وَلَوْ تَرَى إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُؤُوسِهِمْ عِندَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ
Ve lev terâ izil mucrimûne nâkısû ruûsihim inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûkinûn(mûkinûne).
ve lev | : ve eğer, keşke |
terâ | : görürsün |
iz el mucrimûne | : o zaman mücrimler, suçlular, günahkârlar |
nâkısû | : (başlarını) eğenler |
ruûsi-him | : onların başları, başlarını |
inde | : yanında, katında |
rabbi-him | : onların Rabbi |
rabbe-nâ | : Rabbimiz |
ebsarnâ | : biz gördük |
ve semi’nâ | : ve biz işittik |
ferci’nâ (fe irci’na) | : artık, bundan sonra bizi döndür |
na’mel | : biz yapalım |
sâlihan | : salih amel |
innâ | : muhakkak ki biz |
mûkinûne | : yakîn hasıl edenler |
Diyanet İşleri = Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız” dedikleri vakit, (onları) bir görsen!
Abdulbaki Gölpınarlı = Rableri katında başlarını eğerek Rabbimiz, gördük ve duyduk, artık bizi tekrar dünyâya döndür de iyi işlerde bulunalım, gerçekten de adamakıllı inandık dedikleri zaman bir görsen mücrimleri.
Abdullah Parlıyan = Günahlara batıp gidenlerin, hesap günü başlarını eğerek Rablerinin huzurunda, şimdi gerçekleri gördük ve duyduk, öyleyse bizi yeryüzündeki hayatımıza geri döndür ki, doğru ve yararlı işler yapalım, doğrusu şimdi adamakıllı inandık, dedikleri zamanki hallerini bir görsen!
Adem Uğur = O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen!
Ahmed Hulusi = Suçlular (hakikat bilgisini inkâr edenler), Rablerinin indînde başlarını eğmişler: "Rabbimiz. . . Gördük gerçeği ve algıladık! Geri döndür bizi (dünya - beden yaşamına da), gerekli çalışmaları uygulayalım! Doğrusu biz ikân sahibiyiz (artık)" (derler) iken (onları) bir görsen!
Ahmet Tekin = İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsileri, suçluları, günahkârları, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak:'Ey Rabbimiz, gördük, akıllandık ve dinliyoruz. Şimdi bizi dünyaya geri gönder de, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirelim, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayalım, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olalım, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyelim. Artık, Allah’ın Rasulü’nün tebliğ ettiği Kur’ân’ın ve sünnetin değerini delilleriyle, gerekçeleriyle bilip kesin olarak inandık.' diyecekleri zaman bir görsen.
Ahmet Varol = Suçluları, Rablerinin huzurunda başlarını öne eğmiş olarak: 'Ey Rabbimiz! Gördük ve duyduk. Bizi geri çevir salih amel işleyelim. Artık kesin olarak inananlarız' (derlerken) bir görsen.
Ali Bulaç = Suçlu günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, kıyamette) müşrikleri, Rableri huzurunda başlarını eğerek: “-Ey Rabbimiz! Bize vaad ettiğini gördük, peygamberlerin doğruluğunu işittik ve kabul ettik. Şimdi bizi (dünyaya) geri çevir, salih bir amel işliyelim. Çünkü (inkâr ettiklerimize tamamen ve) yakînen inandık.” derlerken bir görsen!...
Ali Ünal = (Âhiret’i inkâr eden ve) hayatları günah hasadından ibaret olan o suçluları, başlarını Rabbilerinin huzurunda utançtan eğerken bir görsen! Şöyle yalvarırlar: “Rabbimiz! Gözümüz açıldı, artık duyabiliyoruz da. Ne olur, bizi dünyaya tekrar gönder de, hep doğru, sağlam, yerinde ve ıslaha yönelik işler yapalım. Çünkü artık gerçeğe kesinlikle inanmış bulunuyoruz.”
Bayraktar Bayraklı = O suçluların, Rabblerinin huzurunda başlarını eğerek, “Ey Rabbimiz! Gördük, duyduk. Artık bizi dünyaya geri gönder de iyi işler yapalım. Çünkü biz kesin olarak inandık” diyecekleri anı bir görsen![432]
Bekir Sadak = Suclulari Rablerinin huzurunda, baslari one egilmis olarak: «Rabbimiz! Gorduk, dinledik, artik bizi dunyaya geri cevir de iyi is isleyelim; dogrusu kesin olarak inandik» derlerken bir gorsen!
Celal Yıldırım = Suçlu günahkârları, Rablarının huzurunda başlarını eğerek «ey Rabbimiz! Artık gördük ve işittik, bizi (Dünya'ya) geri çevir de iyi-yararlı amelde bulunalım; çünkü biz elbette kesinlikle inanıp anlamış bulunuyoruz,» dedikleri vakit bir görsen.
Cemal Külünkoğlu = Suçluları, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak: “Rabbimiz! Gördük ve dinledik. Artık bizi dünyaya geri çevir de iyi işler yapalım. Gerçekten biz, kesin olarak inandık” derlerken bir görsen!
Diyanet İşleri (eski) = Suçluları Rablerinin huzurunda, başları öne eğilmiş olarak: 'Rabbimiz! Gördük, dinledik, artık bizi dünyaya geri çevir de iyi iş işleyelim; doğrusu kesin olarak inandık' derlerken bir görsen!
Diyanet Vakfi = O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, «Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık» diyecekleri zamanı bir görsen!
Edip Yüksel = Suçluları, Rab'leri huzurunda başlarını öne eğmiş durumda iken bir görseydin: 'Rabbimiz, gördük ve işittik. Bizi döndür de erdemli davranalım. şimdi biz kesin olarak inandık.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Görsen o vakıt ki mücrimler rablarının huzurunda başlarını eğmişler: rabbenâ! Gördük, dinledik şimdi bizi geri çevir salih bir amel işliyelim, zira yakîn hasıl ettik derlerken
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir görsen o zaman suçluları; Rablerinin huzurunda başlarını eğmişler: «Ey Rabbimiz, gördük ve dinledik. şimdi bizi geri çevir de, iyi bir amel işleyelim; çünkü biz kesin inanç sahibi olduk.» derlerken.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey Muhammed! Günahkârların, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak: «Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, şimdi bizi geri çevir de salih bir amel işleyelim, çünkü biz artık kesin bir şekilde inanıyoruz.» derlerken bir görsen!
Gültekin Onan = Suçlu günahkarları, rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.
Harun Yıldırım = O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen!
Hasan Basri Çantay = Günahkârların, Rableri huzuurunda: «Ey Rabbimiz, gördük, İşitdik, Şimdi bizi (dünyâye) geri çevir de güzel amel (ve hareketler) de bulunalım. Çünkü (artık) kat'î suretde inananlarız» (diye diye) sernügûn (olacakları) zaman sen görsen (onları)!
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Rablerinin huzûrunda başlarını öne eğen kimseler olduklarında günahkârları bir görsen! (O zaman:) 'Rabbimiz! Gördük, işittik; şimdi bizi (dünyaya bir daha) döndür de sâlih bir amel işleyelim; doğrusu biz (artık) kesin olarak inanan kimseleriz'(derler).
İbni Kesir = Suçluları Rabblarının huzurunda başları öne eğilmiş olarak: Rabbımız, gördük ve dinledik. Artık bizi dünyaya geri çevir de salih amel işleyelim. Gerçekten biz, kesin olarak inandık, derlerken bir görsen.
Kadri Çelik = Suçlu günahkârları, rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak, “Rabbimiz! Gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir ki salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız” derlerken bir görsen!
Muhammed Esed = Keşke, günaha batmış olanların (Hesap Günü) Rablerinin huzurunda başlarını öne eğerek, "Ey Rabbimiz! (Şimdi) görmüş ve duymuş olduk. Öyleyse bizi (yeryüzündeki hayatımıza) geri döndür ki doğru ve yararlı işler yapalım, çünkü (artık hakikate) kani olduk!" dedikleri zaman(ki hallerini) bir görsen!
Mustafa İslamoğlu = Günahı hayat tarzı haline getirenleri Rablerinin huzurunda başları eğik vaziyette (şöyle derken) bir görmeliydin: "Rabbimiz, (İşte artık) gördük ve işittik! Şu halde bizi (dünyaya) geri döndür de iyi bir şeyler yapalım! Çünkü (yeniden dirilişe) ikna olmuş bulunuyoruz."
Ömer Nasuhi Bilmen = Görecek olsan o vakit ki, günahkârlar Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş oldukları halde, «Rabbimiz! Gördük ve işittik, artık bizi geri çevir. Biz sâlih amel işleyelim. Şüphe yok ki, biz kat'i sûrette inanmışlarız» (derler).
Ömer Öngüt = O günahkârları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: “Ey Rabbimiz! Gördük ve işittik. Bizi dünyaya geri gönder de, sâlih bir amel işleyelim. Artık biz kesin olarak inandık!” derken bir görsen!
Şaban Piriş = Suçluları, Rab’lerinin katında, başlarını öne eğmiş olarak bir görsen: -Rabbimiz, gördük ve anladık, bizi yeniden döndür de doğru olanı yapalım, artık biz kesin olarak inandık.
Sadık Türkmen = O zaman bir görsen suçluları! Rablerinin huzurunda başlarını öne eğmişler: “Rabbimiz! Gördük ve duyduk, öyleyse bizi geri döndür de yararlı bir iş yapalım. Biz gerçekten, kesin inandık.”
Seyyid Kutub = Suçluları Rabb'lerinin huzurunda utançtan başlarını öne eğmiş olarak «Rabb'imiz! Gördük, dinledik, artık bizi dünyaya geri gönder de iyi iş yapalım; artık kesin olarak inandık» derken bir görsen.
Suat Yıldırım = Bir görseydin o suçluları: Rab’lerinin huzurunda, mahcupluktan başları önlerine eğilmiş şöyle derken: "Gördük, işittik ya Rabbenâ! Ne olur bizi dünyaya bir gönder! Öyle güzel, makbul işler yaparız ki! Çünkü gerçeği kesin olarak biliyoruz artık!"
Süleyman Ateş = Rablerinin huzûrunda (utançtan) başlarını öne eğmiş; "Rabbimiz, gördük, işittik, bizi geri döndür, iyi iş yapalım; artık kesin olarak inandık!" demekte olan suçluları bir görsen!
Tefhim-ul Kuran = Suçlu günahkârları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: «Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız» (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.
Ümit Şimşek = O mücrimleri Rablerinin huzurunda başlarını önlerine eğmiş halde bir görsen! 'Yâ Rabbi, gördük ve işittik,' derler. 'Artık şeksiz şüphesiz iman etmiş bulunuyoruz. Şimdi bizi geri gönder de güzel işler yapalım.'
Yaşar Nuri Öztürk = Günahkârları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki hakka ve barışa yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."
İskender Ali Mihr = Ve keşke mücrimleri, Rab’lerinin huzurunda başlarını eğerek: "Rabbimiz, biz gördük ve işittik. (Bundan sonra) bizi (dünyaya) geri döndür, salih amel yapalım. Muhakkak ki biz, mukinun (yakîn hasıl edenler) olduk." (derken) görseydin.
İlyas Yorulmaz = Suçluların Rablerinin huzurunda, başlarını önlerine eğmiş “Rabbimiz! Biz gördük ve işittik. Artık bizi (dünyaya) geri gönder de doğru işler yapalım, biz artık ikna olduk” dediklerini görürsün.