أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
E izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûn(meb’ûsûne).
Diyanet İşleri = “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ölüp toprak ve kemik olduktan sonra mı diriltileceğiz biz.
Abdullah Parlıyan = Biz ölüp toprak ve kemik yığını haline geldiğimiz zaman mı, tekrar diriltilip kabirlerimizden kaldırılacağız?
Adem Uğur = Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?
Ahmed Hulusi = "Öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuzda, gerçekten biz bâ's olunacak mıyız?"
Ahmet Tekin = 'Öldüğümüz zaman, toprak ve kemik yığını haline geldiğimiz zaman mı, biz mi tekrar diriltilecekmişiz?'
Ahmet Varol = 'Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı gerçekten biz mi diriltileceğiz?
Ali Bulaç = "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
Ali Fikri Yavuz = Öldüğümüz ve bir toprakla çürümüş bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi diriltilecek mişiz?
Ali Ünal = “Biz ölüp toprak olduktan, bir kemik yığını haline geldikten sonra, yani biz o zaman diriltilip, kabirlerimizden çıkarılacağız ha?!
Bayraktar Bayraklı = “Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı diriltileceğiz?”
Bekir Sadak = (15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.
Celal Yıldırım = Biz öldüğümüz, toprak ve kemik (yığını) haline geldiğimiz zaman mı, biz (tekrar) dirilip kabirlerimizden kaldırılacağız?!
Cemal Külünkoğlu = (16-17) “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz? Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı (diriltilecek)?” derler.
Diyanet İşleri (eski) = (15-17) 'Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?' derler.
Diyanet Vakfi = «Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?»
Edip Yüksel = 'Ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra mı, biz mi diriltilecekmişiz?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı? Biz mi ba'solunacakmışız?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecek mişiz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?»
Gültekin Onan = "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
Harun Yıldırım = "Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?"
Hasan Basri Çantay = «Biz olub de bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, saahiden biz mi mutlakaa diriltilmiş olacağız»?.
Hayrat Neşriyat = '(Biz) öldüğümüz, bir toprak ve bir kemik (yığını) hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeniden diriltilecek kimseleriz?'
İbni Kesir = Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?
Kadri Çelik = “Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda, gerçekten biz diriltilecek miyiz?”
Muhammed Esed = "Ne? Ölüp toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra sahiden yeniden dirilecek miyiz?
Mustafa İslamoğlu = ne yani, biz ölüp gittikten, toza toprağa karışmış bir iskelet halini aldıktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?
Ömer Nasuhi Bilmen = (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?
Ömer Öngüt = "Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuz da mı, biz mi diriltileceğiz?"
Şaban Piriş = Ölüp, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz yeniden diriltileceğiz?!
Sadık Türkmen = Biz öldüğümüz, toprak ve kemik yığını olduğumuz zaman mı? Biz mi gerçekten diriltilecek mişiz?
Seyyid Kutub = Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz?
Suat Yıldırım = (14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!"
Süleyman Ateş = "Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi diriltilecek mişiz?"
Tefhim-ul Kuran = «Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?»
Ümit Şimşek = 'Biz ölüp de topraktan ve kemikten ibaret hale geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?
Yaşar Nuri Öztürk = "Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?"
İskender Ali Mihr = Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka beas edilenler (diriltilenler) mi olacağız?
İlyas Yorulmaz = Biz öldüğümüz de, toprak ve kemik haline dönüştüğümüzde, muhakkak diriltilecekmişiz!