Önceki Ayet Sonraki Ayet  
20. Sûre Tâ-Hâ/125

 قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنتُ بَصِيرًا

  Kâle rabbi lime haşertenî a’mâ ve kad kuntu basîrâ(basîran).

Kelime Karşılaştırma
kâle : dedi
rabbi : Rabbim
lime : neden, niçin
haşerte-nî : beni haşrettin
a’mâ : kör olarak
ve kad : ve olmuştu
kuntu : ben oldum
basîran : gören
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yâ Rabbi der, beni neden kör haşrettin, halbuki ben görüyordum.

 Abdullah Parlıyan = Böyle biri kıyamet gününde: “Rabbim ben dünyada gören biri iken, beni niçin kör olarak burada topladın?” diye soracak.

 Adem Uğur = O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der.

 Ahmed Hulusi = (O vakit) dedi ki: "Rabbim, niçin beni kör olarak haşrettin, (dünyadayken) gözlerim görüyordu?"

 Ahmet Tekin = 'Rabbim, niçin beni kör olarak mahşere getirdin? Halbuki ben basiretli olduğumu, dünyada günahımın olmadığını düşünüyordum.' der.

 Ahmet Varol = O: 'Ey Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören biriydim?' der.

 Ali Bulaç = "O da (şöyle) demiş olur: -Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin Rabbim?"

 Ali Fikri Yavuz = (Kur’an’dan yüz çeviren kimse) şöyle der: “- Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin. Halbuki ben (dünyada) gözlü idim, görüyordum.”

 Ali Ünal = “Rabbim,” der, “ben gözleri görür biri iken, neden beni kör olarak diriltip buraya aldın?”

 Bayraktar Bayraklı = O zaman, “Ey Rabbim! Beni niçin kör olarak haşr ettin! Oysa, ben gören bir kimseydim” der.

 Bekir Sadak = O zaman: «Rabbim! Beni nicin kor olarak hasrettin, oysa ben goren bir kimseydim» der.

 Celal Yıldırım = Rabbim! Beni neden kör olarak hasrettin? Halbuki ben (Dünya'da) gören bir kimseydim, der.

 Cemal Külünkoğlu = O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak yarattın?”

 Diyanet İşleri (eski) = O zaman: 'Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim' der.

 Diyanet Vakfi = O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der.

 Edip Yüksel = 'Rabbim,' der, 'Toplantı alanına beni niye kör olarak sürdün, oysa ben görür idim?'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Rabbım beni niçin kör olarak haşrettin, halbuki ben gözlü idim der

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Diyecek ki: «Ey Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin. Oysa ben, gören bir kimse idim?»

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) «Rabbim! beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim» der.

 Gültekin Onan = "O da (şöyle) demiş olur: "Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin rabbim?"

 Harun Yıldırım = O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der.

 Hasan Basri Çantay = (Artık o zaman) o: «Rabbim, beni niçin kör haşretdin? Halbuki ben hakıykaten görücü idim» demişdir.

 Hayrat Neşriyat = (O:) 'Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Hâlbuki (ben) gören bir kimse idim!' der.

 İbni Kesir = Böyle biri kıyamet gününde: “Rabbim ben dünyada gören biri iken, beni niçin kör olarak burada topladın?” diye soracak.

 Kadri Çelik = O, “Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa gerçekten ben, gören biriydim!” der.

 Muhammed Esed = (Böyle biri, Kıyamet Günü'nde:) "Rabbim, ben gören biriyken beni niçin kör olarak kaldırdın?" diye soracak.

 Mustafa İslamoğlu = O kimse "Rabbim" diyecek, "Niçin beni kör olarak kaldırdın; oysa ki ben daha önce gören biriydim?"

 Ömer Nasuhi Bilmen = Der ki: «Yarabbi! Ne için beni âmâ olarak haşrettin ve halbuki ben görücü idim.»

 Ömer Öngüt = Der ki: “Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben gören bir kimse idim. ”

 Şaban Piriş = Der ki: - Rabbim beni niçin kör olarak haşrettin? Ben, gören birisiydim.

 Sadık Türkmen = ”rabbim” dedi: “Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben görür idim.”

 Seyyid Kutub = O der ki «Ya Rabb'i, beni niye kör olarak toplantı yerine sürdün, oysa daha önce benim gözlerim görüyordu.»

 Suat Yıldırım = "Ya Rabbî," der, "ben gözleri gören biri olduğum halde neden beni kör olarak haşrettin?"

 Süleyman Ateş = "Rabbim der, niçin beni kör sürdün, oysa ben görür idim?"

 Tefhim-ul Kuran = «O da (şöyle) demiş olur: -Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin Rabbim?»

 Ümit Şimşek = O 'Rabbim,' der. 'Niçin beni kör olarak dirilttin? Oysa ben görüyordum.'

 Yaşar Nuri Öztürk = O der ki: "Rabbim, beni neden kör haşrettin, ben gören biri idim?"

 İskender Ali Mihr = (Kıyâmet günü şöyle) dedi: “Rabbim, beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki ben (daha önce) görüyordum.”

 İlyas Yorulmaz = Kıyamet günü o da “Rabbim, daha önce (dünyada iken) ben kör değilken, niçin beni burada kör olarak dirilttin” der.