تَنزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ
Tenziun nâse ke ennehum a’câzu nahlin munkair(munkairin).
Diyanet İşleri = İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onları kökünden koparmadaydı, sanki köklerinden kopup baş aşağı devrilen hurma kütükleriydi onlar.
Abdullah Parlıyan = O rüzgar, insanları sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Adem Uğur = O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Ahmed Hulusi = İnsanları, sanki sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp atıyordu.
Ahmet Tekin = İnsanların kafalarını koparan bir rüzgar estirdik. İnsanlar sanki kökünden sökülmüş hurma gövdeleri gibi yere serilmişti.
Ahmet Varol = İnsanları söküp savuruyordu. Sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi (görünüyorlardı).
Ali Bulaç = İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp kopmuş hurma kütükleriymiş gibi.
Ali Fikri Yavuz = Öyle ki, insanları, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi söküb atıyordu.
Ali Ünal = Öyle ki, insanları kökünden sökülmüş, içi boş hurma kütükleri gibi fırlatıp atıyordu.
Bayraktar Bayraklı = O rüzgâr, insanları, sanki köklerinden koparılmış, hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Bekir Sadak = (19-20) Nitekim uzerlerine, insanlari, sokulmus hurma kutugu gibi kopararak yere seren, dondurucu bir ruzgari ugursuzlugu devam eden bir gunde gonderdik.
Celal Yıldırım = (20-21) İnsanları bulundukları yerden söküp atıyordu da her biri sanki kökünden devrilen birer hurma kütüğüne benziyordu. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ?.
Cemal Külünkoğlu = (Öyle bir kasırga ki) insanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.
Diyanet İşleri (eski) = (19-20) Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik.
Diyanet Vakfi = O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Edip Yüksel = İnsanları, sanki köklerinden koparılmış hurma kötükleriymiş gibi yıkıyordu.
Elmalılı Hamdi Yazır = İnsanları kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yolar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İnsanları, kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yoluyordu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Gültekin Onan = İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp kopmuş hurma kütükleriymiş gibi.
Harun Yıldırım = İnsanları koparıp atıyordu. Sanki onlar kökünden kopmuş hurma kütükleri idiler.
Hasan Basri Çantay = (Öyle bir fırtına ki) insanları, sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imiş gibi, ta temelinden kopar (ıb helake uğrat) ıyordu.
Hayrat Neşriyat = İnsanları çekip alıyordu. Sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler!
İbni Kesir = İnsanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp yere seriyordu.
Kadri Çelik = Sanki kökünden sökülüp atılmış hurma kütükleriymiş gibi insanları söküp atıyordu.
Muhammed Esed = (bu kasırga,) insanları köklerinden koparılmış hurma kütükleri gibi savurup attı.
Mustafa İslamoğlu = insanları öyle savuruyordu ki, sanki onlar kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi (yere serildiler).
Ömer Nasuhi Bilmen = (19-20) Şüphe yok ki, Biz onların üzerine uğursuz, devamlı bir günde bir soğuk rüzgar gönderdik. İnsanları koparıyordu. Onlar, sanki dibinden kopmuş hurma kütükleri imişler.
Ömer Öngüt = O rüzgâr insanları, sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imişler gibi koparıp yere seriyordu.
Şaban Piriş = Sanki kökünden sökülmüş hurma ağacının kökleri gibi insanları yerlerinden koparıp atıyordu.
Sadık Türkmen = Insanları, dibinden sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp atıyordu!
Seyyid Kutub = Bu kasırga insanları sökülmüş hurma kütükleri gibi havaya kaldırıp savuruyordu.
Suat Yıldırım = Öyle ki insanları, kökü sökülmüş, içi boş hurma kütükleri gibi fırlatıp atıyordu.
Süleyman Ateş = İnsanları sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imişler gibi koparıp deviriyordu.
Tefhim-ul Kuran = İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp kopmuş hurma kütükleriymiş gibi.
Ümit Şimşek = Bir fırtına ki, insanları kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi yerlerinden koparıp atıyordu.
Yaşar Nuri Öztürk = İnsanları, köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.
İskender Ali Mihr = (Öyle bir rüzgâr ki) insanları, sanki kökünden koparılmış hurma kütükleri gibi (havaya fırlatıp) atar.
İlyas Yorulmaz = O rüzgâr insanları, kökünden sökülüp atılan hurma ağaçları gibi, savurup atıyordu.