إِنَّ الَّذِينَ تَوَلَّوْاْ مِنكُمْ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ إِنَّمَا اسْتَزَلَّهُمُ الشَّيْطَانُ بِبَعْضِ مَا كَسَبُواْ وَلَقَدْ عَفَا اللّهُ عَنْهُمْ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ
İnnellezîne tevellev minkum yevmel tekal cem’âni, inne mestezellehumuş şeytânu bi ba’di mâ kesebû, ve lekad afâllâhu anhum innallâhe gafûrun halîm(halîmun).
inne ellezîne | : muhakkak ki onlar |
tevellev | : yüz çevirdiler |
min-kum | : sizden, içinizden |
yevme ilteka | : karşılaştığı gün |
el cem’âni | : iki cemaat, iki topluluk |
innemâ | : fakat, ancak, oysa |
istezelle-hum | : onları zillete düşürmek istedi |
eş şeytânu | : şeytan |
bi ba’di mâ | : bazı şeylerden dolayı |
kesebû | : kazandılar |
ve lekad | : ve andolsun ki |
afâ allâhu | : Allah affetti |
an-hum | : onları |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
gafûrun | : gafûr olan, bağışlayan |
halîmun | : halîm, yumuşak davranan, acele etmeyen |
Diyanet İşleri = İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Abdulbaki Gölpınarlı = İki topluluğun karşılaştığı gün içinizden yüz çevirenler, şüphe yok ki bâzı hareketleri yüzünden Şeytan'a kapılmışlardı, fakat andolsun ki Allah onları bağışladı ve şüphe yok ki Allah, suçları örter ve ceza vermede acele etmez.
Abdullah Parlıyan = İki ordunun savaş alanında karşılaştığı gün, kaçanların kendi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan ayaklarını kaydırmak istedi. Ama yine de, Allah onları affetti, doğrusu Allah çok bağışlayan ve yumuşak davranandır.
Adem Uğur = (Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
Ahmed Hulusi = İki ordu karşı karşıya geldiğinde sizden kaçanlar, bunu, şeytanın (vehmin) kendilerinde oluşmuş yanlış fikirleri tahrik etmesi sonucu ortaya koymuşlardır. Allâh onları affetti. Allâh Ğafûr'dur, Haliym'dir.
Ahmet Tekin = Uhut’ta iki ordu karşılaştığı gün, sizden uzaklaşarak, başına buyruk hareket edenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan yerlerinden kaydırdı, ayırdı. Yine de Allah onları sorgusuz sualsiz affetti. Allah kullarını daima koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır.
Ahmet Varol = İki topluluğun karşılaştığı gün şeytan, işlemiş oldukları bazı şeyler dolayısıyla sizden yüz çevirenlerin ayaklarını kaydırmak istemişti. Şüphesiz Allah onları bağışlamıştır. Allah çok bağışlayıcı, çok hilim sahibidir.
Ali Bulaç = İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Ali Fikri Yavuz = Uhud savaşında iki ordu karşılaştığı gün içinizden arka çevirip geri dönenler (var ya!), hakikaten onları, Peygamberin emrine aykırı hareket etmeleri yüzünden, şeytan kaydırmak istedi. Bununla beraber (tevbe ettiklerinden) Allah onları bağışladı. Gerçekten Allah çok bağışlayıcıdır, azâbı geciktiricidir.
Ali Ünal = İki ordunun karşı karşıya geldiği o gün içinizden arkasını dönüp kaçanlar var ya, işlemiş oldukları birtakım günahlar sebebiyle şeytan onların ayaklarını kaydırmaya yeltenmişti. Fakat Allah, onları affetti. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, kullarının hataları karşısında çok sabırlı, çok müsamahalıdır.
Bayraktar Bayraklı = Uhud'da iki ordunun karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan tökezletti. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, yumuşak davranandır.
Bekir Sadak = Iki toplulugun karsilastigi gun, icinden yuz cevirenlerin, yaptiklarinin bir kismindan oturu seytan ayaklarini kaydirip yoldan cikarmak istemisti. Allah, and olsun ki, onlari affetti. Allah bagislayandir. Halim'dir. *
Celal Yıldırım = İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden arkasını çevirenleri, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. And olsun ki, Allah onları affetti. Çünkü Allah çok bağışlayandır, hilm sahibidir, (cezayı çabuklaştırmaz, kullarına karşı şefkatli ve merhametli ve de sabırlıdır).
Cemal Külünkoğlu = (Uhud gazvesinde) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah (tevbe ettikleri için) onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, halimdir (ceza vermekte aceleci değildir, müsamahakardır).
Diyanet İşleri (eski) = İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirenlerin, yaptıklarının bir kısmından ötürü şeytan ayaklarını kaydırıp yoldan çıkarmak istemişti. Allah, and olsun ki, onları affetti. Allah bağışlayandır. Halim'dir.
Diyanet Vakfi = (Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
Edip Yüksel = İki ordunun çarpıştığı gün geriye dönenlerinizi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan kaydırmak istemişti. Ancak ALLAH onları affetti. ALLAH gerçekten çok Bağışlayıcı, çok Şefkatlidir.
Elmalılı Hamdi Yazır = O iki cem'iyyet çarpıştığı gün içinizden arkasını çevirenler, hakikaten onları Şeytan sırf ba'zı kesibleri behanesile kaydırmak istedi, maamafih Allah kendilerinden afvetti, Allah gafurdur halimdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O iki topluluk çarpıştığı gün içinizden arkasını dönenlerin, şeytan yalnızca bazı yaptıklarından dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. Yine de Allah onları bağışladı. Allah çok bağışlayıcıdır, halimdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İki toplumun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenler var ya, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halim(çok yumuşak)dir.
Gültekin Onan = İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Tanrı onları affetti. Şüphesiz Tanrı, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Harun Yıldırım = Doğrusu iki ordunun karşılaştığı gün içinizden geri dönenleri şeytan kazandıkları bazı şeyler sebebiyle kaydırmak istedi. Andolsun ki buna rağmen Allah onlardan affetti. Şüphesiz Allah Ğafur’dur, Halim’dir.
Hasan Basri Çantay = Hakıykat, iki ordu karşılaşdığı gün içinizden geri dönenler (yok mu?), onları, irtikâb etdikleri ba'zı şeyler yüzünden, ancak şeytan kaydırmak istedi. Andolsun Allah (yine) onları afvetdi. Çünkü Allah şübhesiz çok yarlığayıcıdır, halimdir (Ukuubetde, cezada acele edici değildir).
Hayrat Neşriyat = Şübhesiz ki (Uhud’da) iki ordu karşılaştığı gün, içinizden geri dönüp gidenler yok mu, şeytan ancak, yaptıkları bazı şeyler (hatâlar) yüzünden onları(n ayaklarını îmandan)kaydırmak istemişti. Buna rağmen and olsun ki Allah onları affetti. Muhakkak ki Allah, Gafûr(çok bağışlayan)dır, Halîm (azabda hiç acele etmeyen)dir.
İbni Kesir = İki topluluğun karşılaştığı gün; içinizden geri dönenleri, yaptıklarının bir kısmından ötürü şeytan yoldan çıkarmak istemiştir. Bununla beraber Allah onları bağışladı. Gerçekten Allah, Gafur'dur, Halim'dir.
Kadri Çelik = İki topluluğun karşılaştığı gün şeytan, bazı yaptıklarından ötürü içinizden yüz çevirenlerin ayaklarını kaydırmıştı. Allah, şüphesiz onları affetti. Gerçekten Allah bağışlayandır, hilim sahibidir.
Muhammed Esed = İki ordunun savaş alanında karşılaştığı gün (görevlerinden) kaçanlara gelince; Şeytan, onları (bizzat) kendi yaptıklarıyla tökezletti. Ama şimdi, Allah onların günahlarını sildi. Doğrusu Allah çok affedicidir, halimdir.
Mustafa İslamoğlu = İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden kaçanlara gelince: birtakım eylemleri sebebiyle şeytan onların ayağını kaydırdı. Fakat (şimdi) Allah onların günahlarını sildi: çünkü Allah tarifsiz bir bağışlayandır, acele cezalandırmayandır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Şüphe yok ki, iki ordunun karşılaştığı gün sizden geri dönenler yok mu, onların ayaklarını bazı kazanmış oldukları kusurları sebebiyle şeytan kaydırmak istemiştir. Ve mamafih Allah Teâlâ onları muhakkak affetmiştir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, halîmdir.
Ömer Öngüt = İki ordu karşılaştığı gün içinizden geri dönenleri şeytan, sırf işledikleri bazı şeyler yüzünden yoldan çıkarmak istemişti. Yine de Allah onları bağışladı. Çünkü Allah çok bağışlayandır, Halîm olandır.
Şaban Piriş = İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden geri dönenler işledikleri bazı hataları yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istedi. Yine de Allah, onları affetti. Allah, çok bağışlayıcı ve çok şefkatlidir.
Sadık Türkmen = Iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı, yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, Halim’dir (hemen cezalandırmaz, süre tanıyandır).
Seyyid Kutub = İki topluluğun karşılaştığı gün savaştan geri dönenlerinizi şeytan bazı günahkar duyguları yüzünden ayartmaya girişmişti. Ama Allah onları yine de affetti. Hiç kuşkusuz Allah affedici ve halimdir.
Suat Yıldırım = İki ordunun karşılaştığı gün içinizden arkasına dönüp kaçanlar var ya, işte onları, işlemiş oldukları birtakım hataları sebebiyle şeytan kaydırmak istemişti. Allah yine de onları affetti. Çünkü Allah gafurdur, halimdir (çok affedici ve müsamahalıdır).
Süleyman Ateş = İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytân, (yoldan) kaydırmak istemişti. Ama yine de Allâh, onları affetti. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayandır, halimdir.
Tefhim-ul Kuran = İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Ümit Şimşek = İki ordunun karşılaştığı gün geri dönüp kaçanlarınızı, kazandıkları birtakım günahlar sebebiyle şeytan yanıltmak istemişti. Allah ise onların kusurlarını bağışladı. Gerçekten de Allah çok bağışlayıcı ve müsamahalıdır.
Yaşar Nuri Öztürk = İki topluluğun karşılaştığı gün geri dönüp gidenleriniz var ya, yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Andolsun, Allah onları yine de affetti. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki, iki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden bir kısmı yüz çevirdi, oysa şeytan, kazandıkları bazı şeylerden dolayı (Resûlün emrine itaat etmemek, ganimete koşmak gibi), onları zillete düşürmek istedi. Ve and olsun ki, Allah onları affetti. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur, Halîm’dir.
İlyas Yorulmaz = Savaşan iki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, sizin içinizden geri dönenleri, şeytan geride bıraktıklarıyla aldatmış, buna rağmen Allah onların hatalarını affetmiştir. Allah bağışlayıcı ve kullarına hoş davranandır.