Önceki Ayet Sonraki Ayet  
7. Sûre A’râf/186

 مَن يُضْلِلِ اللّهُ فَلاَ هَادِيَ لَهُ وَيَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

  Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye lehu, ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).

Kelime Karşılaştırma
men : kimse, kim, kimi
yudlili allâhu : Allah dalâlette bırakır
fe lâ : artık yoktur
hâdiye : hidayete erdiren kimse, hidayetçi
lehu : onun için
ve yezeru-hum : ve onları bırakır, terkeder
: içinde
tugyâni-him : azgınlıkları, isyanları
ya’mehûne : şaşırırlar, şaşkın halde olurlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah, onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Allah kimi yoldan çıkarırsa artık yoktur onu doğru yola sevkedecek ve onları can gözleri kör olarak şaşkınlıklarında bırakır gider.

 Abdullah Parlıyan = Allah'ın sapıklık içinde bıraktığı kimseler için yol gösterici yoktur. Allah onları azgınlıkları içerisinde şaşkın olarak bırakır.

 Adem Uğur = Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur. Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.

 Ahmed Hulusi = Allâh kimi saptırırsa, artık ona hidâyet edecek yoktur. . . Onları kendi taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın, bocalar hâlde bırakır.

 Ahmet Tekin = Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, kimse onu doğru yola iletemez. Onları azgınlıkları içinde bocalar vaziyette bırakır.

 Ahmet Varol = Allah kimi sapıklığa düşürürse onu doğru yola iletecek yoktur. (Allah) onları taşkınlıkları içinde bocalar bir halde bırakır.

 Ali Bulaç = Allah'ın saptırdığı kimseye artık hidayet verecek yoktur. Ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakıverir.

 Ali Fikri Yavuz = Kimi ki Allah doğru yoldan saptırır, artık onu yola getirecek kimse yoktur. Allah, onları azgınlıkları içinde bırakır, körü körüne yuvarlanır giderler.

 Ali Ünal = Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah, o saptırdıklarını taşkınlıkları içinde gayesiz ve başıboş sürüklenip gitmeye terkeder.

 Bayraktar Bayraklı = Allah'ın saptırdığını doğru yola götürecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.

 Bekir Sadak = Allah'in saptirdigini yola getirecek yoktur. O, sapanlari taskinliklari icinde bocalayip dururlarken birakir.

 Celal Yıldırım = Allah kimi doğru yoldan saptırırsa, onu doğru yola iletecek yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bocalayıp şaşkın şaşkın dururken bırakıverir.

 Cemal Külünkoğlu = Allah'ın (kötü niyet ve eylemlerinden dolayı) sapıklık içinde bıraktığı kimseler için yol gösterici yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, körü körüne yuvarlanır giderler.

 Diyanet İşleri (eski) = Allah'ın saptırdığını yola getirecek yoktur. O, sapanları taşkınlıkları içinde bocalayıp dururlarken bırakır.

 Diyanet Vakfi = Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur. Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.

 Edip Yüksel = ALLAH'ın saptırdığı kimseler için yol gösterici bulunmaz. Onları azgınlıkları içinde bocalar durur halde bırakır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Kimi ki Allah saptırır, artık onu yola getirecek yoktur, o onları bırakır, tuğyanları içinde kör körüne yuvarlanır giderler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah kimi saptırırsa, artık onu yola getirecek bir kimse yoktur. O, onları bırakır taşkınlıkları içinde, körü körüne yuvarlanıp giderler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah kimi saptırırsa onu yola getirecek bir kimse yoktur. O, onları kendi hâllerine bırakır ve kendi azgınlıkları içinde yuvarlanıp giderler.

 Gültekin Onan = Tanrı'nın saptırdığı kimseye artık hidayet verecek yoktur. Ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakıverir.

 Harun Yıldırım = Allah her kimi saptırırsa artık onu hidayete erdirecek yoktur, onları taşkınlıkları içerisinde şaşkın bir halde bırakıverir.

 Hasan Basri Çantay = Allah kimi sapdırırsa artık onu yola getirecek yokdur. O, bunları taşkınlığı içinde, ve serserî bir halde, bırakıverir.

 Hayrat Neşriyat = Allah kimi (küfrü sebebiyle) dalâlete atarsa, o takdirde onu hidâyete erdirecek kimse yoktur ve (Allah) onları azgınlıkları içinde bırakır da bocalayıp dururlar!

 İbni Kesir = Kimi, Allah saptırırsa; onu doğru yola götürecek yoktur. O, bunları taşkınlıkları içinde serseri bir halde bırakır.

 Kadri Çelik = Allah'ın saptırdığı kimseye artık hidayet edecek yoktur ve (Allah) onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakıverir.

 Muhammed Esed = Allahın sapıklık içinde bıraktığı kimseler için yol gösterici yoktur. Allah, onları körcesine sağa sola sendeleyip dururken o kurumlu azgınlıkları içinde bırakacaktır.

 Mustafa İslamoğlu = Allah kimi sapmaya terk ederse, artık ona doğru yolu kimse gösteremez: zira onları ısrarlı tercihleri olan sapıklıkta debelenmeye terk edecektir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Allah Teâlâ kimi dalâlete düşürürse artık ona hidâyet edecek bulunamaz ve onları kendi dalâletlerinde mütereddit bir halde bırakır.

 Ömer Öngüt = Allah'ın saptırdığını yola getirecek yoktur, onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bocalayıp dururken bırakır.

 Şaban Piriş = Allah kimi sapıklıkta bırakırsa onun bir rehberi yoktur. Onları azgınlıkları içerisinde şaşkın bir halde bırakır.

 Sadık Türkmen = Allah’ın verdiği özgürlüğü, dalâleti/sapıklığı seçmede kullananlara, artık doğruya yönlendiren de kâr etmez/fayda vermez. (Allah) onları şaşkın bir halde azgınlıkları içinde bırakır.

 Seyyid Kutub = Allah'ın saptırdığı kulu hiç kimse doğru yola iletmez. O sapıkları, azgınlıklar içinde debelenmeye bırakır.

 Suat Yıldırım = Allah kimi şaşırtırsa onu doğru yola getirecek yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, körü körüne yuvarlanır giderler.

 Süleyman Ateş = Allâh kimi saptırırsa, artık onun için yol gösteren olmaz. Ve bırakır onları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar.

 Tefhim-ul Kuran = Allah'ın saptırdığı kimseye artık hidayet verecek yoktur. Ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakıverir.

 Ümit Şimşek = Allah'ın saptırdığını doğru yola getirebilecek yoktur. Allah onları bırakır da azgınlıkları içinde bocalar dururlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Allah'ın şaşırttığına kimse kılavuzluk edemez. O bırakır onları ki, kudurgunlukları içinde bocalayıp dursunlar.

 İskender Ali Mihr = Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).

 İlyas Yorulmaz = Allah’ın sapkınlık içerisinde bıraktıklarını, doğru yola iletebilecek kimse yoktur. Onları kendi azgınlıkları içerisinde bırak, oyalansınlar.