فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm(alîmun).
fe lem taktulû-hum | : oysa, halbuki onları siz öldürmediniz |
ve lâkinne allâhe | : ve lâkin, fakat, ama Allah |
katele-hum | : onları öldürdü |
ve mâ rameyte | : ve sen atmadın |
iz rameyte | : sen attığın zaman |
ve lâkinne allâhe | : ve fakat, ama Allah |
ramâ | : attı |
ve li yubliye el mu’minîne | : ve mü’minleri imtihan etmek için |
min-hu | : ondan (kendisinden) |
belâen | : bir belâ, bir imtihan |
hasenen | : ahsen, güzel |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
semî’un | : en iyi işiten |
alîmun | : en iyi bilen |
Diyanet İşleri = (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü ve attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı ve böylece de kendi katından, inananlara güzel bir nîmet vermek, onları denemek istedi. Şüphe yok ki Allah her şeyi duyar, bilir.
Abdullah Parlıyan = Ve şunu iyi bilin ki, ey mü'minler! Düşmanı öldüren siz değildiniz, Allah'tı onları öldüren. Onlara attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Bu da Allah'ın güzel bir denemeyle mü'minleri denemesi içindi. Şüphesiz ki Allah, herşeyi iştendir, bilendir.
Adem Uğur = (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Ahmed Hulusi = Siz öldürmediniz onları, öldüren Allâh'tı! (Oku) attığında sen atmadın, atan Allâh'tı! İman edenlere, kendinden (rahmetinden) güzel bir tecrübe yaşatmak için! Muhakkak ki Allâh Semi'dir, Aliym'dir.
Ahmet Tekin = Savaşta onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü onları. Elindekileri attığın, silah kullandığın zaman da, isabet ettiren sen değildin. Fakat Allah yardım etti sana. Allah mü’minlere, sıkıntının yanında zafer nasip edip büyük ganimetler elde ettirerek, güzellikleri, iyilikleri olan bir imtihandan geçirmek için böyle yaptı. Allah her şeyi işitir, ilmi her şeyi kucaklar.
Ahmet Varol = Onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın. Fakat Allah attı. Böylece mü'minleri güzel bir şekilde imtihan etmek istedi. Allah duyandır, bilendir.
Ali Bulaç = Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ali Fikri Yavuz = Siz, Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Lâkin Allah size yardım etmekle onları öldürdü. Ey Rasûlüm, düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı; ve bunu, güzel bir ganimet ve zafer tecrübesi vermek için (yaptı) Muhakkak ki Allah, (söylenenleri) işiten, (her şeyi) bilendir.
Ali Ünal = Savaşta onları siz gerçekte kendi kuvvetinize dayanarak öldürmediniz; onların canını Allah aldı. (Ey Rasûlüm, savaşın başında onların yüzüne toprak) saçtığın zaman da, onu (öyle her birinin gözüne girecek şekilde) sen atmadın, fakat Allah attı. Ve Allah, mü’minleri böylece neticesi güzel bitecek bir imtihana tâbi tuttu. Şüphesiz ki Allah, (her ne söylerseniz onu) hakkıyla işitir; (her ne yaparsanız ve her ne durumda olursanız onu) hakkıyla bilir.
Bayraktar Bayraklı = Savaşta onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı. Bunu da müminleri güzel bir imtihanla sınamak için yaptı. Doğrusu Allah işitendir; bilendir.
Bekir Sadak = Onlari siz oldurmediniz fakat Allah oldurdu. Attigin zaman da sen atmamistin, fakat Allah atmisti. Allah bunu, inananlari guzel bir imtihana tabi tutmak icin yapmisti. Dogrusu O isitir ve bilir.
Celal Yıldırım = Onları (hakikatte) siz öldürmediniz, ama Allah onları öldürdü. Onlara attığın vakit sen atmadın, ama Allah attı. Bu da Allah'ın güzel bir denemeyle mü'minleri denemesi içindi. Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve bilendir.
Cemal Külünkoğlu = (Bedir'de) onları siz (kendi gücünüzle) öldürmediniz, fakat onları (Hakka direndikleri için) Allah öldürdü. (Ey Resulüm! Avucundaki kumu) attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı(rıp onları yenilgiye uğrattı). Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştır. Muhakkak ki Allah (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) = Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir.
Diyanet Vakfi = (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Edip Yüksel = Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla ödüllendirir. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sonra onları siz öldürmediniz ve lâkin onları Allah öldürdü, attığın vakıt da sen atmadın ve lâkin Allah attı, hem de mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek için, hakikat Allah semi'dir, alîmdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonra onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Gerçekten Allah işitendir, bilendir!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir.
Gültekin Onan = Onları siz öldürmediniz fakat Tanrı öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın fakat Tanrı attı. İnançlıları kendinden güzel bir sınavla sınamak için (yaptı). Kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir.
Harun Yıldırım = Onları siz öldürmediniz; fakat onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın fakat Allah attı ki mü’minleri kendinden güzel bir imtihan ile denemek için. Muhakkak ki Allah Semî’dir, Alîm’dir.
Hasan Basri Çantay = Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları. Atdığın zaman da (Habîbim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mü'minleri kendinden güzel bir (ni'met) imtihan (ı) ile denemek için (yapdı). Şübhesiz ki Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.
Hayrat Neşriyat = İşte onları (Bedir’de aslında, siz) öldürmediniz, velâkin onları Allah öldürdü! Attığın zaman da (sen) atmadın, fakat Allah attı! Hem mü’minleri güzel bir imtihanla(ni'metle, zafer ve ganîmetle) imtihân etmek için (böyle yaptı). Şübhesiz ki Allah, Semî'(herşeyi işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.
İbni Kesir = Siz öldürmediniz onları, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da; sen atmadın ancak Allah attı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.
Kadri Çelik = Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. (Bütün bunları) Müminleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı). Hiç şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Muhammed Esed = Ve (şunu da bilin ki) (ey müminler,) düşmanı öldüren siz değildiniz, Allahtı onları öldüren, ve (korku) saldığın zaman sen değildin (ey Peygamber, onların içine korku) salan, fakat Allahtı (korku) salan: Ve (O bütün bunları) Kendi belirlediği güzel bir sınavla müminleri sınamak için yaptı. Muhakkak ki Allah her şeyi işiten, her şeyi hakkıyla bilendir!
Mustafa İslamoğlu = Hem onları siz öldürmediniz; amma velakin, onları asıl öldüren Allah'tı. Attığın zaman da atan sen değildin, ama asıl Allah attı. Zira O, inananları (sonucunu) inayetiyle takdir ettiği güzel bir sınava tabi tuttu: şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra onları siz öldürmediniz velâkin Allah Teâlâ öldürdü. Ve attığın vakit sen atmadın, fakat Allah Teâlâ attı. Hem de mü'minleri taraf-ı İlâhisinden güzel bir imtihan ile imtihan etmek için. Şüphe yok ki Allah Teâlâ, bihakkın işiticidir, kemaliyle bilicidir.
Ömer Öngüt = Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Resulüm! Attığın zaman sen atmadın, Allah attı. Allah bunu, müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.
Şaban Piriş = (İşte o gün) onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Attığında da sen atmadın fakat müminleri güzel bir imtihanla denemek için Allah attı. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Sadık Türkmen = Onları siz kendi arzunuz ile öldürmediniz. (Sizinle savaşı onlar başlattıkları için), Allah onları öldürmenize izin verdi. Attığın(oklar)ı arzu ederek atmadın. Allah atmanıza müsaade etti. Müminlere yapılanların karşılığını vermek için! Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Seyyid Kutub = Müşrikleri öldüren siz değildiniz, fakat Allah öldürdü onları. Onlara doğru toprak atarken, sen atmadın, fakat Allah attı. Allah kendi keremi ile mü'minleri güzel bir sınavdan geçirmek için bunu böyle yaptı. Hiç kuşkusuz Allah işitendir, bilendir.
Suat Yıldırım = Siz savaşta onları kendi kuvvetinizle öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü.(Ey Resulüm) Attığın vakit sen atmadın, lâkin Allah attı. Ve bunu, Allah müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yaptı. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitir ve bilir.
Süleyman Ateş = (O gün) Onları siz öldürmediniz, fakat onları Allâh öldürdü; (ey Muhammed), attığın zaman sen atmadın, fakat Allâh attı. Mü'minleri güzel bir imtihanla sınamak için (bunu yaptı). Doğrusu Allâh işitendir, bilendir.
Tefhim-ul Kuran = Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı) . Hiç şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ümit Şimşek = Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. Bütün bunlar, mü'minleri sınamak için Allah katından gelen güzel bir imtihan idi. Muhakkak ki Allah herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Yaşar Nuri Öztürk = Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir.
İskender Ali Mihr = Onları siz öldürmediniz ama onları Allah öldürdü. Ve attığın zaman da sen atmadın ama Allah attı. Ve Allah, mü’minleri Kendisinden ahsen belâ ile imtihan eder. Muhakkak ki Allah, işitendir ve bilendir.
İlyas Yorulmaz = (Savaş esnasında) Onları siz öldürmüyordunuz, Allah öldürüyordu. (Düşmana atılan okları) siz atmıyordunuz, Allah atıyordu ki, böylece Allah inananları güzel bir sınavla denemiş oldu. Şüphe yok ki Allah her şeyi işiten ve her şeyi en iyi bilendir.