قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَاْ إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Kul lâ emliku li nefsî nef’an ve lâ darran illâ mâşaallâh(mâşaallâhu), ve lev kuntu a’lemul gaybe lesteksertu minel hayri ve mâ messeniyes sûu, in ene illâ nezîrun ve beşîrun li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
kul | : de ki |
lâ emliku | : ben malik değilim (güce sahip değilim) |
li nefsî | : nefsim için, kendim için, kendime |
nef’an | : bir fayda vermek |
ve lâ darran | : ve darlık, zarar vermemek |
illâ mâ şae allâhu | : Allah’ın dilemesi hariç |
ve lev kuntu | : ve eğer ben olsaydım |
a’lemu el gaybe | : gaybı biliyorum |
le isteksertu | : elbette, mutlaka çoğaltırım |
min el hayrı | : hayırdan, hayrı |
ve | : ve |
mâ messeniye es sûu | : bana bir kötülük dokunmaz |
in ene illâ | : ben ancak, sadece |
nezîrun | : bir nezir, uyarıcı |
ve beşîrun | : ve bir müjdeleyici |
li kavmin | : bir kavim için |
yu’minûne | : inanırlar, mü’min olurlar |
Diyanet İşleri = De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”
Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Allah'ın dilediğinden başka kendime ne bir fayda vermeye gücüm yeter, ne bir zarardan kaçınmaya. Gaibi bilseydim daha fazla hayır elde etmek isterdim ve bana bir kötülük gelmezdi. Fakat ben ancak inanan topluluğu korkutan ve müjdeleyen biriyim.
Abdullah Parlıyan = Ey peygamber! De ki: “Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak, ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak, benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde akılla bilinemeyip, sadece vahiyle bildirilen gerçekleri bir bilseydim, elbette daha çok hayır yapmak isterdim veya çok hayırlara ulaşmış olurdum ve bundan dolayı da, bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ama ben, sadece bir uyarıcıyım ve inanan bir topluma iyi haberler getiren bir müjdeci.”
Adem Uğur = De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
Ahmed Hulusi = De ki: "Allâh'ın dilediği dışında, nefsim için ne bir fayda ve ne de bir zarar oluşturabilirim. . . (Mutlak) gaybı biliyor olsaydım, elbette hayrına çoğaltırdım. . . Bana kötülük de dokunmazdı. . . Ben ancak bir uyarıcı ve iman eden topluluğa bir müjdeleyiciyim. "
Ahmet Tekin = 'Benim, kendime, Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanın dışında ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye gücüm yetebilir. Ben, eğer duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini bilseydim, kazancımı, menfaatlerimi çoğaltmayı, durumumu iyileştirmeyi, mutluluğumu artırmayı isterdim. İnsan cinsinin başına gelen hiçbir kötülük, hiçbir sıkıntı da bana dokunmazdı. Ben sadece iman edecek bir kavmi, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyaran ve Allah’ın rahmetini, merhametini, ihsanını, sevgisini müjdeleyen bir peygamberim.' de.
Ahmet Varol = De ki: 'Allah dilemedikçe ben kendime herhangi bir yarar veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı biliyor olsaydım, hayrı artırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. [16] Ben sadece iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciyim.'
Ali Bulaç = De ki: "Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim."
Ali Fikri Yavuz = De ki: “- Ben Allah’ın dilediğinden başka, kendi kendime ne bir menfaatı kazanmağa, ne de bir zararı defetmeğe sahip değilim. Eğer ben gaybi bilseydim, (zarar ve tehlikelerden sakınıp) elbet daha çok hayır yapardım ve bana hiç bir fenalık dokunmazdı, (hiç yenilmez ve bir ihtiyaç içinde kalmazdım.) Ben ancak kâfirleri cehennemle korkutucu ve imân edecekleri cennetle müjdeleyici bir Peygamberim.”
Ali Ünal = De ki: “Ben, Allah dilemedikçe, (O müsaade edip yolumu açmadıkça, gerekli gücü ve vasıtayı nasip etmedikçe) kendi adıma yarayışlı veya yarayışsız hiçbir şeye muvaffak olamam. Eğer mutlak manâda gaybı, (dolayısıyla gelecekte ne olacağını) da bilmiş olsaydım, (hiç zarar etmeden) sürekli kârda olurdum; hem (ona göre tedbirimi alırdım da,) bana ne bir zarar dokunurdu, ne de başıma bir kötülük gelirdi. Ben sadece, inanmaya açık bir topluluk için onları (her türlü dalâlet yollarına ve bu yolların sonuçlarına karşı) uyarıcı, (iman ve salih amelin karşılığında ise Allah’ın af, rahmet ve mükâfatını) müjdeleyiciyim.
Bayraktar Bayraklı = De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir fayda ve zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette iyiliği arttırırdım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben sadece, inanan bir toplum için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”
Bekir Sadak = De ki: «Allah'in dilemesi disinda ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda degilim. Gorulmeyeni bileydim, daha cok iyilik yapardim ve bana kotuluk de gelmezdi. Ben sadece, inanan bir milleti uyaran ve mujdeleyen bir peygamberim.» *
Celal Yıldırım = De ki: Ben —Allah'ın dilediği dışında— kendi kendime bir yarar ya da bir zarar vermeye sahip değilim. Eğer gaybı bilmiş olsaydım, iyilik yapmayı daha da çoğaltırdım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ama ben ancak imân eden bir milleti (tehlikeye karşı), uyaran, (onları sonsuz bir saadet ile) müjdeleyen bir peygamberim.
Cemal Külünkoğlu = (Ey Peygamber) de ki: “Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde olanı bilseydim, muhakkak ki, daha çok hayır yapmak isterdim ve bana kötülük de dokunmazdı. (Ama) ben sadece bir uyarıcıyım ve inanan bir topluma iyi haberler getiren müjdeleyiciyim.”
Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni bileydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece, inanan bir milleti uyaran ve müjdeleyen bir peygamberim.'
Diyanet Vakfi = De ki: «Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.»
Edip Yüksel = De ki: 'ALLAH'ın dilediğinden başka ben kendime ne bir yarar ne de bir zarar veremem. Gizliyi bilseydim mal varlığımı arttırırdım, bana kötülük de dokunmazdı. Ben ancak inanan bir topluma bir müjdeci ve uyarıcıyım.'
Elmalılı Hamdi Yazır = De ki: ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka bir menfaate de malik değilim bir mazarrata da, eğer ben bütün gaybi bilir olsa idim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı, ben o değil, ancak iyman edecek bir kavm için inzar-u bişarete memûr bir Peygamberim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Ben kendi kendime Allah'ın dilediğinden başka herhangi bir yarar ya da zarar sağlamaya malik değilim. Eğer ben bütün gaybı bilseydim, daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı. Ben ancak iman edecek bir kavmi uyarmak ve müjdelemek için görevli bir peygamberim.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki, ben kendi kendime Allah'ın dilediğinden başka ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye malik değilim. Ben eğer gaybı bilseydim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı. Ben iman edecek bir kavme müjde veren ve uyaran bir peygamberden başka biri değilim.
Gültekin Onan = De ki: "Tanrı'nın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjde vericiden başkası değilim."
Harun Yıldırım = De ki: “Ben kendim için Allah’ın dilediğinden başka bir yarara da bir zarara da sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim elbetteki hayrı artırırdım ve bana hiçbir kötülük dokunmazdı. Ben ancak bir uyarıcı ve iman eden bir topluluk için müjdeleyiciyim.”
Hasan Basri Çantay = De ki: «Ben kendim için, Allahın dilediğinden başka, ne bir fâide (yi celb etmi) ye, ne de bir zarar (ı savmıy) a muktedir değilim. Eğer ben ğaybı bilseydim elbet daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç bir fenalık da dokunmazdı. Ben îman edecek her hangi bir kavme (Başlarına gelecek) azabın habercisi, (Cennetin) müjdeci (si) olmakdan başka (bir şey) değilim».
Hayrat Neşriyat = De ki: 'Benim kendim için, Allah’ın dilemesi dışında, ne bir faydaya, ne de bir zarara mâlik değilim! Çünki gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde ederdim ve bana hiçbir kötülük dokunmazdı! Ben ancak, îmân edecek bir kavim için bir korkutucu ve bir müjdeleyiciyim.'
İbni Kesir = De ki: Ben, kendime Allah'ın dilediğinden başka ne fayda verebilirim, ne de zarar. Eğer ben, gaybı bileydim; daha çok hayır yapmak isterdim. Ve bana, hiç bir fenalık da dokunmazdı. Ben, sadece iman eden bir kavme uyarıcı ve müjdeciyim.
Kadri Çelik = De ki: “Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Gaybi bilseydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben sadece, iman eden bir topluluğu korkutup uyaran ve müjdeleyen bir elçiyim.”
Muhammed Esed = (Ey Peygamber) de ki: "Allah dilemedikçe, kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer insan kavrayışının ötesinde olanı bilseydim, muhakkak ki, bahtiyarlık adına ne varsa ondan payıma daha çoğu düşerdi ve kötülük asla yaklaşamazdı bana. (Ama) ben sadece bir uyarıcıyım ve inanan bir topluma iyi haberler getiren müjdeci".
Mustafa İslamoğlu = De ki: "Allah dilemedikçe, ben (dahi) kendime ne yarar sağlayabilirim, ne de zararı önleyebilirim. Zira eğer gaybı bilseydim, kendime tüm güzelliklerden daha çok pay ayrılmasını sağlardım, üstelik kötülük de semtime uğrayamazdı. Ne ki ben, inanan insanlar için yalnızca bir uyarıcı ve müjdeciyim."
Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Allah Teâlâ'nın dilediğinden başka nefsim için ne bir faideye ve ne de bir zarara mâlik değilim. Ve eğer ben gaybı bilir olsa idim, elbette hayırdan daha çok şeyler yapardım, ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben imân eden bir kavim için korkutucu ve müjdeleyiciden başka değilim.»
Ömer Öngüt = De ki: “Ben kendime Allah'ın dilediğinden başka ne bir fayda ne de bir zarar vermeye sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir kötülük dokunmazdı. Ben sadece iman eden bir topluluk için uyarıcı ve müjdeciyim. ”
Şaban Piriş = De ki: -Benim kendim için bir fayda ve zarara Allah’ın dilediği kadardan başka gücüm yetmez. Eğer ben, görülmeyeni bilseydim, iyilik yapmayı artırırdım ve bana bir kötülük de dokunmazdı. İnanan bir toplum için sadece uyarıcı ve müjdeciyim.
Sadık Türkmen = De ki: “Ben kendime ne bir yarar ve ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Allah’ın dilemesi hariç! Eğer gaybı bilseydim hayrı/iyiliği daha çok yapardım. Ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim; iman eden/inanmak isteyen bir toplum için!”
Seyyid Kutub = De ki; ben kendime, Allah'ın dilediğinden başka bir yarar ya da zarar dokunduracak güçte değilim. Eğer görünmeyeni, gaybı bilseydim, daha çok iyilik elde ederdim. Ve başıma hiçbir kötülük gelmezdi. Ben sadece müminler toplumuna seslenen bir uyarıcı ve müjdeciyim.
Suat Yıldırım = De ki: "Ben kendim için bile Allah dilemedikçe hiçbir şeye kadir değilim:Ne fayda sağlayabilirim, ne de gelecek bir zararı uzaklaştırabilirim.Şayet gaybı bilseydim elbette çok mal mülk elde ederdim, bana hiç fenalık da dokunmazdı. Ama ben iman edecek kimseler için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim."
Süleyman Ateş = De ki: "Ben kendime, Allâh'ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de bir zarar verme gücüne sâhip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbete çok hayır (mal ve mülk) elde ederdim. Bana kötülük dokunmamış (beni cin çarpmamış)tır. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.
Tefhim-ul Kuran = De ki: «Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıp korkutucu ve bir müjde vericiden başkası değilim.»
Ümit Şimşek = De ki: Allah dilemedikçe benim kendime ne bir yararım dokunur, ne de bir zararım. Eğer ben gaybı bilmiş olsaydım bundan pek çok yarar sağlardım; kötülük de bana dokunmazdı. Oysa ben iman edecek olanlara bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim, o kadar.
Yaşar Nuri Öztürk = De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım. Ama bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim."
İskender Ali Mihr = De ki: “Allah’ın dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce malik değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, hayrı mutlaka çoğaltırdım, bana bir kötülük dokunmazdı. Ben ancak mü’min olan kavim için bir nezir (uyaran) ve müjdeleyiciyim.”
İlyas Yorulmaz = Deki “Ben kendi nefsime, Allah dilemedikçe ne bir fayda, nede bir zarar vermeye sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, öncelikle hayrımı çoğaltırdım da, bana kötülük dokunmazdı. Ancak ben, inanan bir toplumu uyarıcı ve müjdeciyim. ”