Önceki Ayet Sonraki Ayet  
82. Sûre İnfitâr/16

 وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ

  Ve mâ hum anhâ bi gâibîn(gâibîne).

Kelime Karşılaştırma
ve : ve
: değil
hum : onlar
an-hâ : ondan
bi gâibîne : ayrılıp kaybolacak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve oradan hiç ayrılmazlar.

 Abdullah Parlıyan = Ve ondan asla kurtulmaları ve kaçıp kaybolmaları da mümkün olmayacaktır.

 Adem Uğur = Onlar (kâfirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

 Ahmed Hulusi = Onlar her an cehennemi müşahede eder hâldedirler!

 Ahmet Tekin = Onlar Cehennem’den ayrılıp uzaklaşamazlar, kurtulamazlar.

 Ahmet Varol = Onlar oradan (bir yere) kaybolacak değildirler.

 Ali Bulaç = Ve ondan ayrılıp kaybolacak değildirler.

 Ali Fikri Yavuz = Oradan asla çıkacak değillerdir.

 Ali Ünal = Oradan uzak olmayacaklardır bir an bile.

 Bayraktar Bayraklı = (15-16) Yargı günü oraya girecekler ve süreli orada kalacaklardır.

 Bekir Sadak = Oradan bir daha ayrilamazlar.

 Celal Yıldırım = Oradan artık ayrılıp uzaklaşamıyacaklar.

 Cemal Külünkoğlu = Artık onlar, oradan bir daha ayrılamazlar.

 Diyanet İşleri (eski) = Oradan bir daha ayrılamazlar.

 Diyanet Vakfi = (13-16) İyiler muhakkak cennette, kötüler de cehennemdedirler. Ceza gününde oraya girerler. Onlar (kâfirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

 Edip Yüksel = Oradan hiç ayrılamazlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve ondan gâib olmıyacaklardır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ondan çıkacak da değillerdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.

 Gültekin Onan = Ve ondan ayrılıp kaybolacak değildirler.

 Harun Yıldırım = Onlar bir daha oradan kaybolmayacaklardır.

 Hasan Basri Çantay = Ve onlar bundan ayrılanlar da değildir.

 Hayrat Neşriyat = Onlar oradan (çıkıp) kaybolacak kimseler de değildir!

 İbni Kesir = Ve orada kaybolacak değildirler.

 Kadri Çelik = Kendileri ondan ayrılıp kaybolacaklar değillerdir.

 Muhammed Esed = ve ondan kurtulmaları mümkün olmaz.

 Mustafa İslamoğlu = ondan kurtulmaları asla mümkün olmayacak.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (14-16) Ve muhakkak ki, facirler de yakıcı ateş içindedirler. Ceza günü oraya yaslanacaklardır. Ve onlar, ondan gaip olanlar değildirler.

 Ömer Öngüt = Onlar oradan bir daha da ayrılamazlar.

 Şaban Piriş = Onlar, oradan kaybolacak değillerdir.

 Sadık Türkmen = Ve onlar, ondan bir daha ayrılıp kaybolamazlar.

 Seyyid Kutub = Oradan bir daha çıkamazlar.

 Suat Yıldırım = Hem oradan hiç ayrılmazlar.

 Süleyman Ateş = Onlar ondan (hiçbir yere kaçıp) kaybolacak değillerdir.

 Tefhim-ul Kuran = Ve kendileri ondan ayrılıp kaybolacak değildirler.

 Ümit Şimşek = Bir daha da oradan çıkamazlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.

 İskender Ali Mihr = Ve onlar, ondan (alevli ateşten) gaib olacak (kaybolacak, yanıp bitecek) değillerdir.

 İlyas Yorulmaz = Onlar o ateşin içinde yok olup kurtulamazlar da.