إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
İnnâ halaknâl insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ(basîran).
innâ | : muhakkak ki biz |
halaknâ | : yarattık |
el insâne | : insanı |
min nutfetin | : nutfe, bir damla |
emşâcin | : karışık, (iki hücrenin) karışımı, birleşimi |
nebtelî-hi | : onu imtihan edeceğiz |
fe cealnâ-hu | : bu sebeple onu kıldık |
semîan | : işiten |
basîran | : gören |
Diyanet İşleri = Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki biz insanı, bir katre sudan, erkeklik suyuyla kadınlık suyunun rahîmde birleşmesinden yarattık sınamak için, derken onu, duyar, görür bir hâle getirdik.
Abdullah Parlıyan = Gerçekten biz insan soyunu erkek ve dişi sularıyla birleşik bir damla sudan yarattık ve onu imtihan etmekteyiz. Biz onu işitme ve görme duyularıyla donatılmış bir varlık kıldık.
Adem Uğur = Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
Ahmed Hulusi = Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik.
Ahmet Tekin = Biz insanı, sorumluluklar yükleyerek imtihan etmek, hayra ve şerre karşı tutumunu denemek için, muhtelif kanallardan dökülen sıvılarla karışık bir katre spermin, eşinin yumurtasıyla uyum halinde birleşmesinden yarattık. Sonra onu işiten, gören ve düşünen bir varlık haline getirdik.
Ahmet Varol = Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan etmekteyiz. Bu yüzden onu işitici ve görücü kıldık.
Ali Bulaç = Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
Ali Fikri Yavuz = Çünkü biz, insanı, (erkek ve dişi suları ile) karışık bir nutfeden yarattık; (üzerine mükellefiyyet yükliyerek) onu deneyeceğiz. Bunun için onu duygu ve görgü sahibi kıldık.
Ali Ünal = Biz insanı, (babadan ve anneden gelen ve) farklı bileşenlerden oluşan birkaç damla sıvıdan yarattık; onu imtihan etmek için (halden hale, merhaleden merhaleye geçirerek) nihayet işiten, gören bir canlı kıldık.
Bayraktar Bayraklı = Doğrusu biz, insanı imtihan etmek için, döllenmiş yumurtadan yarattık ve onu işiten ve gören bir varlık yaptık.
Bekir Sadak = Biz insani katisik bir nutfeden yaratmisizdir; onu deneriz; bu yuzden, onun isitmesini ve gormesini saglamisizdir.
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki biz, insanı bileşik bir nutfeden yarattık da onu denemekteyiz. Bu sebeple onu işiten ve gören yaptık.
Cemal Külünkoğlu = Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
Diyanet İşleri (eski) = Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır.
Diyanet Vakfi = Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
Edip Yüksel = Biz insanı bir sıvı karışımdan yarattık ki onu sınayalım. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Çünkü biz yarattık o insanı bir takım katgılarla mezcedilmiş (emşac) bir nutfeden, evire çevire mübtelâ kılmak üzerede onu bir semî' basîr yaptık
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Çünkü Biz insanı bir takım katkılarla karıştırılmış bir nutfeden yarattık; onu evire çevire deneyelim diye de onu işiten ve gören bir varlık yaptık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
Gültekin Onan = Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
Harun Yıldırım = Şüphesiz biz insanı, karmaşık bir sudan yarattık ki kendisini deneyelim. Bu nedenle onu işiten ve gören yaptık.
Hasan Basri Çantay = Hakıykat, biz insanı birbiriyle karışık bir damla sudan yaratdık. Onu imtihan ediyoruz. Bu sebeble onu işidici, görücü yapdık.
Hayrat Neşriyat = Muhakkak ki biz, insanı karışık bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan) yarattık; onu imtihân ediyoruz. Onun için kendisini işitici ve görücü kıldık.
İbni Kesir = Doğrusu Biz; insanı katışık bir damla sudan yaratmışızdır. Onu deneriz. Bu sebeple onu, işitici ve görücü yaptık.
Kadri Çelik = Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu halden hale (o su damlasından, kan pıhtısına, o kan pıhtısından da bir çiğnem et parçasına) aktarıp durduk. Sonra da onu işitici ve görücü kıldık.
Muhammed Esed = Şüphesiz, (sonraki hayatında) denemek için insanı katışık bir sperm damlasından yaratan Biziz. Biz, onu işitme ve görme (duyuları) ile donatılmış bir varlık kıldık.
Mustafa İslamoğlu = İnsanoğlunu katmerli bir karışım olan hayat tohumundan Biz yarattık; sınava tabi tutmayı (diledik) ve ardından ona işitme ve görme yeteneği verdik.
Ömer Nasuhi Bilmen = (1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
Ömer Öngüt = Biz insanı imtihan etmek için, erkek ve dişi suları ile karışık bir nutfeden yarattık. Onu işitici ve görücü kıldık.
Şaban Piriş = Biz, insanı katışık bir damladan yarattık. Onu imtihan edelim diye onun işitmesini ve görmesini sağladık.
Sadık Türkmen = Gerçek şu ki; Biz insanı bir sıvı karışımından yarattık. Özgür iradeleri ile yapacakları şeyler ortaya çıksın diye; kendisini işitir ve görür kıldık.
Seyyid Kutub = Biz insanı sınavdan geçirmek amacı ile karışım nitelikli bir sıvı damlasından yarattık. Bunun için onu işitme ve görme yetenekleri ile donattık.
Suat Yıldırım = Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz; bu sebeple de kendisini işiten ve gören bir varlık yaptık.
Süleyman Ateş = Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
Tefhim-ul Kuran = Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
Ümit Şimşek = Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık; sınamak için de onu işitir ve görür hale getirdik.
Yaşar Nuri Öztürk = Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık.
İskender Ali Mihr = Muhakkak Biz, insanı (iki hücrenin) birleşimi olan bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işiten, gören (bir varlık) kıldık.
İlyas Yorulmaz = Biz insanı atılmış bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Sonra insanı işiten ve gören bir varlık yaptık.