هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıh(rızkıhî), ve ileyhin nuşûr(nuşûru).
huve ellezî | : ki o ...dır |
ceale | : kıldı |
lekum | : sizin için |
el arda | : arz, yeryüzü |
zelûlen | : zelil, boynu eğik, emre amade |
femşû | : artık yürüyün |
fî menâkibi- hâ | : onun omuzlarında, üzerinde (dağlarda, kıyılarda) |
ve kulû | : ve yeyin |
min rizkı-hî | : onun rızkından |
ve ileyhi | : ve ona |
en nuşûru | : neşir, öldükten sonra tekrar dirilip ayağa kalkma, yeniden var olup huzurunda toplanma |
Diyanet İşleri = O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.
Abdulbaki Gölpınarlı = O, öyle bir mâbuttur ki yeryüzünü, size karşı aşağı gönüllü, münkat ve sâkin bir halde yaratmıştır, köşesinde, bucağında dolaşın artık ve yiyin mâbûdunuzun rızkından ve dönüp gideceğiniz yer, gene onun tapısıdır.
Abdullah Parlıyan = O yeryüzünü rahat yaşayabilmeniz için size sunandır. Artık onun köşe ve bucaklarında gezip dolaşın ve size verdiği her türlü rızıklardan yiyin, ölümden sonra da O'na döneceğinizi bilin.
Adem Uğur = Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.
Ahmed Hulusi = O, arzı (bedeni) size (bilincinize) tâbi oluşturdu! Onun omuzlarında yürüyün ve O'nun yaşam gıdasından nasiplenin! Yeniden varoluşunuz O'na dönük olacaktır!
Ahmet Tekin = O, size yeryüzünü boyun eğdirendir. İmkânları müsait, rahat ticarî ilişkiler kurabileceğiniz, özgür, elverişli bölgelerinde seyahat ederek yeryüzünde istediğiniz gibi tasarruf edin. Allah’ın ihsan ettiği rızık ve servetten pay alın, yeyin. Ölümden önceki vasıflarla diriltilerek O’nun huzuruna varıp hesaba çekileceksiniz.
Ahmet Varol = Sizin için yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. O halde onun üzerinde yürüyün ve O'nun rızkından yeyin. Son gidiş O'nadır.
Ali Bulaç = Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'nadır.
Ali Fikri Yavuz = O Allah’dır ki, sizin (istifadeniz) için arzı uysal kıldı. O halde, O arzın sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında) yürüyün de Allah’ın rızkından yeyin. Fakat sonunda dönüş O’nadır. (İhsan ettiği nimetlerin şükründen size sorar).
Ali Ünal = O ki, yeri (evcil ve uysal bir hayvan gibi) size boyun eğdirmiştir. Öyleyse onun omuzları üzerinde rahatça dolaşın ve Allah’ın sizin için hazırladığı rızıktan istifade edin. Ama unutmayın ki, nihayet arz olunma O’nadır.
Bayraktar Bayraklı = Allah, yeryüzünü yaşanmaya elverişli bir yer yapmıştır. Öyleyse onun her tarafını dolaşıp Allah'ın verdiği rızıktan yiyiniz. Dönüşünüzün O'na olacağını unutmayınız.
Bekir Sadak = Yeryuzunu, size boyun egdiren O'dur; oyleyse yerin sirtlarinda dolasin, Allah'in verdigi riziktan yiyin; sonunda donus O'nadir.
Celal Yıldırım = O yeryüzünü sizin yararınıza başeğdirdi (üzerini yaşanacak duruma getirdi). Bunun için yerin engebelerinde gezip dolaşın da, Allah'ın rızkından yeyin. (Yeniden dirilip kalkınca) dönüşünüz ancak O'nadır.
Cemal Külünkoğlu = O Allah'tır ki, sizin (istifadeniz) için arzı uysal kıldı. O halde, arzın sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında) yürüyün de Allah'ın rızkından yiyin. (Ve unutmayın ki) sonunda dönüş ve diriliş O'nadır.
Diyanet İşleri (eski) = Yeryüzünü, size boyun eğdiren O'dur; öyleyse yerin sırtlarında dolaşın, Allah'ın verdiği rızıktan yiyin; sonunda dönüş O'nadır.
Diyanet Vakfi = Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.
Edip Yüksel = O ki yeri emriniz altına verdi. Yeryüzünü dolaşın ve onun besinlerinden yeyin. Son dönüş O'nadır.
Elmalılı Hamdi Yazır = O Hâlıktır ki o, size Arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o Arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O, yeryüzünü size boyun eğdiren yaratıcıdır. Haydi, o arzın omuzlarında yürüyün de O'nun rızkından yiyin. Dönüş yalnızca O'nadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.
Gültekin Onan = Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'nadır.
Harun Yıldırım = O, yeri size itaatkar kılandır. O halde omuzlarında yürüyün ve O’nun rızkından yeyin. Sonunda dönüş O’nadır.
Hasan Basri Çantay = O, yeri, sizin fâidenize, hor (ve müsahhar) kılandır. O halde onun omuzlarında yürüyün. (Allahın) rızkından yeyin. (Fakat şunu dâima hatırlayın ki) son gidiş ancak Onadır (Allâhadır).
Hayrat Neşriyat = O, yeri sizin için itâatkâr kılandır; artık onun omuzlarında (yeryüzünde) yürüyün ve(Allah’ın) rızkından yiyin! Dönüş ise, ancak O’nadır.
İbni Kesir = Size yeryüzünü boyun eğdiren O'dur. O halde onun sırtlarında yürüyün. O' nun rızkından yiyin, nihayet dönüş O'nadır.
Kadri Çelik = Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. O halde onun omuzlarında (üzerinde) yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Yeniden diriliş O'nadır.
Muhammed Esed = O, yeryüzünü yaşanması kolay bir yer yapmıştır. Öyleyse onun her tarafını dolaşın ve Allah'ın verdiği rızıktan pay almaya çalışın ama (hiçbir an aklınızdan çıkarmayın ki) yine O'na döneceksiniz.
Mustafa İslamoğlu = Yeryüzünü sizin için emre amade kılan O'dur; artık onun her tarafını dolaşın ve O'nun rızkından nasiplenin: ama O'na döndürüleceğinizi asla (unutmayın)!
Ömer Nasuhi Bilmen = O, O'dur ki, sizin için yeri münkat kıldı, artık onun (yeryüzünün) omuzlarında yürüyün ve rızkından yeyin ve dönüş de O'nadır.
Ömer Öngüt = Size yeryüzünü boyun eğdiren O'dur. Öyleyse yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın, O'nun verdiği rızıktan da yiyin. Nihayet dönüş O'nadır.
Şaban Piriş = Yeri sizin için, üzerinde yürüyün ve rızkından yiyin diye alçak kılan O’dur. Dönüş de O’nadır.
Sadık Türkmen = O size, yeryüzünü boyun eğer şekilde yaptı. Haydi onun sırtlarında dolaşın ve O’nun rızkından yiyin. Sonunda dönüş O’nun katınadır.
Seyyid Kutub = Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin sırtlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'nadır.
Suat Yıldırım = Yeryüzünü size hizmete hazır, uysal bir binek gibi kılan da O’dur. Haydi öyleyse siz de onun omuzları üstünde rahatça dolaşın. O’nun takdir ettiği rızıklardan yiyin, istifade edin. Ama ölümden sonra dirilip O’nun huzuruna çıkacağınızı da bilin.
Süleyman Ateş = O size yeri boyun eğer yaptı. Haydi onun omuzlarında yürüyün ve Allâh'ın rızkından yeyin. (Sonunda) Dönüş O'nadır (size verdiği ni'metlere karşı şükredip etmediğinizi sizden soracak, sizi hesaba çekecektir).
Tefhim-ul Kuran = Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'nadır.
Ümit Şimşek = Sırtında dolaşın ve rızkından yiyin diye yeryüzünü sizin için O uysallaştırdı. Dönüş de yine Onadır.
Yaşar Nuri Öztürk = O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır.
İskender Ali Mihr = Arzı size zelil kılan (boyun eğdiren) O’dur. Artık onun omuzlarında (üzerinde, dağlarda, ovalarda) dönüp dolaşın ve O’nun rızkından yeyin. Ve neşir (yeniden var olup huzurunda toplanma) O’nadır.
İlyas Yorulmaz = O, yeryüzünü sizin için bir gölge yapmış ve sizde o gölgelerin içinde yürürsünüz. Yeryüzünün rızıkların dan yiyin. Yeniden dirilip toplanma O nun huzurunda olacak.