وَالَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَ
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ se nestedricuhum min haysu lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
vellezine (ve ellezîne) | : ve o kimseler, onlar |
kezzebû | : yalanladılar |
bi ayâti-nâ | : âyetlerimizi |
se nestedricu-hum | : onların derecelerini yavaş yavaş azaltacağız |
min haysu | : bir yerden |
lâ ya’lemûne | : bilmezler (bilemezler) |
Diyanet İşleri = Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Delillerimizi yalanlayanlara gelince: Biz onları yavaş-yavaş hiç anlamayacakları noktalardan helâke yaklaştırır-dururuz.
Abdullah Parlıyan = Ama ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan kimselere gelince, onları farkına varmayacakları şekilde yavaş yavaş, basamak basamak, kahrolacakları sonuca yaklaştıracağız.
Adem Uğur = Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz.
Ahmed Hulusi = (Hakikate) işaretlerimizi yalanlayanları, hiç bilmedikleri taraftan aşama aşama (mekr yollu) helâke götürürüz.
Ahmet Tekin = Âyetlerimizi, Kur’ân’ımızı yalanlayanları, hesap edemiyecekleri yerlerden yavaş yavaş gerilemeye, helâke sürükleyeceğiz.
Ahmet Varol = Ayetlerimizi yalanlayanları bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş helake yaklaştıracağız.
Ali Bulaç = Ayetlerimizi yalanlayanları ise, onları bilmiyecekleri bir yönden derece derece (günahları yükletip azaba) yaklaştıracağız.
Ali Fikri Yavuz = Biz, âyetlerimizi (Kur’an’ı) yalanlıyanları, bilemiyecekleri yönden azar azar helâke yaklaştırırız.
Ali Ünal = Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onları (tuttukları yolun sonucu olarak) hiç farkına varmayacakları şekilde ve hiç bilmedikleri bir yerden adım adım helâke sürükleriz.
Bayraktar Bayraklı = Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilemeyecekleri yerden adım adım helâke yaklaştırırız.
Bekir Sadak = Ayetlerimzi yalan sayanlari, bilmedikleri yonden, agir agir sonuclarina yaklastiracagiz.
Celal Yıldırım = Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onları farkına varmayacakları şekilde yavaş yavaş, basamak basamak (kahrolacakları) sonuca yaklaştıracağız.
Cemal Külünkoğlu = Ama ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan kimselere gelince; onları, hiç bilmeyecekleri yerden adım adım felakete götüreceğiz.
Diyanet İşleri (eski) = Ayetlerimizi yalan sayanları, bilmedikleri yönden, ağır ağır sonuçlarına yaklaştıracağız.
Diyanet Vakfi = Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz.
Edip Yüksel = Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar farketmeden onları yavaş yavaş sonlarına yaklaştıracağız.
Elmalılı Hamdi Yazır = Âyetlerimizi tekzib etmekte olanlar ise biz onları bilemiyecekleri cihetten istidrac ile yuvarlıyacağız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ayetlerimizi yalanlamakta olanları ise, bilemeyecekleri yönlerden yavaş yavaş yuvarlayacağız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Âyetlerimizi inkâr edenlere gelince, biz onları, bilemiyecekleri yönlerden derece derece düşüşe yuvarlayacağız.
Gültekin Onan = Ayetlerimizi yalanlayanları ise onların bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
Harun Yıldırım = Ayetlerimizi yalanlayanlar var ya, biz onları bilmeyecekleri bir yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
Hasan Basri Çantay = Âyetlerimizi yalan sayanları biz bilmeyecekleri nokta (lardan derece derece (yavaş yavaş) helake yaklaşdırırız.
Hayrat Neşriyat = Âyetlerimizi yalanlayanları ise, bilmedikleri yerden yavaş yavaş (helâke)yaklaştırırız.
İbni Kesir = Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; Biz, onları bilmeyecekleri noktadan derece derece helake yaklaştırırız.
Kadri Çelik = Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş (helâke) yaklaştıracağız.
Muhammed Esed = Ama ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan kimselere gelince; onları, ne olup bittiğinden haberleri olmadan adım adım alçaltacağız:
Mustafa İslamoğlu = Ayetlerimizi yalan sayan kimselere gelince: onları bir süreç içerisinde yavaş yavaş eriteceğiz de farkına dahi varmayacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler, işte onları bilmez oldukları cihetten yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız.
Ömer Öngüt = Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâka yaklaştıracağız.
Şaban Piriş = Ayetlerimizi yalanlayanları ise yavaş yavaş bilmedikleri bir yerden (sonuçlarına) yaklaştıracağız.
Sadık Türkmen = Ayetlerimizi yalanlayanları ise; bilmedikleri yönden derece derece helâke yaklaştıracağız.
Seyyid Kutub = Ayetlerimizi yalanlayanları hiç farkına varmayacakları biçimde yavaş yavaş kötü akıbetlerine yaklaştıracağız.
Suat Yıldırım = Âyetlerimizi yalan sayanları, farkına varamayacakları şekilde yavaş yavaş helâke yaklaştırırız.
Süleyman Ateş = Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız.
Tefhim-ul Kuran = Ayetlerimizi yalanlayanları ise, biz onları bilmiyecekleri bir yönden derece derece (günahları yükletip azaba) yaklaştıracağız.
Ümit Şimşek = Âyetlerimizi yalanlayanları ise, hiç ummadıkları bir yönden yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız.
Yaşar Nuri Öztürk = Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilemeyecekleri bir yerden ağır ağır çöküşe götüreceğiz.
İskender Ali Mihr = Âyetlerimizi yalanlayanları, onların derecelerini, bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş azaltacağız (böylece yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız).
İlyas Yorulmaz = Ayetlerimizi yalanlayanları, haberleri olmadan yavaş yavaş yakalayacağız.