ذَلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابَ النَّارِ
Zâlikum fe zûkûhu ve enne lil kâfirîne azâben nâr(nâri).
zâlikum | : işte bu, işte böyle, böylece |
fe zûkû-hu | : artık onu tadın |
ve enne | : ve muhakkak ki |
li el kâfirîne | : kâfirler için vardır |
azâbe en nâri | : ateşin azabı |
Diyanet İşleri = İşte şimdi siz tadın onu! Kâfirlere bir de cehennem azabı vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = İşte tadın şimdi bunu ve şüphe yok ki kâfirler için bir de ateşle azap var.
Abdullah Parlıyan = Ey Allah'ın düşmanları! Bu sizin içindir. Haydi öyleyse tadın onu; ve bilin ki, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenleri ateşli bir azap beklemektedir.
Adem Uğur = İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır.
Ahmed Hulusi = İşte size (fiilinizin sonucu); tadın onu! Hakikat bilgisini inkâr edenler için bir de Nâr (bir tür ateş ki, hem içsellikte hem dışsallıkla yakan) azabı vardır.
Ahmet Tekin = İşte siz inanmayanların bu yenilgisi, size Allah’ın azâbıdır. Şimdilik onu tadın. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere bir de cehennem ateşinin azâbı vardır.
Ahmet Varol = İşte böyle. Tadın şimdi onu. İnkar edenlere bir de cehennem azabı vardır.
Ali Bulaç = İşte bu sizin; tadın bunu. İnkâra sapanlara bir de ateş azabı vardır.
Ali Fikri Yavuz = Ey kâfirler! Bu, şimdiki azâbınızdır, tadın bunu! Kâfirlere âhirette bir de cehennem azâbı vardır.
Ali Ünal = İşte böyle (ey Allah ve Rasûlü’yle zıtlaşanlar!) Tadın O’nun verdiği cezayı; kâfirler için ayrıca Ateş azabı da vardır.
Bayraktar Bayraklı = İşte bu yenilgi, size Allah'ın azabıdır. İşte siz o azabı tadınız! İnkârcılara bir de cehennem ateşinin azabı vardır.
Bekir Sadak = Iste bunu tadin, inkar edenlere cehennem azabi da vardir.
Celal Yıldırım = İşte bunu (bugünkü azabımızı) tadın. Doğrusu kâfirlere bir de (Cehennem) ateşi azabı vardır.
Cemal Külünkoğlu = İşte (bu yenilgi size Allah'ın dünyadaki azabı), onu tadın! Ayrıca inkârcılar için (ahirette de) cehennem azabı vardır.
Diyanet İşleri (eski) = İşte bunu tadın, inkar edenlere cehennem azabı da vardır.
Diyanet Vakfi = İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır.
Edip Yüksel = İşte bunu tadın. Kafirler için bir de ateş azabı var.
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte bunu gördünüz a, şimdi onu tadın, kâfirlere bir de Cehennem azâbı var
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte bunu gördünüz ya, şimdi onu tadın; kafirlere bir de cehennem azabı vardır!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte gördünüz ya, şimdilik siz bunu tadın, şu da kesindir ki, ahirette kâfirlere cehennem azabı vardır.
Gültekin Onan = İşte bu sizin; tadın bunu. Kafirler için bir de ateş azabı var.
Harun Yıldırım = İşte bu sizin; tadın bunu. Doğrusu kâfirler için bir de ateş azabı vardır.
Hasan Basri Çantay = İşte bunu gördünüz ya: Şimdi tadın onu! Kâfirlere bir de (cehennem) ateş (in) in azabı vardır.
Hayrat Neşriyat = İşte bu size (Allah’ın azâbı)dır. Haydi bunu tadın! Muhakkak kâfirler için bir de Cehennem azâbı vardır.
İbni Kesir = İşte bunu tadın. Muhakkak ki kafirlere bir de ateş azabı vardır.
Kadri Çelik = İşte bunu (dünya azabını) tadın, kâfirlere cehennem azabı da vardır.
Muhammed Esed = Bu (sizin için, ey Allahın düşmanları)! Haydi, öyleyse tadın onu; ve (bilin ki) hakkı inkar edenleri ateşli bir azap beklemektedir!
Mustafa İslamoğlu = Bu sizin için (ey inkarcılar)! Haydi, tadın onu! Bir de ayrıca, inkarda (sonuna kadar) direnenler için (ahirette) ateş azabı var!
Ömer Nasuhi Bilmen = İşte gördünüz ya! Şimdi bunu tadınız. Ve şüphesiz ki, kâfirler için ateş azabı da vardır.
Ömer Öngüt = İşte size Allah'ın azabı! Şimdi tadın onu! Kâfirlere bir de ateş azabı vardır.
Şaban Piriş = İşte size (azap) tadın onu! ve kafirlere bir de ateşin azabı vardır.
Sadık Türkmen = Işte şimdi siz tadın onu! Kâfirlere bir de cehennem azabı vardır.
Seyyid Kutub = İşte size Allah'ın azabı, tadınız onu. Ayrıca kâfirler için cehennem azabı da vardır.
Suat Yıldırım = İşte ey kâfirler! Bunu gördünüz ya, şimdi tadın bakalım onu! Kâfirlere ayrıca bir de cehennem azabı var!
Süleyman Ateş = "İşte siz şimdi tadın onu; (ayrıca) kâfirler için ateş azâbı da vardır!"
Tefhim-ul Kuran = İşte bu, sizin; tadın bunu. Küfre sapanlara bir de ateş azabı vardır.
Ümit Şimşek = Cezanız işte budur; tadın onu. Kafirlere bir de ateş azabı vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte gördünüz! Hadi tadın onu! Küfre sapanlar için ateş azabı da var.
İskender Ali Mihr = İşte böylece artık onu tadın! Ve muhakkak ki kâfirlere, ateşin azabı vardır.
İlyas Yorulmaz = İşte bundan dolayı o cezayı tattılar. Muhakkak ki (dünyadaki azaptan başka) doğruları inkar edenler için (ahirette) ateşin azabı da vardır.