لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُّبِينٌ
Lev lâ iz semi’tumûhu zannel mu’minûne vel mu’minâtu bi enfusihim hayran ve kâlû hâzâ ifkun mubîn(mubînun).
lev lâ | : olmasaydı, olmaz mıydı, gerekmez miydi |
iz | : o zaman |
semi’tumû-hu | : onu işittiniz |
zanne | : zanda bulundu |
el mu’minûne | : mü’min erkekler |
ve el mu’minâtu | : ve mü’min kadınlar |
bi enfusi-him | : kendi nefslerinde, kendi içlerinde |
hayran | : hayırlı |
ve kâlû | : ve dediler |
hâzâ | : bu |
ifkun | : uydurulmuş iftira |
mubînun | : açıkça, apaçık |
Diyanet İşleri = Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, “Bu, apaçık bir iftiradır” deselerdi ya!
Abdulbaki Gölpınarlı = Bunu duydukları zaman inanan erkeklerle kadınlar, kendilerine nasıl hüsnü zanda bulunuyorlarsa öylece hüsnü zanda bulunsalardı da bu, apaçık bir iftirâ deselerdi.
Abdullah Parlıyan = Böyle bir söylenti işittiğiniz zaman, siz mü'min erkekler ve mü'min kadınların birbirleri hakkında iyi zan besleyip, “Bu düpedüz bir iftiradır” demeleri gerekmezmiydi?
Adem Uğur = Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnüzanda bulunup da: "Bu, apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Ahmed Hulusi = Onu (iftirayı) işittiğinde iman eden erkekler ve iman eden kadınların birbirleri hakkında hayır zannında bulunup: "Bu apaçık iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Ahmet Tekin = Bu iftirayı işittiğinizde, erkek ve kadın mü’minlerin birbirleriyle ilgili hayırlı düşüncelerde, hüsn-ü zanlarda bulunarak:'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?'
Ahmet Varol = Onu duyduğunuzda mü'min erkeklerle mü'min kadınların kendileri hakkında hayır düşünmeleri [1] ve: 'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?
Ali Bulaç = Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkca uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?
Ali Fikri Yavuz = Keşke, onu (Hz. Aişe’ye iftirayı) işittiğiniz zaman, erkek ve kadın müminler, kendi kardeşlerine iyi bir zanda bulunub da: “- Bu apaçık bir iftiradır.” deselerdi.
Ali Ünal = Bu iftirayı duyduklarında bütün mü’ min erkekler ve mü’min kadınların, (kendileri gibi) birbirleri hakkında da içlerinden hayır düşünmeleri ve “Bu, apaçık bir iftiradır!” diye kestirip atmaları gerekmez miydi?
Bayraktar Bayraklı = İftirayı duyduğunuzda, inanan erkek ve kadınlar kendi kendilerine iyi zanda bulunup da, “Bu, apaçık bir iftiradır” demeleri gerekmez miydi?
Bekir Sadak = Onu isittiginiz zaman, erkek kadin muminlerin, kendiliklerinden husnu zanda bulunup da: «Bu apacik bir iftiradir» demeleri gerekmez miydi?
Celal Yıldırım = Onu işittiğiniz zaman mü'min erkekler ve mü'min kadınlar kendi kendilerine iyi zan besleyip bu acık bir iftiradır, deselerdi olmaz mıydı ?
Cemal Külünkoğlu = (Siz ey inananlar!) Bu iftirayı işittiğiniz zaman, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: “Bu apaçık bir iftiradan başka bir şey değildir” demeniz gerekmez miydi?
Diyanet İşleri (eski) = Onu işittiğiniz zaman, erkek kadın müminlerin, kendiliklerinden hüsnü zanda bulunup da: 'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?
Diyanet Vakfi = Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnüzanda bulunup da: «Bu, apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi?
Edip Yüksel = Onu işittiğinizde, siz inanan erkek ve kadınların birbiriniz hakkında olumlu düşüncelere sahip olarak, 'Bu, açıkça büyük bir yalandır,' demeleri gerekmez miydi?
Elmalılı Hamdi Yazır = Ne vardı onu işittiğiniz vakıt erkek ve kadın mü'minler kendi kendilerine husni zann etselerdi de bu açık bir ifktir deselerdi ya
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ne vardı, onu işittiğiniz zaman mümin erkeklerle mümin kadınlar kendi kendilerine hüsnü zanda bulunup: «Bu açık bir iftiradır!» deselerdi?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, «bu apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi?
Gültekin Onan = Onu işittiğiniz zaman, inançlı(erkek)ler ile inançlı(kadın)ların kendi nefsleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkca uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?
Harun Yıldırım = Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnüzanda bulunup da: "Bu, apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Hasan Basri Çantay = Onu işitdiğîniz vakit erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin, kendi vicdanları (önünde), iyi bir zanda bulunub da «Bu, apaçık bir iftiradır» demeleri (lâzım) değil miydi?
Hayrat Neşriyat = Onu işittiğiniz zaman, gerek erkek mü’minlerin ve gerekse kadın mü’minlerin, kendi vicdanlarıyla hüsn-i zanda bulunarak: '(Böyle bir şey olamaz!) Bu apaçık bir iftirâdır!' demeleri gerekmez miydi?
İbni Kesir = Onu işittiğiniz vakit mü'min erkeklerle, mü'min kadınların kendiliklerinden hüsn-ü zanda bulunup: Bu, apaçık bir iftiradır, demeleri gerekmez miydi?
Kadri Çelik = Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, «bu apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi?
Muhammed Esed = Onu işittiğiniz zaman, inançlı(erkek)ler ile inançlı(kadın)ların kendi nefsleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkca uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?
Mustafa İslamoğlu = Bu (iftirayı) işittiğinizde, mü'min erkekler ve kadınlar birbirleri hakkında iyi zanda bulunup da, "Bu düpedüz bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Ömer Nasuhi Bilmen = Onu işittikleri zaman mü'minler ile mü'mineler kendi vicdanlarında hayırlı bir zanda bulunarak, «Bu bir apaçık iftiradır,» demeli değil mi idiler?
Ömer Öngüt = Onu işittiğiniz zaman, gerek erkek mü’minlerin ve gerekse kadın mü’minlerin, kendi vicdanlarıyla hüsn-i zanda bulunarak: '(Böyle bir şey olamaz!) Bu apaçık bir iftirâdır!' demeleri gerekmez miydi?
Şaban Piriş = Onu işittiğiniz zaman, mümin erkek ve mümin kadınların kendilerince iyi niyette bulunup “Bu, apaçık bir iftiradır” demeleri gerekmez miydi?
Sadık Türkmen = Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi(din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de; “Bu apaçık bir iftiradır” deselerdi ya!
Seyyid Kutub = O iftirayı işittiğinizde erkek kadın bütün mü'minlerin, kendileri hakkında hüsn-ü zan besleyerek, özlerine leke kondurmaya yanaşmayarak «Bu apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi?
Suat Yıldırım = Siz ey müminler, bu dedikoduyu daha işitir işitmez, mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: "Hâşa, bu besbelli bir iftiradan başka bir şey değildir!" demeniz gerekmez miydi?
Süleyman Ateş = Onu işittiğiniz zaman inanan erkek ve kadınların, kendiliklerinden güzel zanda bulunup: "Bu, apaçık bir iftirâdır" demeleri gerekmez miydi?
Tefhim-ul Kuran = Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: «Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür» demeleri gerekmez miydi?
Ümit Şimşek = Onu işittiğinizde, mü'min erkekler ve mü'min kadınların birbirleri hakkında iyi şeyler düşünerek 'Hâşâ, bu düpedüz iftiradır' demeleri gerekmez miydi?
Yaşar Nuri Öztürk = Onu işittiğinizde, erkek ve kadın müminlerin birbirleri için iyi zanda bulunup, "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?"
İskender Ali Mihr = Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, onu (bu iftirayı) işittikleri zaman kendi içlerinde hayır zanda bulunsalardı ve “bu apaçık iftiradır” deselerdi olmaz mıydı (demeleri gerekmez miydi)?
İlyas Yorulmaz = Bu iftirayı işittiğinizde, inanan erkekler ve inanan kadınlar kendi içlerinde bu haberi hayra yormalı ve bu açıkça bir uydurma (iftira) demeleri gerekmez miydi?