ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
Zûkû fitnetekum, hâzellezî kuntum bihî testa’cilûn(testa’cilûne).
zûkû | : tadın |
fitnete-kum | : fitnenizi |
hâzâ | : bu |
ellezî | : o, öyle ki o |
kuntum | : siz oldunuz |
bi-hi | : onu |
testa’cilûne | : acele istiyorsunuz |
Diyanet İşleri = (13-14) Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): “Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Tadın azâbınızı; işte buydu çabucak gelmesini istediğiniz.
Abdullah Parlıyan = Ve o gün onlara: “Tadın azabınızı! İşte dünyada çarçabuk gelmesini istediğiniz bu idi” denilecek.
Adem Uğur = Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)
Ahmed Hulusi = (Zebânîler der ki): "Azabınızı tadın! İşte o acele istediğiniz buydu!"
Ahmet Tekin = 'Tadın azâbınızı! Küstahça, çabucak gelmesini istediğiniz şey işte budur.'
Ahmet Varol = 'Tadın fitnenizi. [2] İşte bu çarçabuk gelmesini isteyedurduğunuz şeydir.
Ali Bulaç = "Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir."
Ali Fikri Yavuz = (Cehennemdeki melekler onlara şöyle derler): Tadın azabınızı. Bu (azab, dünyada iken) acele istediğiniz...
Ali Ünal = “Tadın hak ettiğiniz azabı! İşte, (alaylı alaylı) ‘Ne zaman?’ diye bir an önce gelmesini istediğiniz azap!”
Bayraktar Bayraklı = “Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur” denir.
Bekir Sadak = Onlara: «Azabinizi tadin; iste acele beklediginiz bu idi» denir.
Celal Yıldırım = Fitnenizi tadın. İşte, acele isteyip durduğunuz şey budur.
Cemal Külünkoğlu = (Görevli melekler onlara şöyle diyecek:) “Tadın azabınızı! Çabuklaştırılmasını isteyip durduğunuz (azap) işte budur.”
Diyanet İşleri (eski) = Onlara: 'Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi' denir.
Diyanet Vakfi = Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)
Edip Yüksel = Cezanızı tadın, meydan okumakta olduğunuz şey budur işte!
Elmalılı Hamdi Yazır = Dadın diye fitnenizi: bu, işte o sizin acele istediğiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Tadın cezanızı! Budur işte o sizin acele istedığiniz!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlara: «Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!» denecektir.
Gültekin Onan = "Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir."
Harun Yıldırım = “Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir.”
Hasan Basri Çantay = (Onlara) «Tadın azabınızı. İşte (dünyâda) çarçabuk (gelmesini) isteyegeldiğiniz bu idi» (denilir).
Hayrat Neşriyat = (Zebâniler onlara:) 'Tadın azâbınızı! Kendisini acele istemekte olduğunuz şey,(işte) budur!' (derler.)
İbni Kesir = Tadın azabınızı, işte acele istediğiniz bu idi.
Kadri Çelik = “Tadın azabınızı; bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir.”
Muhammed Esed = (ve o Gün,) "Bu sınanmayı yaşayın!" (denilecek,) "O kadar ısrarla istediğiniz şey budur işte!"
Mustafa İslamoğlu = (ve) onlara "Azabınızı tadın!" denilecek; "İşte bu, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Cezanızı tadın, meydan okumakta olduğunuz şey budur işte!
Ömer Öngüt = Dadın diye fitnenizi: bu, işte o sizin acele istediğiniz
Şaban Piriş = -Tadın azabınızı. Bu acele gelmesini istediğiniz şeydir.
Sadık Türkmen = “fitnenizi/yapmış olduğunuzun karşılığını tadın! Acele isteyip durduğunuz şey işte budur!”
Seyyid Kutub = Azabımızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte denir.
Suat Yıldırım = Onlara: "Tadın bakalım fitnenizi, tadın dünyada kaynattığınız fitne ateşinin neticesini! İşte gelmesini dört gözle beklediğiniz azap!" denilir.
Süleyman Ateş = (Kendilerine): "Fitnenizi (fesâdınızın cezâsını) tadın! Acele isteyip durduğunuz şey budur işte!" (denilecek).
Tefhim-ul Kuran = «Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir.»
Ümit Şimşek = Tadın azabınızı, işte acele istediğiniz bu idi.
Yaşar Nuri Öztürk = Tadın imtihan ve ıstırabınızı. İşte budur o çarçabuk gelmesini istediğiniz!
İskender Ali Mihr = Fitnenizi (yalanladığınızı) tadın! Bu, sizin acele istemiş olduğunuz şeydir.
İlyas Yorulmaz = “Daha önce acele olarak istediğiniz ve dünyada iken denendiğiniz bu azabı tadın” (denilir).