عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى
İndehâ cennetul me’vâ.
inde-hâ | : onun yanında |
cennetu el me’vâ | : Cennet’ul Meva |
Diyanet İşleri = Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Mev'â cenneti de yanındaydı.
Abdullah Parlıyan = ki, Cennetü'lMe'va O'nun yanındadır.
Adem Uğur = Cennetü'l-Me'vâ da onun yanındadır.
Ahmed Hulusi = Cennet-ül Me'va da Onun (Sidret-ül Münteha'nın) indînde yaşanır!
Ahmet Tekin = Onun yakınındaki Cennet’ül-Me’vâ’nın yanında görmüştü.
Ahmet Varol = Barınma (Me'va) cenneti onun yanındadır.
Ali Bulaç = Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
Ali Fikri Yavuz = (Takva sahiblerinin barınağı olan) Me’va Cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır.
Ali Ünal = Onun yanında da Cennetü’lMe’vâ (Barınma Cenneti) vardır.
Bayraktar Bayraklı = (11-18) Kalp gördüğünü yalanlamadı. O'nun gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki Cebrail'i bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, sidretü'l-müntehâ yanında. O ağacın yanında Me'vâ cenneti vardır. Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı ne de belirlenen sınırı aştı. Andolsun ki Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
Bekir Sadak = Orada Me'va cenneti vardir.
Celal Yıldırım = Me'vâ Cennet'i onun yanındadır.
Cemal Külünkoğlu = (Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanların barınağı olan) Me'va Cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır.
Diyanet İşleri (eski) = Orada Me'va cenneti vardır.
Diyanet Vakfi = Cennetü'l-Me'vâ da onun yanındadır.
Edip Yüksel = Ki yanında barınılacak cennet vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ki Cennetü'l-me'vâ onun yanında
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ki, Cennetu'l-Me'va onun yanındadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ki Cennetü'l-Me'vâ onun yanındadır.
Gültekin Onan = Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
Harun Yıldırım = Cennetü’lMe’va da onun yanındadır.
Hasan Basri Çantay = ki Cennet-ül me'vâ onun yanındadır.
Hayrat Neşriyat = Ki Cennetü’l-Me’vâ onun yanındadır.
İbni Kesir = Ki Cennet'ül-Me'va da onun yanındadır.
Kadri Çelik = Ki Cennet'ül Me'va da (müminlerin gireceği cennet) onun yanındadır.
Muhammed Esed = vaad edilen bahçenin yakınında,
Mustafa İslamoğlu = vaad edilen cennetin (görüntüsü) eşliğinde,
Ömer Nasuhi Bilmen = (14-15) Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. Onun yanında ise Cennetü'l Me'vâ bulunmaktadır.
Ömer Öngüt = Me'vâ cenneti de onun yanındadır.
Şaban Piriş = Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
Sadık Türkmen = (Takva sahiblerinin barınağı olan) Me’va Cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır.
Seyyid Kutub = Onun yanında da Cennetü’lMe’vâ (Barınma Cenneti) vardır.
Suat Yıldırım = (11-18) Kalp gördüğünü yalanlamadı. O'nun gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki Cebrail'i bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, sidretü'l-müntehâ yanında. O ağacın yanında Me'vâ cenneti vardır. Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı ne de belirlenen sınırı aştı. Andolsun ki Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
Süleyman Ateş = Orada Me'va cenneti vardir.
Tefhim-ul Kuran = Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
Ümit Şimşek = Onun yanında da Me'vâ Cenneti vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe.
İskender Ali Mihr = O’nun (Sidretül Münteha’nın) yanında Meva Cenneti (vardır).
İlyas Yorulmaz = Sığınılan (me’va) bahçenin yanındaki (son ağaç).