وَلَنُسْكِنَنَّكُمُ الأَرْضَ مِن بَعْدِهِمْ ذَلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامِي وَخَافَ وَعِيدِ
Ve le nuskinennekumul arda min ba’dihim, zâlike li men hâfe makâmî ve hâfe vaîdi.
ve le nuskinenne-kum | : ve sizi yerleştireceğiz |
el arda | : arz, yeryüzü |
min ba’di-him | : onlardan sonra |
zâlike | : işte bu |
li men | : kimse için |
hâfe makâmî | : makamımdan korkan |
ve hâfe | : ve korkan |
vaîdi | : tehdidimden, vaadimden |
Diyanet İşleri = “Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Sonra da onlardan sonra sizi, yerlerine yerleştireceğiz. İşte bu, benim huzûruma gelmekten korkanlara ve azâbımdan korkanlara âit bir şey.
Abdullah Parlıyan = Ve onlar yok olup gittikten sonra, yeryüzüne elbette sizi yerleştireceğiz. Bu mükafatım, huzurumda durmakta saygı ve sakınma gösteren ve tehdidime uğramaktan korkanlar içindir.
Adem Uğur = Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur.
Ahmed Hulusi = "Ve onlardan sonra o bölgeye sizi iskân edeceğiz. . . İşte bu, benim konumumdan ve tehdidimden korkanlara mahsustur. "
Ahmet Tekin = Ve onlardan sonra, sizi, mü’minleri mutlaka o yerde, o ülkede yerleştireceğiz. İşte bu, işlediği ameller, hak ettiği mükâfatlar, cezalar üzerindeki hükümranlığımın, her şeyi tek tek ortaya koyarak hükmümü icra edeceğimin endişesini duyan, azamet ve celâlimden, tehdidimden korkan, günahı, isyanı terkeden kimselere mahsustur.
Ahmet Varol = Onlardan sonra sizi o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden korkan içindir.'
Ali Bulaç = "Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)."
Ali Fikri Yavuz = Ve onlardan sonra, mutlaka sizi, o yurda yerleştireceğiz. İşte bu iş , makamımdan ve azabımdan korkana vaadimdir.”
Ali Ünal = “Ve sizi koruyup, mutlaka yeryüzünde yerleştirecek, (güven altına alacağız). Bu söz ve netice, Benim her şey ve her iş üzerinde mutlak hakim ve gözetici olmamdan korkan ve tehdidimden de sakınan, (dolayısıyla ona göre davranan)lar içindir.”
Bayraktar Bayraklı = “Ey inananlar! Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere aittir.”
Bekir Sadak = (13-14) Inkar edenler, peygamberlerine: «Ya bizim dinimize donersiniz ya da sizi memleketimizden cikaririz» dediler. Rableri peygamberlere: «Biz, haksizlik edenleri yok edecegiz, onlardan sonra yeryuzune sizi yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkanlar icindir.» diye vahyetti.
Celal Yıldırım = Onların ardından sizi o yurda mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu (mutlu sonuç) makamımdan ve tehdidimden korkanlaradır.
Cemal Külünkoğlu = (13-14) İnkârcılar, peygamberlerine: “Andolsun ki, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz. Ve onlardan sonra o yere sizi yerleştireceğiz. Bu (söz, hesap vermek üzere) benim karşıma çıkacağından çekinen ve benim tehdidimden sakınan kimseler içindir.”
Diyanet İşleri (eski) = (13-14) İnkar edenler, peygamberlerine: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.' diye vahyetti.
Diyanet Vakfi = Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur.
Edip Yüksel = 'Onlardan sonra o yurda sizi yerleştireceğiz. Bu, otoriteme saygı duyan ve tehditlerimden korkanlar içindir.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve arkalarından sizi o Arza iskân eyliyeceğiz, bu işte makamımdan korkana, vaıydimden korkana va'dim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve arkalarından sizi o yere yerleştireceğiz, işte bu, makamımdan ve tehdidimden korkan için va'dimdir!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir.
Gültekin Onan = "Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)."
Harun Yıldırım = Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur.
Hasan Basri Çantay = «Ve onlardan sonra sizi behemehal, o yurda yerleşdireceğiz. İşte bu (mükâfatım), benim makaamımdan korkanlara, benim tehdidimden korkanlara haasdır».
Hayrat Neşriyat = 'Ve onlardan sonra sizi mutlaka o yere yerleştireceğiz.' İşte bu (va'dimiz), makamımdan (huzûrumda dikilerek hesab vermekten) korkanlar ve tehdîdimden endişe edenler içindir.
İbni Kesir = Onlardan sonra da yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlara vaadimdir.
Kadri Çelik = “Ve onlardan sonra sizi o yere mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu (makam, benim adalet) makamımdan korkana ve tehdidimden çekinene aittir.”
Muhammed Esed = "Ve onlar yok olup gittikten sonra yeryüzüne elbette sizi yerleştireceğiz: bu (vaad) Benim makamıma karşı saygı ve sakınma gösteren ve tehdidimden korkan kimseler içindir!"
Mustafa İslamoğlu = onların ardından (boşalan) yere sizi yerleştireceğiz." İşte bu (son), Benim makamımdan ve tehdidimden korkan kimselere hastır.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve elbette onlardan sonra o yurda sizi yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve vaadimden korkana mahsustur.»
Ömer Öngüt = Onlardan sonra da sizi mutlaka o yere yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve vaadimden çekinen kimselere mahsustur.
Şaban Piriş = Onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkanlar ve azabımdan korkanlar içindir.
Sadık Türkmen = Muhakkak ki onların ardından oraya/o yere sizi yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan ve uyarımdan korkan içindir.”
Seyyid Kutub = Ve onların arkasından yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu müjde benim karşıma çıkacağından çekinen ve benim tehditlerimden korkanlar içindir.»
Suat Yıldırım = (13-14) Kâfirler resullerine dediler ki: "Ya sizi yurdumuzdan kovarız, yahut bizim dinimize dönersiniz." Rab’leri de onlara vahyetti ki: "Elbette Biz o zalimleri imha edeceğiz ve onlardan sonra o ülkeye sizi yerleştireceğiz. İşte bu, huzuruma çıkmaktan ve uyardığım azaptan çekinenler içindir."
Süleyman Ateş = "Ve onların ardından sizi o yere yerleştireceğiz. Bu, makâmımdan korkan ve tehdidimden korkan için(verdiğim söz)dür."
Tefhim-ul Kuran = «Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır).»
Ümit Şimşek = Onların ardından yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, Benim huzurumda hesap vermekten ve tehdidimden korkan kimse içindir.
Yaşar Nuri Öztürk = "Ve onların ardından o toprağa mutlaka sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan, tehdidimden korkan için böyledir."
İskender Ali Mihr = Sizi onlardan sonra mutlaka yeryüzünde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan ve tehdidimden (vaadimden) korkan kimse içindir.
İlyas Yorulmaz = “Onlardan sonra sizi bu topraklara elbette yerleştireceğiz. Bu uyarım, benim otoritemden ve vaatlerimi mutlak yerine getirdiğimi bilip korkanlar içindir” diye vahyettik.