için (vermişizdir) çünkü Rabbin her şeyi görüp gözetendir.
Mustafa İslamoğlu = Oysa ki onlar üzerinde onun zorlayıcı hiçbir gücü yoktu; sadece ahirete inanan kimseleri ondan kuşku duyanlardan seçip ayıralım diye (ona izin verdik): nitekim senin Rabbin her şeyi görüp gözetmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Halbuki, onun onlar üzerinde hiçbir tasallutu yoktur. Fakat Ahirete imân eden kimseyi onda şekk içinde bulunan kimseden ayırdedelim diye (öyle şeytan musallat kılınmıştır) ve senin Rabbin her şey üzerine bir hafîzdir.
Ömer Öngüt = Oysa ki (İblis'in) onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete imanı olan kimse ile, ahiretten şüphe edeni ayırdetmek için (ona bu ruhsatı verdik). Rabbin her şeyi gözetlemektedir.
Şaban Piriş = Oysa onun, onların üzerinde bir gücü yoktu. Ancak biz, ahirete inanan ile, ondan şüphe edeni belirlemek için böyle yaptık. Rabbim, herşeyin koruyucusudur.
Sadık Türkmen = Oysa onun, onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücü yoktu! Ancak Biz; ahirete inanan kişiyi, ondan kuşku duyan kişiden ayırıp göstermek (ve yaptıklarının karşılığını vermek) için böyle yaptık (insana özgürlük verdik). Gerçekten Rabbin, herşeyi koruyup gözeticidir.
Seyyid Kutub = Aslında şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir yaptırım gücü yoktu. Ama biz ahirete inananları, o konuda kuşku içinde olanlardan ayırd etmek istedik. Her şey, senin Rabb'inin gözetimi altındadır.
Suat Yıldırım = Aslında şeytanın onlar üzerinde bir sultası, zorlayıcı gücü yoktu. Ancak âhirete iman edeni, o konuda şüphe eden kimselerden ayırt edip ortaya çıkaralım diye ona bu fırsatı verdik. Rabbin her şeyi hakkıyla gözetlemektedir.
Süleyman Ateş = Onun onlar üzerinde zorlayıcı bir gücü yoktu. Ancak âhirete inananı, ondan kuşkulanandan (ayırd edip) bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin her şeyi korumaktadır.
Tefhim-ul Kuran = Oysa onun, kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkânı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici, koruyucu olandır.
Ümit Şimşek = Aslında, İblis'in onlar üzerinde hiçbir gücü yoktur; âhirete iman edenlerle ondan şüphe edenleri Biz böylece ayırt ediyoruz. Rabbin ise herşeyi gözetip koruyucudur.
Yaşar Nuri Öztürk = Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir sultası yoktu. Sadece biz; âhirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin herşey üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir.
İskender Ali Mihr = Ve onun (iblisin) onlar üzerinde bir sultanlığı (nüfuzu, tesiri) yoktu. Ahirete (hayatta iken ruhunu Allah’a ulaştırmaya) inanan kişi ile ondan (Allah’a ulaşmaktan) şüphe içinde olanları bilmemiz için (iblisle onları imtihan ettik). Ve senin Rabbin herşeyi hıfzedendir.
İlyas Yorulmaz = İblisin onların üzerinde hiçbir yaptırım gücü olmamasına rağmen biz, kimin ahiret gününe kesin iman edip, kiminde ahiret gününden şüphe ettiğini bilelim (diye iblisi engellemedik). Halbuki senin Rabbin her şeyi gözetleyip kaydedendir.