إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ مِنَ الْقَوْلِ وَيَعْلَمُ مَا تَكْتُمُونَ
İnnehu ya’lemul cehre minel kavli ve ya’lemu mâ tektumûn(tektumûne).
inne-hu | : muhakkak o |
ya’lemu | : bilir |
el cehre | : cehrolan, açıkça söylenen |
min el kavli | : söz(ler)den |
ve ya’lemu | : ve o bilir |
mâ | : şey |
tektumûne | : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz, gizliyorsunuz |
Diyanet İşleri = “Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki o, açık konuşulan sözü de bilir, gizlediğiniz sözü de.
Abdullah Parlıyan = Doğrusu O Allah, açık konuşulan sözü de bilir, gizlediğiniz sözü de.
Adem Uğur = Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.
Ahmed Hulusi = "Muhakkak ki O, düşüncelerinizden açığa vurduğunuzu da gizlemekte olduğunuzu da bilir. "
Ahmet Tekin = 'Allah açığa vurduğunuz sözlerinizi ve fiillerinizi bilir, gizlediklerinizi de bilir.'
Ahmet Varol = Şüphesiz O, sözün açıktan söylenenini de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Ali Bulaç = "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."
Ali Fikri Yavuz = Şüphe yok ki Allah, söylenen sözden açığa vurulanı da bilir, gizliliklerinizi de bilir.
Ali Ünal = “Şüphesiz ki Allah, sözün açıktan söylenenini (İslâm ve davetim aleyhinde açıktan söylediklerinizi) bildiği gibi, içinizde tuttuklarınızı, gizlediğiniz niyetlerinizi, (kurmaya niyetlendiğiniz tuzaklarınızı) da bilir.
Bayraktar Bayraklı = Şüphesiz O, sözün açığını da bilir; gizlediklerinizi de bilir.
Bekir Sadak = «Dogrusu O, aciga vurulan sozu de bilir, gizlediklerinizi de bilir.»
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.
Cemal Külünkoğlu = “Şüphesiz O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.'
Diyanet Vakfi = Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.
Edip Yüksel = 'O, açıklanan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Şübhe yok ki o, söylenenden, açığa vurulanı da bilir gizlediğinizi de bilir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şüphesiz ki O, söylenenin açığa vurulanını da bilir gizlediğinizi de bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Şüphesiz Allah açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Gültekin Onan = "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."
Harun Yıldırım = Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.
Hasan Basri Çantay = «Hiç şübhesiz ki sözün açığını da O biliyor, gizlemekde olduğunuzu da O biliyor».
Hayrat Neşriyat = 'Muhakkak ki O, sözün açık olanını da bilir, gizlemekte olduğunuz şeyleri de bilir.'
İbni Kesir = Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Kadri Çelik = “Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.”
Muhammed Esed = "Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, örtüp gizlediklerinizi de bilir.
Mustafa İslamoğlu = Fakat (Allah) açıktan söyleneni nasıl bilirse, gizlediklerinizi de öylece bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen = «Şüphe yok ki, sözden açığa vurulanı da, gizlediklerinizi de bilir.»
Ömer Öngüt = Şüphesiz ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Şaban Piriş = Şüphesiz Allah, açığa vurulan sözü de gizlediğiniz sözü de bilir.
Sadık Türkmen = Şüphesiz o, açığa vurduğunuz sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Seyyid Kutub = Hiç kuşkusuz Allah, açıkça söylediğiniz sözleri bildiği gibi içinizde sakladığınız duyguları da bilir.
Suat Yıldırım = Şüphesiz ki Allah sözün açık olanını da, gizli olanını da bilir. Hem sizin gizlediğiniz, şeyleri de bilir.
Süleyman Ateş = "Şüphesiz O, sözün açığını da bilir, gizlediklerinizi de bilir."
Tefhim-ul Kuran = «Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir.»
Ümit Şimşek = Açığa vurulan sözü de O bilir, sizin sakladıklarınızı da.
Yaşar Nuri Öztürk = Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da bilir.
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki O, sözün cehrî olanını (açıkça söylenenini) ve ketmettiklerinizi (gizlediklerinizi) bilir.
İlyas Yorulmaz = “O Allah, sizin açıktan söylediklerinizi de bilir, içinizde sakladıklarınızı da bilir. ”