فَإِن كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ جَآؤُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
Fe in kezzebûke fe kad kuzzibe rusulun min kablike câu bil beyyinâti vez zuburi vel kitâbil munîr(munîri).
fe in kezzebûke | : artık seni yalanlarlarsa |
fe kad kuzzibe | : oysa, halbuki, öyle ki yalanlanmıştı |
rusulun | : resûller, elçiler |
min kabli-ke | : senden önce |
câû bi | : getirdiler |
el beyyinâti | : beyyineler, açık deliller |
ve ez zuburi | : ve yazılı sahifeler |
ve el kitâbi el munîri | : ve aydınlatıcı (hak yola) ışık tutan nurlu Kitap |
Diyanet İşleri = Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Abdulbaki Gölpınarlı = Seni yalan sayarlarsa senden önce apaçık delillerle, sahîfelerle ve aydınlatıcı kitapla gelen peygamberler de yalan sayılmıştır.
Abdullah Parlıyan = Ey peygamber! Eğer seni yalanlarlar ise yadırgama, gerçekten senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberleri de yalanlamışlardı.
Adem Uğur = (Resûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.
Ahmed Hulusi = Onlar, seni yalanladılarsa; senden önce açık deliller olarak; kutsal bilgilerle, nurlu - aydınlatıcı bilgilerle gelmiş Rasûlleri de yalanlamışlardı.
Ahmet Tekin = Eğer senin peygamberliğini yalanlarlarsa, senden önceki bütün peygamberler yalanlanmış olur. Senden öncekiler de apaçık âyetlerle, mûcizelerle, vahyin içeriğini açıklayan beyanlarla, tavsiyelerle, hak peygamber olduklarını tasdik eden delillerle, hikmet dolu sayfalarla, aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.
Ahmet Varol = Eğer seni yalanladılarsa, senden önce de açık deliller, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamber de yalanlanmıştı.
Ali Bulaç = Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.
Ali Fikri Yavuz = (Rasûlüm), şimdi seni tekzip ettilerse (yalanladılarsa), senden önce o açık mûcizeleri, hikmetli sahifeleri ve nurlu kitabı getiren peygamberler de tekzip olundu.
Ali Ünal = (Ey Rasûlüm!) Şimdi seni yalanlıyor (Allah’ın rasûlü olduğunu kabûl etmiyor) larsa, (hiç üzülüp tasalanma!) Senden önce de, (rasûl olduklarını gösteren) apaçık deliller, hikmet ve öğüt dolu Sahifeler ve (insanların kalblerini, zihinlerini ve yollarını) aydınlatan (Tevrat ve İncil gibi) kitap(lar)la pek çok rasûller geldi ve onlar da, aynı şekilde ret ve yalanlanmaya maruz kaldılar.
Bayraktar Bayraklı = Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.
Bekir Sadak = Seni yalanci saydilarsa, Senden once belgeler, sahifeler ve aydinlatici kitab getiren peygamberler de yalanlanmisti.
Celal Yıldırım = Ey Muhammed ! Eğer seni(n peygamberliğini) yalan saydılarsa, senden önceki birçok peygamberler de yalanlanmıştır ki, onlar açık belgeler, mu'cizeler, irşâd dolu sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
Cemal Külünkoğlu = (Ey Resulüm!) Şayet onlar senin peygamberliğini yalanlarlarsa (üzülme, çünkü) senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan sayfaları getiren peygamberler de yalanlanmıştır.
Diyanet İşleri (eski) = Seni yalancı saydılarsa, senden önce belgeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.
Edip Yüksel = Seni yalanlarlarsa (şaşma), senden önce apaçık deliller, Zeburlar (Tanrı sevgisini dile getiren ilahiler) ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Şimdi seni tekzib ettilerse senden evvel de bir çok Resuller tekzib olundu ki o beyyineler ve o hikmetli sahifeler, ve o nurlu kitab ile gelmişlerdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şimdi seni yalanladılarsa, senden önce de o apaçık delillerle o hikmetli sayfalarla ve o nurlu kitapla gelmiş olan bir çok peygamberler yalanlandı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Gültekin Onan = Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen eçileri de yalanlamışlardır.
Harun Yıldırım = Buna rağmen seni yalanlarsa elbette senden önce açık deliller, sahifeler ve aydınlatıcı kitap ile gelen rasuller de yalanlanmışlardı.
Hasan Basri Çantay = (Habîbim) onlar seni (n tebliğlerini) yalan sayarlarsa senden evvel o apaçık mu'cizeleri, Sahifeleri ve nur verici Kitab (lar) ı getiren peygamberler de yalana çıkarılmışdır.
Hayrat Neşriyat = (Habîbim, yâ Muhammed!) Artık seni yalanladılarsa (üzülme ve bil ki), şübhesiz senden önce apaçık mu'cizeler, sayfalar ve nûrlandırıcı kitab getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
İbni Kesir = Seni yalanladılarsa senden önce açık mucizeler, sahifeler ve nurlu kitabı getirenler de yalanlanmıştı.
Kadri Çelik = Seni yalancı saydılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Muhammed Esed = Ve şayet seni yalanlıyorlarsa (bil ki) aynı şekilde, senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan vahyi getiren (diğer) peygamberler de yalanlanmış bulunuyorlar.
Mustafa İslamoğlu = Ve seni yalancılıkla suçladılarsa; unutma ki senden önce hakikatin apaçık delilleriyle, ilahi hikmet yüklü kitaplarla ve aydınlık saçan vahiyle gelen peygamberler de yalancılıkla suçlanmıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen = İmdi seni tekzîp ederlerse şüphe yok senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardı ki, beyyineler ile, hikmet dolu sahifeler ve nûrlu kitap ile gelmişlerdi.
Ömer Öngüt = Eğer seni yalanladılarsa, senden önce apaçık deliller, sahifeler ve nur saçan kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Şaban Piriş = Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlar, senden önceki apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberleri de yalanlamışlardı.
Sadık Türkmen = Eğer seni yalanladılarsa senden önce açık delilleri, hikmetleri, sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Seyyid Kutub = Bunlar eğer seni yalanlıyorlarsa (bilesin ki) senden önce açık mucizeler, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren birçok peygamberi de yalanlamışlardı.
Suat Yıldırım = Eğer onlar senin nübüvvetini yalan saydılarsa, üzülme! Zaten senden önce açık deliller, mûcizeler, sahîfeler ve nurlu kitaplar getiren nice resullere de yalancı denilmişti.
Süleyman Ateş = Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.
Tefhim-ul Kuran = Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen peygamberleri de yalanlamışlardır.
Ümit Şimşek = Onlar seni yalanladılarsa, senden önce de apaçık delillerle, hikmet dolu sayfalar ve nurlu kitaplarla gelen nice peygamberler de yalanlanmıştı.
Yaşar Nuri Öztürk = Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı Kitap'ı getirmişlerdi onlar.
İskender Ali Mihr = Artık seni yalanlarlarsa (üzülme), halbuki, senden önceki, açık belgeler, yazılı sayfalar ve nurlu kitaplar getiren resûller de yalanlanmıştı.
İlyas Yorulmaz = Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, senden önce açıklayıcı ayetler, sayfalar ve onları aydınlatıcı kitaplarla gelen elçileri de yalanladılar.