وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ لَهُمْ نَصْرًا وَلاَ أَنفُسَهُمْ يَنصُرُونَ
Ve lâ yestetîûne lehum nasran ve lâ enfusehum yansurûn(yansurûne).
ve lâ yestetîûne | : ve güç yetiremezler |
lehum | : onlara |
nasran | : bir yardım |
ve lâ | : ve olmaz |
enfuse-hum | : onlar nefslerine (kendilerine) |
yansurûne | : yardım ederler |
Diyanet İşleri = Hâlbuki onlar (edindikleri ilâhlar) ne onlara yardım edebilirler, ne de kendilerine yardım edebilirler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara yardım etmeye güçleri yetmeyen ve kendilerine de yardım etmeye muktedir olmayan şeyleri eş mi sayıyorlar ona.
Abdullah Parlıyan = Ne onlara, ne de kendi kendilerine bir yardımda bulunamayacak olan varlıklara mı?
Adem Uğur = Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur.
Ahmed Hulusi = (Allâh'a ortak koşulanlar) onlara yardıma muktedir olamadıkları gibi, kendi nefslerine de yardım edemezler!
Ahmet Tekin = Bunların, ne onlara yardımları dokunabilir, ne de, kendilerine, birbirlerine yardım edebilirler.
Ahmet Varol = Ortak koştukları şeyler ne onlara yardımda bulunabilir ne de bizzat kendilerine yardım edebilirler.
Ali Bulaç = Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe.
Ali Fikri Yavuz = Bu putlar, ne o tapınanlara, ne de kendi nefislerine yardım etmeğe güç yetiremezler.
Ali Ünal = Ve onlara hiçbir yardımı olmayan, bırakın onlara yardım etmeyi, kendilerine bile yardımı dokunmayan varlıkları mı?
Bayraktar Bayraklı = Oysa, putlar onlara da yardım edecek güçte değil ve kendilerine de yardım edemezler.
Bekir Sadak = Oysa putlar ne onlara yardim edebilir ve ne de kendilerine bir yardimlari olur.
Celal Yıldırım = Hem o ortaklar onlara hiçbir şekilde yardıma güç getiremezler ve kendi kendilerine de yardımcı olamazlar.
Cemal Külünkoğlu = Hâlbuki bunlar; ne onlara yardım edebilir, ne de kendilerine bir yardımları olabilir.
Diyanet İşleri (eski) = Oysa putlar ne onlara yardım edebilir ve ne de kendilerine bir yardımları olur.
Diyanet Vakfi = Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur.
Edip Yüksel = Putlar, ne onlara yardım edebilir, ne de kendilerine yardım edebilirler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Halbuki onlar, onların imdadına yetişmezler, hattâ kendilerini bile kurtaramazlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Halbuki onlar, onların imdadına yetişmezler, hatta kendilerini bile kurtaramazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu putlar, ne o tapınanlara, ne de kendi kendilerine yardım edebilirler.
Gültekin Onan = Oysa (ortak koştukları) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne de kendi nefslerine yardım etmeye.
Harun Yıldırım = Halbuki onlar kendilerine yardım edemezler, onlar kendilerine bile yardım edemezler.
Hasan Basri Çantay = Halbuki bunlar o (tapanlara) hiç bir suretle yardım edemeyecekler gibi kendi kendilerine bile yardım edemezler.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki (bu putlar) ne onlara bir yardımda bulunabilirler, ne de kendi nefislerine yardım edebilirler.
İbni Kesir = Halbuki bunlar; ne onlara yardım edebilir, ne de kendilerine bir yardımları olabilir.
Kadri Çelik = Oysa (ortak koştukları şeyler) ne onlara yardım edebilir ve ne de kendilerine bir yardımları olur.
Muhammed Esed = Ne onlara ne de kendi kendilerine bir yardımda bulunamayacak olan varlıklara mı?
Mustafa İslamoğlu = Kaldı ki, ne onlara yardımları dokunabilir ne de bizzat kendilerine yardımcı olabilirler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Halbuki bunlar için yardımda bulunmaya muktedir olamazlar. Ve ne de kendi nefislerine yardım edebilirler.
Ömer Öngüt = Onlar ne tapanlara ne de kendilerine hiçbir şekilde yardım edemezler.
Şaban Piriş = Kendilerine bile yardım edemeyenler, onlara hiç yardım edemezler.
Sadık Türkmen = Onlar, bir yardıma bile güç yetiremezler, kendilerine de yardım edemezler.
Seyyid Kutub = Oysa bu düzmece ortaklar, ne onlara yardım edebilirler, ne de kendilerine yardım edebilirler.
Suat Yıldırım = (191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar. O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır.
Süleyman Ateş = (O putlar), ne onlara bir yardım edebilirler, ne de kendilerine yardım ederler?
Tefhim-ul Kuran = Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe.
Ümit Şimşek = Onlara bir yardımı dokunmayan, hattâ kendilerine bile yardımdan âciz olanları mı?
Yaşar Nuri Öztürk = Onlar, ne bunlara bir yardım sağlayabilirler ne de kendi benliklerine yardımcı olabilirler.
İskender Ali Mihr = Ve onlara bir yardıma güç yetiremezler. Ve onlar kendilerine (de) yardım edemezler.
İlyas Yorulmaz = (Ortak koştukları) Kendi kendilerine yardım edemezken, yardım isteyenlere yardım etmeye, hiçbir zaman güçleri yetmez.