يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ قَدْ يَئِسُوا مِنَ الْآخِرَةِ كَمَا يَئِسَ الْكُفَّارُ مِنْ أَصْحَابِ الْقُبُورِ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tetevellev kavmen gadıballâhu aleyhim kad yeisû minel âhireti kemâ yeisel kuffâru min ashâbil kubûr(kubûri).
yâ eyyuhâ | : ey |
ellezîne âmenû | : îmân edenler, âmenû olanlar, ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler |
lâ tetevellev | : dönmeyin |
kavmen | : kavim |
gadıbe | : gadaplandı |
allâhu | : Allah |
aleyhim | : onlara |
kad | : olmuştu |
yeisû | : ümidi kestiler |
min el âhireti | : ahiretten |
kemâ | : gibi |
yeise | : ümidi kesti |
el kuffâru | : kâfirler |
min ashâbi el kubûri | : kabir halkından, kabirdekilerden |
Diyanet İşleri = Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey inananlar, Allah'ın gazabına uğrattığı toplulukla dostluk etmeyin; gerçekten de onlar, âhiretten, tamâmıyla ümitlerini kesmişler, nitekim kâfirler de, kabirlerdekilerden tamâmıyla ümit kesmişlerdir.
Abdullah Parlıyan = Ey inananlar! Allah'ın gazap ettiği kimseler olan Yahudilerle dostluk etmeyin. Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, mezarlıktakilerin geri dönmelerinden nasıl ümitlerini kesmişlerse, o Yahudiler de ahiret ve sevabından ve nimetlerinden, öylece ümit kesmiş kimselerdir.
Adem Uğur = Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan inkârcıların, ümitlerini kestikleri gibi...
Ahmed Hulusi = Ey iman edenler! Dost edinmeyin Allâh'ın gazap ettiği, sonsuz gelecek yaşama umudu olmayanları; tıpkı gerçeği reddedenlerin kabir halkından ümit kestikleri gibi!
Ahmet Tekin = Ey iman nimetine kavuşanlar, kendilerine Allah’ın gazap ettiği milletlerle, yahudilerle dostluklar, ittifaklar kurmayın. İşlerinizin idaresini onlara bırakarak, onları kendinize hâkim hale getirmeyin. Onlar, kâfirlerin, kabirdekilerin dünyaya dönüşlerinden, yeniden diriltilmelerinden ümit kestikleri gibi, bile bile Muhammed’e, Kur’ân’a iman etmemeleri sebebiyle âhiretteki, ebedî yurttaki nasiplerinden, lütuf ve rahmetten, kurtuluştan ümit kesmişlerdir.
Ahmet Varol = Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine kızdığı bir topluluğu dost edinmeyin. İnkâr edenler kabirlerde bulunanlardan ümit kestikleri gibi onlar da ahiretten ümit kesmişlerdir.
Ali Bulaç = Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir.
Ali Fikri Yavuz = Ey iman edenler! Öyle bir kavmi dost edinmeyin ki, Allah onlara gazab etmiş, ahiretten ümidi kesmişler ve mezarlıklarda yatan kâfirlerin ümidsiz halleri gibi, ümidsizliğe düşmüşlerdir, (Allah’ın rahmetinden ümidlerini kesmişlerdir).
Ali Ünal = Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine gazap edip cezasına müstehak kıldığı bir topluluğu dost, sırdaş ve işlerinize vekil edinmeyin, onları sahiplenmeyin. Nasıl (Âhiret’e inanmayan kâfirler) kabir ehliyle bir daha görüşüp bir araya gelmekten bütün bütün ümitsizse, onlar da (ebedî azap gerektiren suçları sebebiyle) Âhiret’ten öyle ümitsizdirler.
Bayraktar Bayraklı = Ey iman edenler! Allah'ın gazap ettiği bir toplumu dost edinmeyiniz! Zira onlar, kâfirler kabirlerindekilerden ümit kestikleri gibi, âhiretten ümit kesmişlerdir.[633]
Bekir Sadak = Ey inananlar! Allah'in gazabina ugramis milleti dost edinmeyin; inkarcilarin kabirde bulunan kimselerden umutlarini kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarini kesmislerdir. *
Celal Yıldırım = Ey imân edenler! Allah'ın kendilerine gazab ettiği bir milleti, bir topluluğu dost ve arkadaş edinmeyin ; kâfirler kabirlerdeki kimselerden nasıl umutlarını kesmişlerse, onlar da Âhiret'ten öylece umutlarını kesmişlerdir.
Cemal Külünkoğlu = Ey inananlar! Allah'ın gazabına uğrayan bir topluluğu dost edinmeyin! Çünkü bunlar kâfirlerin mezardakilerden ümitlerini kestikleri gibi ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Diyanet İşleri (eski) = Ey inananlar! Allah'ın gazabına uğramış milleti dost edinmeyin; inkarcıların kabirde bulunan kimselerden umutlarını kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarını kesmişlerdir.
Diyanet Vakfi = Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.
Edip Yüksel = Ey inananlar, ALLAH'ın kendilerine kızgın olduğu bir topluluğu dost edinmeyin. İnkarcılar, mezardakilerden nasıl umut kesmişlerse onlar da ahiretten öylesine umut kesmişlerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ey o bütün iyman edenler! Öyle bir kavmı dost tanımayın ki Allah kendilerine gazabetmiş, Âhıretten ümidi kesmişler, eshabı kuburdan olan kâfirlerin me'yusiyyetleri gibi ye'se düşmüşlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine gazap etmiş olduğu ve kabirlerdeki kafirlerin ümidini kestiği gibi ahiretten ümidini kesmiş olan bir topluluğu dost tanımayın!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey inananlar, Allah'ın gazab ettiği kimselerle dostluk etmeyin. Kâfirler, mezarlık halkından nasıl ümidi kesmişse, onlar da ahiretten öyle ümidi kesmişlerdir.
Gültekin Onan = Ey inananlar, Tanrı'nın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir.
Harun Yıldırım = Ey iman edenler, Allah’ın kendilerine gazab ettiği bir topluluğu dost edinmeyin. Onlar, kâfirlerin kabirdekilerden ümit kestikleri gibi, ahiretten ümit kesmişlerdir.
Hasan Basri Çantay = Ey îman edenler, üzerlerine Allahın gazab etdiği o kavm ile dost olmayın ki mezarların yaranından olan kâfirler nasıl ümidlerini kesdilerse onlar da öylece âhiretden ümidlerini kesmişlerdir.
Hayrat Neşriyat = Ey îmân edenler! Allah’ın kendilerine gazab ettiği bir kavmi (yahudileri) dost edinmeyin; gerçekten (onlar,) kâfirlerin kabir ehlinden (ölülerin dirilmesinden) ümidlerini kestiği gibi, âhiretten ümidlerini kesmişlerdir.
İbni Kesir = Ey iman edenler; Allah'ın kendilerine gazab ettiği bir kavim ile dost olmayın. Kafirlerin kabirdekilerden ümidlerini kestikleri gibi, onlar da ahiretten ümidlerini kesmişlerdir.
Kadri Çelik = Ey iman edenler! Allah'ın gazabına uğrayan bir topluluğu dost edinmeyin. Çünkü bunlar kâfirlerin mezardakilerden ümitlerini kestikleri gibi ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Muhammed Esed = Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'ın gazabına uğrayan toplum ile dost olmayın! Onlar(ı dost edinenlerin) öteki dünya ile ilgili hiçbir ümitleri kalmamıştır; tıpkı bu hakikat inkarcılarının, (şimdi) mezarlarında yatanları (tekrar görme) ümitlerini kaybetmiş bulunmaları gibi.
Mustafa İslamoğlu = Siz ey iman edenler! Allah'ın gazabına uğrayan bir topluma gönülden dostluk beslemeyin! Onlar ahiretten, tıpkı kabir ehli arasına karışan kafirlerin ümit kestiği gibi ümit kesmişlerdir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ey îmân edenler! Allah’ın kendilerine gazab ettiği bir kavmi (yahudileri) dost edinmeyin; gerçekten (onlar,) kâfirlerin kabir ehlinden (ölülerin dirilmesinden) ümidlerini kestiği gibi, âhiretten ümidlerini kesmişlerdir.
Ömer Öngüt = Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinmeyin. Kâfirler kabirde bulunan kimselerden ümitlerini kestikleri gibi, onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Şaban Piriş = -Ey iman edenler, Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir toplumu dost edinmeyin. Onlar, kabirdeki kafirlerden ümitlerini kestikleri gibi, ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Sadık Türkmen = Ey iman EDENLER! Kendilerine Allah’ın azap edeceği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi, tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu, veli/dost edinmeyin.
Seyyid Kutub = Ey iman edenler, Allah'ın gazabına uğrayan bir topluluğu dost edinmeyin. Çünkü bunlar kafirlerin mezardakilerden ümitlerini kestikleri gibi ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Suat Yıldırım = Ey imân etmiş olanlar! Bir kavim ile dostlukta bulunmayın ki, Allah onların üzerine gazap etmiştir. Muhakkak ki ahiretten ye'se düşmüşlerdir. Nasıl ki kâfirler, kabirlerde bulunanlardan ümitlerini kesmişlerdir.
Süleyman Ateş = Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinmeyin. Kâfirler kabirde bulunan kimselerden ümitlerini kestikleri gibi, onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Tefhim-ul Kuran = Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kâfir olanların mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir.
Ümit Şimşek = Ey iman edenler! Allah'ın gazap ettiği bir topluluğu veli edinmeyin. Çünkü mezardakilerin tekrar diriltilmesinden kâfirler nasıl ümit kesmişlerse, onlar da âhiretten öylece ümitlerini kesmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk = Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan inkârcıların, ümitlerini kestikleri gibi...
İskender Ali Mihr = Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’ın kendilerine gadaplandığı (rahmetinden terkettiği) bir kavme dönmeyin (dostluk kurmayın)! Kâfirlerin, kabirdekilerden ümitlerini kesmiş olduğu (tekrar diriltileceğine inanmadığı) gibi onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir (ahiret hayatına inanmazlar).
İlyas Yorulmaz = Ey İman edenler! Allah’ın üzerlerine öfke yağdırdığı bir topluluğa sığınıp, korumalarına girmeyin. Onlar tamamen ahiret hayatından, nasıl ki doğruları inkar edenler, ölüp de kabre koyulanlardan (Bundan sonra tekrar bir daha kendilerine dönmeyeceklerinden) ümitlerini kestikleri gibi, ümitlerini kesmişlerdir