الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).
ellezîne | : onlar |
yezkurûne allâhe | : Allah’ı zikrederler |
kıyâmen | : ayakta iken |
ve kuûden | : ve oturur iken |
ve alâ cunûbi-him | : ve yanları üzere iken, yatarken |
ve yetefekkerûne | : ve tefekkür ederler, düşünürler |
fî halkı es semâvâti | : göklerin yaratılışı hakkında |
ve el ardı | : ve arz, yeryüzü, yerler, yer |
rabbe-nâ | : Rabbimiz |
mâ halakte hâzâ | : Sen bunu yaratmadın |
bâtılân | : batıl olarak, faydasız, boşuna |
subhâne-ke | : Sen Subhan’sın (Seni tesbih ve tenzih ederiz) |
fe kı-nâ | : o zaman, artık bizi koru |
azâbe en nârı | : ateşin azabı |
Diyanet İşleri = Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan üstü yatarken anarlar ve göklerle yeryüzünün yaratılışını düşünürler de Rabbimiz derler, bunları boş yere yaratmadın, noksan sıfatlardan arısın sen, koru bizi ateşin azâbından.
Abdullah Parlıyan = Onlar ki; ayakta, oturarak ve yanları üzerinde iken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın, bizi ateş azabından koru.”
Adem Uğur = Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
Ahmed Hulusi = Onlar (öze ermişler) ayakta, otururken ya da yanları üzere uzanmışken Allâh'ı anıp (hatırlayıp), semâların ve arzın yaratılışını (günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; "Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın! Subhan'sın (yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olansın)! (Açığa çıkardıklarını değerlendirmemenin getireceği pişmanlıktan) yanmadan bizi koru" (derler).
Ahmet Tekin = Akıl ve vicdan sahipleri, kıyamda, namaz kılarken, yürürken, meclislerde otururken, yanları üzerinde yataklarında yatarken, Allah’ı zikredenler, ibadet edenler, Allah’ın, dinini, şeriatını anlatanlardır, göklerin ve yerin yaratılması konusunda düşünenler, inceleme yapanlardır.'Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizi Cehennem azabından koru' diyenlerdir.
Ahmet Varol = Onlar ayakta, otururken, yanları üstüne yatarken Allah'ı anar ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. 'Ey Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen çok yücesin. Bizi ateşin azabından koru!'
Ali Bulaç = Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."
Ali Fikri Yavuz = Sağ duyulular o kimselerdir ki, ayakta iken, otururken ve yatarken (dâima) Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında Allah’ın varlığını isbat için iyice düşünürler ve şöyle derler: “-Ey Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin (berîsin). Artık bizi cehennem ateşinden koru.
Ali Ünal = Ki onlar, (gerek namazda, gerek namaz dışında) ayakta, oturarak ve yanları üzerinde (dilleri ve kalbleriyle) Allah’ı zikreder dururlar ve göklerle yerin yaratılışı üzerinde derin derin düşünürler: (onlardaki hikmeti ve esrarlı manâları sezmişlik içinde,) “Rabbimiz” derler, “Sen, (iki ayrı bölgeli bir memleket gibi duran ve her şeyiyle birliğe işaret eden) bu kâinatı boş yere, sebepsiz, gayesiz yaratmadın. Hayır, hayır, Sen asla boş ve gayesiz iş yapmazsın. (Sen’i, icraatını ve yaratmandaki maksatları idrakte ve bu maksatlar istikametinde davranmakta kusur edip de, neticede) Ateş’in azabına düçar olmaktan bizi koru!
Bayraktar Bayraklı = Aklı selim sahipleri ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Sen bunu, boşuna yaratmadın; seni noksan sıfatlardan uzak tutarız. Bizi cehennem azabından koru!”
Bekir Sadak = Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'i anarlar; goklerin ve yerin yaratilisini dusunurler: «Rabbimiz! Sen bunu bosuna yaratmadin, Sen munezzehsin. Bizi atesin azabindan koru» , derler.
Celal Yıldırım = O akıl sahipleri ki, ayakta, otururken ve yatarken Allah'ı anarlar ; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında (iyice) düşünüp, «Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın ; seni (boş ve gereksiz şey yaratmaktan) tenzîh ederiz. Bizi (Cehennem) ateşinin azabından koru,» (derler).
Cemal Külünkoğlu = Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler ve derler ki: “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiç birini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateş azabından koru!”
Diyanet İşleri (eski) = Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: 'Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru'
Diyanet Vakfi = Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
Edip Yüksel = Onlar ki ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken ALLAH'ı anarlar. Göklerin ve yerin yapısı ve yaratılışı hakkında düşünürler: 'Rabbimiz, sen bunları boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru.
Elmalılı Hamdi Yazır = Onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı zikrederler ve göklerin, yerin yaradılışında fikr ederler: ya Rabbena, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından koru!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar ki, gerek ayakta, gerek otururken ve gerekse yanları üzerinde yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında inceden inceye düşünenler «Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın, seni bütün eksiklerden tenzih ederiz; o halde bizi o ateş azabından koru.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve «Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.» derler.
Gültekin Onan = Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Tanrı'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler (yetefekkerune). (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."
Harun Yıldırım = Onlar ki, ayakta iken, otururken, yanları üzerinde yatarken Allah’ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında düşünerek şöyle derler: “Rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın, seni tesbih ederiz, artık bizi ateş azabından koru!”
Hasan Basri Çantay = Onlar (o salim akıl saahibleri öyle insanlardır ki) ayakda iken, otururken, yanları üstünde (yatar) iken (hep) Allahı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler. (İmâl-i fikr edenler ve şöyle derler:) «Ey Rabbimiz. Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen (bundan) pâk ve münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru».
Hayrat Neşriyat = Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine (yatar) iken Allah’ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında (derin derin) düşünürler. (Ve şöyle duâ ederler:) 'Rabbimiz! (Sen) bunları boş yere yaratmadın; sen (bundan) münezzehsin, artık bizi ateşin azâbından muhâfaza eyle!'
İbni Kesir = Onlar ki; ayakta, oturarak ve yanları üstü yatarken Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Rabbımız; Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pak ve münezzehsin. Bizi, o ateş azabından koru.
Kadri Çelik = Onlar ayakta iken, otururken ve yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler de, “Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru” derler.
Muhammed Esed = Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı anar, (ve) göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunları(n hiç birini) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!"
Mustafa İslamoğlu = Onlar ki; ayaktayken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerine tefekkür ederler: "Rabbimiz! Bütün bunları anlamsız ve amaçsız yaratmadın! Yücelikte eşsizsin! Bizi ateşin azabından koru!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar ki, ayakta iken de ve yanları üzerine yatarlarken de Allah Teâlâ'yı zikrederler ve göklerin ve yerin yaradılışı hakkında tefekkürde bulunurlar. İşte onlar şöylece tesbih ve niyazda bulunur dururlar: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin, artık bizleri ateş azabından koru...»
Ömer Öngüt = Onlar, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan üstü yatarken anarlar ve göklerle yeryüzünün yaratılışını düşünürler de Rabbimiz derler, bunları boş yere yaratmadın, noksan sıfatlardan arısın sen, koru bizi ateşin azâbından.
Şaban Piriş = O akıl sahipleri, ayakta da, otururken de, yanları üzere yatarken de Allah’ı düşünürler/anarlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünerek şöyle dua ederler: -Rabbimiz, bunları boşuna yaratmadın. Seni (eksiklikten ve boş şeyler yapmaktan) tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru!
Sadık Türkmen = Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı hatırlarlar (düşünürler). Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde de düşünürler: “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, Seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
Seyyid Kutub = Onlar ayakta, otururken ve yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yeryüzünün yaratılışı hakkında kafa yorarlar ve derler ki; «Ey Rabbimiz, sen bu evreni boşuna yaratmadın, sen (böyle bir anlamsızlıktan) münezzehsin, bizi Cehennem azabından koru!
Suat Yıldırım = Onlar ki Allah’ı gâh ayakta divan durarak, gâh oturarak, gâh yanları üzere zikreder, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: "Ey Yüce Rabbimiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru!"
Süleyman Ateş = Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allâh'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: "Rabbimiz (derler), bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azâbından koru!"
Tefhim-ul Kuran = Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) «Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.»
Ümit Şimşek = Onlar ayaktayken de, otururken de, yatarken de Allah'ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler: 'Bunları boşuna yaratmadın, ey Rabbimiz! Seni bütün noksanlardan uzak tutarız. Sen de bizi ateş azabından koru.
Yaşar Nuri Öztürk = Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah'ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi."
İskender Ali Mihr = Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah’ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah’ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan’sın, artık bizi ateşin azabından koru.
İlyas Yorulmaz = O akıl sahipleri, ayakta iken, otururken ve yanları üzerine uzanmış yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederek “Rabbimiz! Sen bunları boşa yaratmadın, sen her şeylerden yücesin, bizi ateşin azabından koru” derler.