قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُواْ عَلَى مَكَانَتِكُمْ إِنِّي عَامِلٌ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ مَن تَكُونُ لَهُ عَاقِبَةُ الدِّارِ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Kul yâ kavmi’melû alâ mâ kânetikum innî âmil(âmilun), fe sevfe ta’lemûne men tekûnu lehu âkıbetud dâr(dâri), innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne).
kul | : de |
yâ kavmi ı’melû | : ey kavmim, ... yapın |
alâ mâ kâneti-kum | : siz yapacağınız şeyi |
innî | : muhakkak ki ben |
âmilun | : yapanım, yapıyorum |
fe sevfe | : artık yakında (olacak) |
ta’lemûne | : bileceksiniz |
men tekûnu | : kim(in) olacak |
lehu | : onun |
âkıbetu | : âkibet, sonu |
ed dâri | : diyar, ülke, yurt |
inne-hu | : muhakkak ki o, çünkü |
lâ yuflihu | : felâha ermezler, eremezler |
ez zâlimûne | : zâlimler |
Diyanet İşleri = De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben de (görevimi) yapacağım. Ama dünya yurdunun sonucunun kimin olacağını yakında öğreneceksiniz. Şüphesiz, zalimler kurtuluşa eremezler.”
Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Ey kavmim, siz elinizden geleni yapın, ben de yapmadayım. Yakında bilir, anlarsınız kimin sonunun hayırlı olacağını. Şüphe yok ki zâlimler, muratlarına ermezler.
Abdullah Parlıyan = De ki: “Ey inanmayan toplumum! Gücünüz içinde olan herşeyi yapın, ben de Allah yolunda görevimi yerine getirmek üzere, gayret göstereyim; ve zamanla anlayacaksınız gelecek kimindir. Şüphe yok ki, varoluş gayesine aykırı hareket edenler, asla mutluluğa erişemiyeceklerdir.”
Adem Uğur = De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar.
Ahmed Hulusi = De ki: "Ey halkım, elinizden ne geliyorsa hepsini yapın! Muhakkak ki ben de yapacağım (gücümün yettiğini)! (Dünya) yurdunun sonuçta kimin olacağını yakında bileceksiniz". . . Muhakkak ki zâlimler, kurtuluşa ermezler.
Ahmet Tekin = 'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi yapmaya devam ediyorum. Bu hayatın, bu dünyanın sonunda kimin kazanacağını, siz de yakında öğreneceksiniz. Şu bir gerçektir ki, küfürleri, nankörlükleri, baskıları, işkenceleri sebebiyle zâlimler kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa eremez.' de.
Ahmet Varol = De ki: 'Ey kavmim! Gücünüzün elverdiğini yapın, ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz. Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa eremezler.'
Ali Bulaç = De ki: "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir."
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasulüm, kavmin Kureyş’e) de ki: “- Ey kavmim! Bütün kuvvetinizle yapacağınızı yapın. Ben vazifemi yapıyorum. Artık dünya evinin sonu olan cennet, kimin olacaktır, bileceksiniz. Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler.”
Ali Ünal = De ki: “Ey halkım, gücünüz neye yetiyorsa var gücünüzle yapmaktan geri kalmayın; ben de yapmam gerekeni yapıyorum. Şu dünya yurdu kime kalacak ve sonunda kim sevinip mutlu olacak elbette bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler asla kurtulmaz ve muratlarına ermezler.”
Bayraktar Bayraklı = De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapınız! Ben de yapacağım! Yurdun sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zâlimler iflâh olmazlar.”
Bekir Sadak = De ki, «Ey milletim! Durumunuzun gerektirdigini yapin, dogrusu ben de yapacagim. Sonucun kimin icin hayirli olacagini bileceksiniz. Zulmedenler suphesiz kurtulamazlar.»
Celal Yıldırım = De ki: Ey Kavmim! İmkân ve gücünüz yettiğince yapın yapacağınızı ; doğrusu ben (görevimi yerine) getiriciyim. İleride dünya evinin, Âhiret yurdunun (feyizli) sonucu kimin olacaktır bileceksiniz. Elbette zâlimler kurtuluşa eremiyeceklerdir.
Cemal Külünkoğlu = De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın, ben de elimden geleni yapacağım. Yakında kimin nihai başarıya ulaşacağını göreceksiniz!” Şu muhakkak ki, zalimler asla mutluluğa erişemezler.
Diyanet İşleri (eski) = De ki, 'Ey milletim! Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu ben de yapacağım. Sonucun kimin için hayırlı olacağını bileceksiniz. Zulmedenler şüphesiz kurtulamazlar.'
Diyanet Vakfi = De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar.
Edip Yüksel = De ki: 'Ey halkım, elinizden geleni yapın, ben de elimden geleni yapacağım. Yakında kimin nihai başarıya ulaştığını göreceksiniz!' Zalimler onmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey kavmım, de: Bütün kuvvetinizle yapın yapacağınızı ben vazifemi yapıyorum, artık yakında bileceksiniz: Dünya evinin sonu kimin olacak? Şu muhakkak ki zalimler felâh bulmazlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Ey kavmim, yapacağınızı bütün kuvvetinizle yapın, ben görevimi yapıyorum. Artık yakında dünya evinin sonunun kimin olacağını bileceksiniz. Şu kesindir ki, zalimler arzularına eremeyeceklerdir.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki: «Ey kavmim! Gücünüz yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapıyorum. Yakında (dünya) yurdunun sonunun kimin olduğunu bileceksiniz. Muhakkak zalimler kurtuluşa eremezler».
Gültekin Onan = De ki: "Ey kavmim bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir."
Harun Yıldırım = De ki: “Ey kavmim gücünüz yettiğince yapacağınızı yapın. Ben de yapıyorum. Bu yurdun sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz! Muhakkak zalimler kurtuluşa eremezler...”
Hasan Basri Çantay = De ki: «Ey kavmim, elinizden geleni (komayın) yapın. Ben (vazifemi) hakkıyle yapanım. Artık (dünyâ) evin (in) sonu (olan cennet) kimin olacakdır, (bunu) bileceksiniz. Şu muhakkakdır ki zaalimler muradlarına ermeyecek.
Hayrat Neşriyat = De ki: 'Ey kavmim! Elinizden geleni yapın; şübhesiz ben (de vazîfemi)yapıcıyım. Artık dünyanın âkıbeti kimin lehine olacağını ileride bileceksiniz.' Şu muhakkaktır ki, zâlimler kurtuluşa ermez!
İbni Kesir = De ki: Ey kavmim; elinizden geleni yapın, doğrusu ben de yapacağım. Dünya evinin sonunun kimin olacağını bileceksiniz. Şurası muhakkak ki zalimler; felah bulmazlar.
Kadri Çelik = De ki: “Ey kavmim! Var gücünüzle elinizden geleni yapın! Doğrusu ben de (elimden geleni) yapacağım. Bu yurdun (dünyanın) sonu kimindir, bilip öğreneceksiniz. Zulmedenler şüphesiz kurtulamazlar.”
Muhammed Esed = De ki: "Ey (inanmayan) halkım! Gücünüz içinde olan her şeyi yapın (ki) ben de (Allah yolunda) gayret göstereyim; ve zamanla anlayacaksınız gelecek kimindir. Şüphe yok ki zalimler asla mutluluğa erişemeyecekler!"
Mustafa İslamoğlu = De ki: "Ey halkım! Siz kendinize yakışanı yapın! Ben de görevimi yapıyorum ve nasıl olsa zamanla anlayacaksınız kimin mutlu sona ulaşacağını!" Kesin olan şu ki; zalimler asla mutluluğa ulaşamacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Ey kavmim! Son derece iktidarınız ile yapacağınızı yapınız, şüphe yok ki, ben de (memur olduğum vazifeyi) yapmaktayım. Artık şüphesiz yakında bileceksinizdir ki, dar-ı ahiretin güzel akibeti (kime) nâsip olacaktır! Şu muhakkak ki, zalimler felâha eremiyeceklerdir.»
Ömer Öngüt = De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın, doğrusu ben de yapacağım. Bu yurdun sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz. ” Şüphesiz ki zâlimler iflâh olmazlar.
Şaban Piriş = De ki: -Ey kavmim, yapabileceğinizi yapın. Ben de (görevimi) yapacağım. Dünya ve ahiret mükafatının kimin olduğunu öğreneceksiniz. Gerçek şu ki: Zalimler kurtuluşa eremez.
Sadık Türkmen = De ki: “Ey halkım! Bütün imkanlarınızla yapacağınızı yapın, şüphesiz ben de yapıyorum; yakında bileceksiniz dünya yurdunun sonu kime aitmiş! Gerçekten zalimler huzur bulamazlar.”
Seyyid Kutub = De ki; Ey kavmim, tutumunuzu devam ettiriniz, ben de kendi tutumumu devam ettireceğim. Dünya yurdunun sonunun kimin lehinde olacağını ilerde anlayacaksınız. Hiç kuşkusuz zalimler kurtuluşa eremezler.
Suat Yıldırım = De ki: "Ey halkım, var gücünüzle elinizden geleni yapın. Ben vazifemi yapıyorum. Güzel âkıbetin kime ait olacağını yakında bileceksiniz. Şu muhakkak ki zalimler iflah olmazlar.
Süleyman Ateş = De ki: "Ey kavmim, gücünüz yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapacağımı yapıyorum. Yakında (dünyâ) yurdu(nu)n sonunun kime âidolacağını bileceksiniz. Zâlimler, asla onmazlar!
Tefhim-ul Kuran = De ki: «Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçek şu ki zalimler kurtuluşa ermiyeceklerdir.»
Ümit Şimşek = De ki: Ey kavmim, siz elinizden geleni yapadurun; ben de yapıyorum. Bu dünyanın sonunun kim hakkında hayırlı olacağını siz de öğreneceksiniz. Şurası muhakkak ki, zalimler asla iflâh olmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Ey toplumum! Yapabileceğinizi yapın. Ben de yapıp ediyorum. Yakında yurdun sonunun kime ait olacağını bileceksiniz. Gerçek olan şu ki, zalimler kurtulamayacaklardır.
İskender Ali Mihr = De ki: “Ey kavmim, yapacağınız şeyi yapın! Muhakkak ki; ben de yapıyorum. Artık bu yurdun sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz. Çünkü zalimler felâha eremezler.”
İlyas Yorulmaz = Deki “Ey kavmim! Bulunduğunuz mekânda ne yapmak istiyorsanız yapın. Bende doğru bildiklerimi yapacağım. Sonra gelecek olan saadet yurdu kime aitmiş bileceksiniz. Elbetteki Allah, haksızlık yapanları kurtuluşa eriştirmez. ”