وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).
ve sahhare | : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı |
lekum | : sizin için, size |
mâ | : şey(ler) |
fî es semâvâti | : semalarda, göklerde |
ve mâ | : ve şey(ler) |
fî el ardi | : arzda, yerde |
cemîan | : hepsi |
min-hu | : ondan |
inne | : muhakkak |
fî zâlike | : bunda vardır |
le | : elbette, mutlaka |
âyâtin | : âyetler |
li kavmin | : bir kavim için |
yetefekkerûne | : tefekkür ederler |
Diyanet İşleri = Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve râm etmiştir size, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, hepsi de onun rahmetindendir; şüphe yok ki bunda da deliller var düşünen topluluğa.
Abdullah Parlıyan = O göklerde ve yerde olan herşeyi, kendinden bir bağış olarak emrinize vermiştir. Bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Adem Uğur = O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Ahmed Hulusi = Semâlarda (beyindeki bilinç mertebelerinde) ve arzda (bedensel yaşamda) ne varsa, O'ndan tümünü, size (şuurunuza) hizmetle işlevlendirmiştir! Gerçektir ki, bu olayda tefekkür eden topluluk için elbette (önemli) işaretler vardır.
Ahmet Tekin = Allah, göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların hepsini, kendi katından bir lütuf olmak üzere kurduğu düzen gereğince sizin faydalanmanız için kanunlarına boyun eğdirendir. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın birliğini, kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok konunun çözümüne işaretler vardır.
Ahmet Varol = Gökte ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir nimet olarak) sizin hizmetinize sundu. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.
Ali Bulaç = Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Ali Fikri Yavuz = Bir de göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini (Allah) kendi katından sizin hizmetinize bağladı. Şübhesiz ki bunda, düşünecek bir kavim için ibretler var.
Ali Ünal = Hem göklerde ve yerde ne varsa hepsini tarafından bir lütuf olarak yine emri altında hizmetinize veren de O’dur. Elbette bunda derin ve sistemli düşünebilen bir topluluk için âyetler vardır.
Bayraktar Bayraklı = Göklerde ve yerde bulunan şeyleri, kendisinden bir lütuf olarak size boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için dersler vardır.
Bekir Sadak = Goklerde olanlari, yerde olanlari, hepsini sizin buyrugunuz altina vermistir. Dogrusu bunlarda, dusunen kimseler icin dersler vardir.
Celal Yıldırım = Göklerde ve yerde ne varsa, hepsini kendi tarafından sizin emrinize vermiştir. Şüphesiz ki, bunda iyice düşünen bir millet için açık belgeler vardır.
Cemal Külünkoğlu = O, göklerde ve yerde olan her şeyi, kendinden (bir bağış olarak) emrinize vermiştir. Bunda düşünen bir toplum için (alınması gereken önemli) ibretler vardır.
Diyanet İşleri (eski) = Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için dersler vardır.
Diyanet Vakfi = O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Edip Yüksel = Göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından buyruğunuza vermiştir. Düşünen bir topluluk için elbette bunda ibretler vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hem Göklerde ne var Yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin için musahhar kıldı, şübhesiz ki bunda düşünecek bir kavm için âyetler var
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden bir lütuf olarak size amade kıldı. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için deliller vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O, göklerde ve yerde bulunan herşeyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için ibret ve deliller vardır.
Gültekin Onan = Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda düşünen (yetefekkerun) bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Harun Yıldırım = Kendisinden göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Hasan Basri Çantay = O, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini, kendi (canibi) nden size râm etdi. Şübhe yok ki bunda, iyi düşünecek bir kavm için, kat'î ayetler (delâletler, ibretler) vardır.
Hayrat Neşriyat = Hem göklerde olanlar ve yerde bulunanların hepsini, kendi tarafından (bir lütuf olarak) sizin emrinize verdi. Doğrusu bunda, düşünecek bir topluluk için gerçekten deliller vardır.
İbni Kesir = Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini size musahhar kılmıştır. Elbette ki düşünen bir kavim için bunda ayetler vardır.
Kadri Çelik = Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Muhammed Esed = O, göklerde ve yerde olan her şeyi, Kendinden (bir bağış olarak) emrinize vermiştir: bunda düşünen bir topluluk için mesajlar vardır!
Mustafa İslamoğlu = Yine O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından (bir bağış olarak) emrinize amade kılmıştır. Elbet bütün bunlarda da düşünen bir toplum için sayısız mesajlar vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa hepsini sizin için, tarafından musahhar kıldı. Şüphe yok ki, bunda düşünecekler olan bir kavim için elbette alâmetler vardır.
Ömer Öngüt = Göklerde olanları, yerde olanları hepsini size musahhar kılmıştır. Şüphesiz ki bunda düşünen bir topluluk için âyetler (deliller) vardır.
Şaban Piriş = Göklerde bulunan şeyleri de, yerde bulunan şeylerin hepsini de sizin hizmetinize sunmuştur. İşte bunda da düşünen bir toplum için ayetler vardır.
Sadık Türkmen = Göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini, kendisinden bir lütuf olarak istifadenize sundu. Şüphesiz bunda düşünen bir kavim için işâretler vardır.
Seyyid Kutub = Gökte olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için dersler vardır.
Suat Yıldırım = Hem göklerde ve yerde ne varsa, hepsini Kendi tarafından bir lütuf olarak hizmetinize veren de O’dur. Elbette bunda düşünecek kimseler için ibretler vardır.
Süleyman Ateş = Göklerde ve yerde bulunan şeyleri kendisinden (bir lutuf olarak) size boyun eğdirdi. Elbette bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Tefhim-ul Kuran = Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Ümit Şimşek = Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini O kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize verdi. Tefekkür eden bir topluluk için bunda nice âyetler vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O'ndan bir lütuf olarak size boyun eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır.
İskender Ali Mihr = Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
İlyas Yorulmaz = Göklerde ve yerde olan ne varsa tümünü sizin kullanımınıza veren de O dur. Bunlarda düşünen bir toplum için ibret alınacak işaretler var.