أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ حَقًّا وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُّهِينًا
Ulâike humul kâfirûne hakkâ(hakkan), ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen).
ulâike | : işte onlar |
hum | : onlar |
el kâfirûne | : kâfir olanlar, kâfirler |
hakkan | : hak olan, gerçek olan |
ve a’tednâ | : ve biz hazırladık |
li el kâfirîne | : kâfirler için |
azâben | : azap |
muhînen | : muhîn, alçaltıcı, zelil |
Diyanet İşleri = (150-151) Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Abdulbaki Gölpınarlı = İşte onlardır gerçekte kâfirler ve biz kâfirler için, aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.
Abdullah Parlıyan = İşte bunlar Allah'tan gelen gerçekleri inkâr edenlerdir ve biz gerçekleri inkâr edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Adem Uğur = İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Ahmed Hulusi = İşte onlar gerçeği tümüyle inkâr edenlerin ta kendileridir. Hakikati inkâr edenler için aşağılayıcı bir azap hazırladık.
Ahmet Tekin = Onlar, işte onlar kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas eden katmerli kâfirdirler. Biz kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere alçaltıcı, zillete düşürücü bir azap hazırladık.
Ahmet Varol = Bunlar gerçekten kâfir olanlardır. Kâfirler için ise aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır.
Ali Bulaç = İşte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır.
Ali Fikri Yavuz = İşte bunlar, gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirler için rüsvay edici bir azab hazırlamışızdır.
Ali Ünal = İşte bunlar, gerçekten kâfirlerin ta kendileridir. Ve Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Bayraktar Bayraklı = (150-151) Allah'ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler, “Kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler, inanmakla inkârın arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Bekir Sadak = (150-15) 1 Allah'i ve peygamberlerini inkar eden, Allah'la peygamberleri arasini ayirmak isteyen «Bir kismina inanir bir kismini inkar ederiz» diyerek ikisi arasinda bir yol tutmak isteyenler, iste onlar gercekten kafir olanlardir. Kafirlere agir bir azap hazirlamisizdir.
Celal Yıldırım = (150-151) Doğrusu o kimseler ki Allah ve Peygamberini inkâr ederler ve bir de Allah ile Peygamberini birbirinden ayırmak isterler: Bunlardan kimine inanırız, kimini inkâr ederiz, derler de bu ikisi (imân ile küfür) arasında bir yol tutmayı arzularlar; işte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirler için horlayıcı, aşağılayıcı bir azâb hazırlamışızdır.
Cemal Külünkoğlu = İşte bunlar, gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirler için rezil edici bir azap hazırladık.
Diyanet İşleri (eski) = (150-151) Allah'ı ve peygamberlerini inkar eden, Allah'la peygamberleri arasını ayırmak isteyen, 'Bir kısmına inanır bir kısmını inkar ederiz' diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler, işte onlar gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere ağır bir azab hazırlamışızdır.
Diyanet Vakfi = İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Edip Yüksel = İşte bunlar gerçek inkarcılardır. İnkarcılar için acıklı bir azap hazırlıyoruz
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte bunlar hakka kâfirdirler, biz de kâfirler için mühîn bir azab hazırlamışızdır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte onlar, gerçek kafirlerdir, Biz de kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azab hazırlamışızdır.
Gültekin Onan = İşte bunlar, gerçekten kafirlerdir. Kafirlere aşağılayıcı bir azab hazırlamışızdır.
Harun Yıldırım = İşte onlar hakiki kafirlerin ta kendileridir ve biz kafirler için alçaltıcı bir azap hazırladık.
Hasan Basri Çantay = (150-151) Allahı ve peygamberlerini inkârederek kâfir olan,bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak istiyen (Allaha inanıb peygamberlerine inanmayan), «(Bunlardan) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz» diyen ve böylece (küfr ile îman) arasında bir yol tutmıya yeltenen kimseler (yok mu?) işte onlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere hor ve hakîr edici bir azâb hazırlamışızdır.
Hayrat Neşriyat = (150-151) Şübhesiz ki Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak (Allah’a inanıp, peygamberlerini inkâr etmek)isteyenler ve: '(Biz, peygamberlerden) bir kısmına îmân eder, bir kısmını inkâr ederiz' diyenler ve bunun (îmân ile küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Kâfirler için ise (pek) aşağılayıcı bir azab hazırladık!
İbni Kesir = İşte onlar; gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere alçaltıcı bir azab hazırlamışızdır.
Kadri Çelik = İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Muhammed Esed = işte bunlar hakikati inkar edenlerdir ve biz hakikati inkar edenler için aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır.
Mustafa İslamoğlu = işte gerçekten kafir olanlar bunlardır ve Biz kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Ömer Nasuhi Bilmen = İşte kâmilen kâfir olanlar onlardır. Biz de kâfirler için ihanetbahş olan bir azab hazırlamışızdır.
Ömer Öngüt = İşte onlar gerçek kâfirlerin tâ kendileridirler. Biz de kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Şaban Piriş = İşte onlar, gerçekten kafirdirler. Bu kafirler için rezil edici bir azap hazırladık.
Sadık Türkmen = Işte bunlar kâfirdirler! Biz de kâfirler için aşağılayıcı azap hazırlamışızdır.
Seyyid Kutub = onlar gerçek anlamı ile kafirdirler. Biz kafirler için onur kırıcı bir azap hazırladık.
Suat Yıldırım = (150-151) O kimseler ki ne Allah’ı tanırlar ne resullerini ve o kimseler ki Allah’ı tanıdığını iddia edip resullerini tanımayarak, Allah ile resullerini birbirinden ayırmak isterler. Ve o kimseler ki "resullerin bazısına iman ederiz, bazısını reddederiz" derler ve böylece iman ile küfür arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz de kâfirler için zelil ve perişan eden bir ceza hazırladık.
Süleyman Ateş = İşte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azâb hazırlamışızdır!
Tefhim-ul Kuran = İşte onlar, gerçekten kâfir olanlardır. Kâfirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır.
Ümit Şimşek = Öyleleri kelimenin tam anlamıyla gerçek kâfirlerin tâ kendisidir. Biz ise o kâfirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte bunlar gerçek kafirlerdir. Ve biz, kâfirler için yere batırıcı bir azap hazırladık.
İskender Ali Mihr = İşte onlar, onlar gerçek kâfirlerdir. Ve Biz, kâfirler için “alçaltıcı azap” hazırladık.
İlyas Yorulmaz = İşte onlar Allah’ın gönderdiği doğruları kabul etmeyenlerdir. Bizde inkarcılar için aşağılayıcı bir azap hazırladık.