وَمَا لَنَا أَلاَّ نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَى مَا آذَيْتُمُونَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
Ve mâ lenâ ellâ netevekkele alâllâhi ve kad hedânâ subulenâ, ve le nasbirenne alâ mâ âzeytumûnâ, ve alâllâhi felyetevekkelil mutevekkilûn (mutevekkilûne).
ve mâ lenâ | : ve niçin (neden) biz |
ellâ netevekkele | : tevekkül etmeyelim |
alâllâhi (alâ allahi) | : Allah’a |
ve kad hedâ-nâ | : ve bizi hidayet etmiştir, ulaştırmıştır |
subule-nâ | : yollarımıza |
ve le nasbirenne | : ve elbette sabredeceğiz |
alâ mâ | : şeylere |
âzeytumû-nâ | : bize sizin yaptığınız eziyetler |
ve alâllâhi (ve alâ allahi) | : ve Allah’a |
felyetevekkeli (fe li yetevekkeli) | : artık tevekkül etsinler |
el mutevekkilûne | : tevekkül edenler |
Diyanet İşleri = “Allah, bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye O’na tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve ne diye Allah'a dayanmayalım ki gerçekten de o sevketmiştir bizi doğru yola ve elbette bize ettiğiniz eziyetlere katlanacağız ve dayananlar, artık ancak Allah'a dayanmalı.
Abdullah Parlıyan = Ve ne diye Allah'a güvenip dayanmayalım, gerçekten bize yollarımızı göstermiştir. Elbette bize ettiğiniz eziyetlere katlanacağız ve dayanıp güvenenler ancak Allah'a dayanıp güvenmeli.”
Adem Uğur = Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkülde sebat etsinler.
Ahmed Hulusi = "Hem bizi hakikate giden yola yönlendirmişken ne diye Allâh'a tevekkül etmeyelim ki? Bize eziyet etmenize elbette sabredeceğiz. . . Tevekkül edenler Allâh'a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler).
Ahmet Tekin = 'Bizim, Allah’a dayanıp güvenmememiz, işlerimizi O’na havale etmememiz için bir sebep yok. Bize gideceğimiz yolları, yaşayacağımız hayat tarzlarını da göstermiştir. Sizin bize yaptığınız eziyete karşı elbette sabrederek mücadeleye devam edeceğiz. Tevekkül sahipleri, işlerini Allah’a havale edenler, Allah’a, yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.' dediler.
Ahmet Varol = Biz niçin Allah'a güvenmeyelim ki bizi (doğru olan) yollarımıza O iletti. Elbette bize yaptığınız eziyete katlanacağız. Güvenenler yalnızca Allah'a güvensinler.'
Ali Bulaç = "Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler."
Ali Fikri Yavuz = Hem, bizim, Allah’a tevekkül etmememiz için, hangi özür olabilir ki, O bize yollarımızı dosdoğru göstermiş, hidayet vermiştir. Elbette bize yaptığınız eziyetlere sabredeceğiz. O halde tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etmekte sebat etsinler”
Ali Ünal = “Hem niye Allah’a dayanıp güvenmeyelim ki, takip etmemiz gereken yola bizi ileten O’dur. Bize verdiğiniz her türlü eza ve sıkıntıya hiç şüpheniz olmasın ki sabredeceğiz. Zaten tevekkül sahiplerine de düşen, ancak Allah’a dayanıp güvenmektir.”
Bayraktar Bayraklı = “Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Allah'a güvenip dayananlar bunda süreklilik göstersinler!”
Bekir Sadak = «ize yollarimizi gosteren Allah'a nicin guvenmeyelim? Bize ettiginiz eziyete elbette katlanacagiz. Guvenenler ancak Allah'a guvensinler."*
Celal Yıldırım = Biz ne diye ancak Allah'a güvenip dayanmıyalım ki O cidden bize yollarımızı göstermiştir. Bize yaptığınız eziyetlere karşı elbette sabredeceğiz. Artık tevekkül edenler sadece Allah'a güvenip dayansınlar.
Cemal Külünkoğlu = “(Allah,) yollarımızı bize dosdoğru göstermişken, biz ne diye O'na güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Allah'a güven bağlamış olanlar sonuna kadar O'na güvenmeye devam etmelidirler.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Bize yollarımızı gösteren Allah'a niçin güvenmeyelim? Bize ettiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Güvenenler ancak Allah'a güvensinler.'
Diyanet Vakfi = «Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkülde sebat etsinler.»
Edip Yüksel = 'Bize yollarımızı göstermişken neden ALLAH'a güvenmiyelim? Sizin bize yaptığınız eziyete karşı sabırla direneceğiz. Güvenenler ALLAH'a güvenmeli.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve biz, neyimize Allaha mütevekkil olmıyalım ki, o, bizlere yollarımızı dosdoğru gösterdi, ve elbette bize yaptığınız ezalara karşı sabredeceğiz, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mütevekkiller
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve biz ne diye. Allah'a güvenip dayanmayalım ki, O, bizlere yollarımızı dosdoğru gösterdi. Ve kesinlikle bize yaptığınız eziyetlere karşı da sabredeciğiz; tevekkül edenler hep Allah'a güvenip dayanmalıdır»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler.»
Gültekin Onan = "Bize ne oluyor ki, Tanrı'ya tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Tanrı'ya tevekkül etmelidirler."
Harun Yıldırım = "Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkülde sebat etsinler."
Hasan Basri Çantay = «Hem biz ne diye Allaha güvenib dayanmayalım ki bize dosdoğru yolları O göstermişdir. Bize yapdığınız eziyyetlere elbette katlanacağız. Tevekkül edenler dahi yalınız Allaha güvenib dayanmakda sebat etmelidir».
Hayrat Neşriyat = 'Hem bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, neden Allah’a tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyetlere de mutlaka sabredeceğiz. Tevekkül edenler ise, artık ancak Allah’a tevekkül etsin.'
İbni Kesir = Hem biz, ne diye Allah'a tevekkül etmeyelim ki; bize dosdoğru yolları O, göstermiştir. Bize yaptığınız eziyetlere elbette dayanacağız. Tevekkül edenler de yalnız Allah'a tevekkül etsinler.
Kadri Çelik = “Bizi (doğru olan) yollarımıza hidayet etmişken, bize ne oluyor da Allah'a tevekkül etmeyelim? Elbette bize yapmakta olduğunuz eziyetlere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler.”
Muhammed Esed = Hem, izlediğimiz yolu bize gösteren Allah olduğuna göre, artık nasıl güvenmeyebiliriz ki O'na? "Bunun içindir ki, bize çektirdiklerinize mutlaka göğüs gereceğiz; çünkü bir kere Allah'a güven bağlamış olanlar sonuna kadar O'na güvenmekte devam edeceklerdir!"
Mustafa İslamoğlu = Hem bize yollarımızı bulmada rehberlik ettiği halde, Allah'a neden güvenip dayanmayalım ki? Ve elbette sizin bize çektirdiğiniz eza cefaya rağmen direneceğiz: sağlam bir dayanak arayan herkes de sadece Allah'a güvenip dayansınlar!"
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve biz ne için Allah Teâlâ'ya tevekkül etmeyelim ki, bize yollarımızı muhakkak O dosdoğru göstermiştir ve elbette bize yaptığınız eziyetlere sabrederiz. Ve mütevekkil olanlar da artık Allah'a tevekkülde bulunsunlar.»
Ömer Öngüt = “Bize yollarımızı gösteren Allah'a niçin güvenmeyelim? Sizin bize ettiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler. ”
Şaban Piriş = -Bize yollarımızı gösteren Allah’a niçin bağlanmayalım? Bize ettiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Bağlananlar ancak Allah’a bağlansın.
Sadık Türkmen = Allah’a güvensizlik duymamız bize yaraşmaz; bizlere hidayet/doğruya iletici yollarımızı göstermiş iken! Elbette, bize yaptığınız eziyetlere sabredeceğiz/katlanacağız. Güvenenler, yalnız Allah’a güvensinler.”
Seyyid Kutub = Allah bizi doğru yola ilettiğine göre, niye O'na dayanmayalım ki? Bize edeceğiniz eziyetlere kesinlikle katlanacağız. Dayanak arayanlar sırf Allah'a dayanmalıdırlar.»
Suat Yıldırım = "Biz neden Allah’a tevekkül etmeyelim ki gireceğimiz yolları bize O gösterdi. Bize verdiğiniz her türlü eza ve sıkıntıya sabredeceğiz. Tevekkül edenler yalnız Allah’a dayanıp güvenmelidirler."
Süleyman Ateş = "Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanmayalım? Sizin bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler, Allah'a dayansınlar."
Tefhim-ul Kuran = «Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermişti. Ve elbette bize yapmakta olduğunuz işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler.»
Ümit Şimşek = 'O bize yollarımızı göstermişken Biz niçin Ona tevekkül etmeyelim ki? Sizin bize vereceğiniz eziyete biz sabredeceğiz. Tevekkül edecek olanlar da ancak Allah'a tevekkül etsinler.'
Yaşar Nuri Öztürk = "O, bize yollarımızı göstermişken neden Allah'a tevekkül etmeyecekmişiz? Bize yaptığınız eziyetlere elbette sabredeceğiz. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler."
İskender Ali Mihr = “Ve biz niçin Allah’a tevekkül etmeyelim? Bizi, yollarımıza hidayet etmiştir (ulaştırmıştır). Sizin bize yaptığınız eziyetlere elbette sabredeceğiz. Artık tevekkül edenler, Allah’a tevekkül etsinler.”
İlyas Yorulmaz = “Biz, ancak bizi en doğru yollarımıza ileten Allah’a güveniriz. Bize yaptığınız bunca baskı ve eziyet karşısında asla bu inançlarımızdan vazgeçmeyeceğiz (sabredeceğiz). Güvence ve dayanak arayanlar yalnızca Allah’a güvenip dayansınlar” dediler.