أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُواْ مَا بِصَاحِبِهِم مِّن جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلاَّ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
E ve lem yetefekkerû mâ bi sâhıbihim min cinneh(cinnetin), in huve illâ nezîrun mubîn(mubînun).
e ve | : ve ... mı? |
lem yetefekkerû | : tefekkür etmezler |
mâ | : yoktur, olmadı |
bi sâhıbi-him | : onların sahibinde, onların arkadaşında |
min cinnetin | : delilikten (bir şey) |
in huve illâ | : o ancak ...’dır |
nezîrun | : bir nezir, uyarıcı |
mubînun | : apaçık, açıkça |
Diyanet İşleri = Onlar düşünmediler mi ki (çok iyi tanıdıkları, kendileriyle iç içe yaşamış olan) arkadaşlarında (Peygamber’de) delilikten eser yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Düşünmezler mi ki kendileriyle konuşanda delilikten eser bile yok; o ancak apaçık korkulu bir haber veren.
Abdullah Parlıyan = Peki çocukluğundan beri tanıdıkları bu arkadaşlarında, delilikten hiçbir eser olmadığı, hiç mi akıllarına gelmiyor. Oysa O, açıktan açığa uyaran biri.
Adem Uğur = Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Ahmed Hulusi = Düşünmediler mi ki, sahiplerinde hiçbir cinnet (akılsızlık) yoktur! O sadece apaçık bir uyarandır.
Ahmet Tekin = Onlar, çocukluğundan beri tanıdıkları hemşehrileri, arkadaşları Muhammed’de bir delilik, cinlere mahkum olmuşluk belirtisi olmadığını hiç düşünemediler mi? O sadece sorumluluk, hesap ve cezanın varlığını açıklayarak âşikâre uyarıcılık görevi yapan birisidir.
Ahmet Varol = Arkadaşlarında [14] herhangi bir delilik eseri bulunmadığı üzerinde düşünmediler mi? O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Ali Bulaç = Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiç bir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir.
Ali Fikri Yavuz = Onlar düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Hz. Peygamber aleyhisselâmda) cinnetten bir eser yoktur; O ancak Allah’ın azâbını haber veren açık bir korkutucudur?
Ali Ünal = Hiç düşünmezler mi ki, (yıllardır birlikte bulundukları) o arkadaşlarında (Rasûlüllah) delilikten en küçük bir eser yoktur. O ancak, belli ki onları âkıbetleri konusunda uyaran bir uyarıcıdır.
Bayraktar Bayraklı = Kendilerinden biri olan peygamberde delilik olmadığını düşünmediler mi? O, apaçık bir uyarıcıdır.
Bekir Sadak = Dusunmuyorlar mi ki, arkadaslari olan peygamerde deliligin eseri yoktur. O ancak acikca uyaran bir kimsedir.
Celal Yıldırım = Hiç düşünmediler mi, vatandaşları (Hz. Muhammed'de) cinnet eseri yoktur. O ancak açık-seçik (ilerideki tehlikeli uçurumu haber veren) bir uyarıcıdır.
Cemal Külünkoğlu = Düşünmüyorlar mı ki; arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Diyanet İşleri (eski) = Düşünmüyorlar mı ki, arkadaşları olan peygamberde deliliğin eseri yoktur. O ancak açıkça uyaran bir kimsedir.
Diyanet Vakfi = Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Edip Yüksel = Düşünmezler mi? Arkadaşlarında hiç bir delilik yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Onlar düşünmediler mi ki, onların sahiplerinde bir cinnet eseri yoktur. O ancak âşikâr bir sûrette bir nezîrden başka değildir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bunlar hiç düşünmediler mi ki, kendilerine söz söyleyen zatta cinnetten bir eser yoktur. O, ancak ilerideki tehlikeyi açık bir şekilde haber veren bir uyarıcıdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Arkadaşları (Muhammed) deli değildir. O ancak açıkça bir uyarıcıdır. Hiç düşünmüyorlar mı?
Gültekin Onan = Düşünmediler mi? Arkadaşlarında bir mecnunluk olmadığını! O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Harun Yıldırım = Düşünmüyorlar mı ki, arkadaşları Muhammed'in deli olması sözkonusu değildir. O sadece açık bir uyarıcıdır.
Hasan Basri Çantay = Onlar düşünmediler mi ki kendilerinin saahibinde delilik den hiç bir (eser) yokdur. O, ilerideki tehlikeyi apaçık haber verenden başka (bir zât) değildir.
Hayrat Neşriyat = Düşünmediler mi ki arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur, o apaçık bir uyarıcıdır?
İbni Kesir = Düşünmüyorlar mı ki; arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Kadri Çelik = Arkadaşlarında (peygamberde) herhangi bir cinnet olmadığını düşünmüyorlar mı? O, ancak apaçık bir korkutup uyarıcıdır.
Muhammed Esed = Peki (çocukluğundan beri tanıdıkları) (bu) arkadaşlarında cinnetten eser olmadığı hiç mi akıllarına gelmiyor. Oysa, o sadece açıktan açığa uyaran biri.
Mustafa İslamoğlu = İmdi, onlar (yıllar yılı tanıdıkları) hemşehrilerinde delilikten eser olmadığını düşünmezler mi? O yalnızca açıktan açığa uyaran biridir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar düşünmediler mi ki, onların sahiplerinde bir cinnet eseri yoktur. O ancak âşikâr bir sûrette bir nezîrden başka değildir.
Ömer Öngüt = Hiç düşünmediler mi ki, arkadaşlarında delilikten hiçbir eser yoktur. O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Şaban Piriş = Arkadaşları (Muhammed) deli değildir. O ancak açıkça bir uyarıcıdır. Hiç düşünmüyorlar mı?
Sadık Türkmen = Düşünmediler mi? Arkadaşlarında bir mecnunluk olmadığını! O ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Seyyid Kutub = Düşünmüyorlar mı ki, arkadaşları Muhammed'in deli olması sözkonusu değildir. O sadece açık bir uyarıcıdır.
Suat Yıldırım = Bunlar hiç düşünmediler mi ki kendilerine tebliğde bulunan arkadaşları Muhammed’de delilikten hiçbir eser yoktur. O sadece ilerideki tehlikelerden kurtarmak için görevli bir uyarıcıdır.
Süleyman Ateş = Düşünmediler mi ki arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur, o apaçık bir uyarıcıdır?
Tefhim-ul Kuran = Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiç bir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıp korkutucudan başkası değildir.
Ümit Şimşek = Onlar, arkadaşlarında28 hiçbir cinnet eseri bulunmadığını düşünmezler mi? Oysa o apaçık bir uyarıcıdır.
Yaşar Nuri Öztürk = Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o.
İskender Ali Mihr = Ve onların sahibinde cinnetten (delilikten) yana bir şey olmadığını tefekkür etmezler mi? O ancak apaçık bir nezirdir.
İlyas Yorulmaz = Onlar hiç akıllarını çalıştırmıyorlar mı? Arkadaşlarında hiç bir delilik belirtisi yok. O, yalnızca apaçık bir uyarıcıdır.