اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاء مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
İttehazû eymânehum cunneten fe saddû an sebîlillâh(sebîlillâhi), innehum sâe mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
ittehazû | : edindiler |
eymâne-hum | : kendi yeminleri |
cunneten | : kalkan, siper |
fe saddû | : böylece saptılar |
an sebîli allâhi | : Allah’ın yolundan |
inne-hum | : muhakkak ki onlar |
sâe | : kötü |
mâ | : şey |
kânû | : idiler, oldular |
ya’melûne | : yapıyorlar |
Diyanet İşleri = Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah’ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Abdulbaki Gölpınarlı = Antlarını kalkan edinmişler de halkı, Allah yolundan çıkarmışlardır; şüphe yok ki ne de kötüdür bu yaptıkları şey.
Abdullah Parlıyan = Münafıklar yeminlerini öldürülmekten korunabilecekleri bir kalkan edindiler ve böylece insanları cihaddan ve Muhammed'e iman etmekten uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Şüphesiz onların yaptıkları ne kötü şeydir.
Adem Uğur = Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!
Ahmed Hulusi = Yeminlerini bir kalkan edindiler de Allâh yolundan alıkoydular. . . Yapmakta oldukları gerçekten ne kötüdür!
Ahmet Tekin = Onlar, yeminlerini kalkan haline getirdiler. Böylece insanları Allah yolundan, müslüman olmaktan, İslâm’ı yaşamaktan ve İslâmî faaliyetlerden alıkoydular. Onların işlemeye devam ettikleri ameller ne kötüdür.
Ahmet Varol = Yeminlerini bir kalkan edindiler de böylece Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yaptıkları gerçekten ne kadar kötüdür!
Ali Bulaç = Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.
Ali Fikri Yavuz = Yeminlerini bir kalkan edinib de Allah yolundan yüz çevirmektedirler. Doğrusu bunlar ne fena yapıyorlar!...
Ali Ünal = Yeminlerini kalkan olarak kullanıp, insanları Allah’ın yolundan alıkoymaya çalışıyorlar. Gerçekten de ne kötüdür yaptıkları!
Bayraktar Bayraklı = Yeminlerini kalkan yapıp Allah'ın yoluna engel olurlar. Onların yaptıkları ne kötüdür!
Bekir Sadak = Onlar, yeminlerini kalkan edinerek Allah'in yolundan alikoyarlar. Isledikleri isler gercekten ne kotudur!
Celal Yıldırım = Onlar yeminlerini siper edindiler de öylece Allah yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yaptıkları ne kötü şeydir.
Cemal Külünkoğlu = Onlar yeminlerini kalkan yaparak insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırırlar. Yaptıkları bu iş ne kötü bir iştir!
Diyanet İşleri (eski) = Onlar, yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkoyarlar. İşledikleri işler gerçekten ne kötüdür!
Diyanet Vakfi = Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür!
Edip Yüksel = Onlar, yeminlerini kalkan yapıp ALLAH'ın yolundan saptırmaktadırlar. Yaptıkları ne kötüdür.
Elmalılı Hamdi Yazır = Yeminlerini bir kalkan edinip de Allah yolundan yan çizmektedirler, hakıkat bunlar ne fena yapıyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (1-2) Münafıklar sana geldiklerinde: «Şehadet ederiz, gerçekten sen Allah'ın Resulüsün!» dediler. Allah da biliyor ki, sen şüphesiz O'nun Resulüsün! Bununla beraber Allah şahitlik ediyor ki, doğrusu münafıklar katiyyen yalancıdırlar. Yeminlerini bir kalkan edinip de Allah yolundan yan çizmektedirler. Doğrusu onlar ne fena yapıyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın yolundan çevirdiler. Onların yaptıkları ne kötüdür!
Gültekin Onan = Onlar, yeminlerini bir siper edinip Tanrı'nın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.
Harun Yıldırım = Yeminlerini kalkan edinip Allah’ın yolundan alıkoydular. Gerçekten de onların yaptıkları ne kötüdür!
Hasan Basri Çantay = Onlar yeminlerini bir kalkan edindiler ve Allahın yolundan sapdılar. Hakıykat, onların yapdıkları şeyler ne kötüdür!
Hayrat Neşriyat = (Müslüman olduklarına dâir) yeminlerini bir kalkan edindiler de (insanları) Allah yolundan alıkoydular. Muhakkak ki onların yapmakta oldukları şey, ne kötüdür!
İbni Kesir = Onlar; yeminlerini kalkan edindiler de Allah'ın yolundan alıkoydular. Gerçekten yaptıkları işler ne kötüdür.
Kadri Çelik = Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Doğrusu onlar, pek de kötü şey yapmaktadırlar.
Muhammed Esed = Onlar yeminlerini (yalan ve sahtekarlıklarına) kalkan yapmakta ve böylece başkalarını Allah yolundan saptırmaktadırlar. Yaptıkları, gerçekten çok çirkindir;
Mustafa İslamoğlu = Onlar yeminlerinin arkasına saklandılar; bu yolla Allah yolundan saptırdılar: Elbet yaptıkları şey pek fenadır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Yeminlerini bir kalkan edindiler de, artık Allah'ın yolundan sapıttılar. Şüphe yok ki, onların yaptıkları ne kadar fena oldu.
Ömer Öngüt = Yeminlerini kendilerine bir kalkan yaptılar. Allah'ın yoluna engel oldular. Gerçekten onlar çok kötü bir şey yapıyorlar.
Şaban Piriş = Onlar, yeminlerini bir kalkan edinip, Allah’ın yolundan alıkoydular. Onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Sadık Türkmen = Yeminlerini kalkan yaptılar da, insanları Allah’ın yolundan çevirmeye çalıştılar. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Seyyid Kutub = Çünkü, onlar yeminlerini kalkan yapıp insanları Allah'ın yolundan alıkorlar. Onların yaptıkları ne kötüdür.
Suat Yıldırım = Onlar, yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkoyarlar. İşledikleri işler gerçekten ne kötüdür!
Süleyman Ateş = Yeminlerini kalkan yapıp Allâh'ın yoluna engel oldular. Onların yaptıkları ne kötüdür!
Tefhim-ul Kuran = Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Doğrusu şu ki onlar, ne kötü şey yapmaktadırlar.
Ümit Şimşek = Onlar, halkı Allah yolundan alıkoymak için yeminlerini kalkan yaptılar. Bu yaptıkları, gerçekten pek kötü birşeydir.
Yaşar Nuri Öztürk = Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür!
İskender Ali Mihr = Yeminlerini kendilerine siper ettiler, böylece Allah’ın yolundan saptılar (ve saptırdılar). Muhakkak ki onların yapmış oldukları kötü bir şey.
İlyas Yorulmaz = Yeminlerini kalkan edip (senin Allah’ın elçisi olmadığına dair yemin ederek insanları) Allah’ın yolundan çeviriyorlar. Yaptıkları şey ne kadar kötü.