مَن كَفَرَ بِاللّهِ مِن بَعْدِ إيمَانِهِ إِلاَّ مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالإِيمَانِ وَلَكِن مَّن شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِّنَ اللّهِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Men kefere billâhi min ba’di îmânihî illâ men ukrihe ve kalbuhu mutmainnun bil îmâni ve lâkin men şeraha bil kufri sadran fe aleyhim gadabun minallâh(minallâhi), ve lehum azâbun azîm(azîmun).
men kefere | : kim inkâr ederse |
billâhi (bi allâhi) | : Allah’ı |
min ba’di | : ...’den sonra |
îmâni-hî | : kendi îmânı, onun îmânı |
illâ | : hariç |
men ukrihe | : kim zorlanırsa, mecbur edilirse |
ve kalbu-hu | : ve onun kalbi |
mutmainnun | : tatmin olmuş |
bi el îmâni | : îmân ile |
ve lâkin | : fakat, ama, ve de |
men şeraha | : kim açarsa, şerhederse |
bi el kufri | : küfre |
sadran | : göğüs |
fe aleyhim | : o zaman, artık onlara, onların üzerine |
gadabun | : bir gazap |
minallâhi | : Allah’tan |
ve lehum | : ve onların vardır, onlar için vardır |
azâbun azîmun | : büyük azap |
Diyanet İşleri = Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Canla, gönülle inanmışken ve yüreği, inançla yatışmışken zorla, cebirle, istemediği halde dininden döndüğünü söyleyenden başka inandıktan sonra Allah'ı inkâr eden, hattâ kâfirlikle yüreği genişleyen, hoşlanan kişi yok mu, bu çeşit kişileredir Allah'ın gazabı ve onlara pek büyük bir azap var.
Abdullah Parlıyan = Gönülden inanmışken ve yüreği imanla dopdolu iken, zorla istemediği halde, dininden döndüğünü söyleyenden başka, inandıktan sonra, Allah'ı inkâr eden, hatta Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmekle yüreği genişleyen ve hoşlanan kişi yok mu, bu çeşit kimseleredir Allah'ın gazabı, ahirette de büyük bir azap vardır; Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler için.
Adem Uğur = Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.
Ahmed Hulusi = Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde, (küfre) zorlanan hariç, kim imanından sonra Allâh'a küfrederse ve küfre sînesini açar ise, işte Allâh gazabı onun üzerinedir! Kendilerine çok büyük azap vardır.
Ahmet Tekin = Kalbi, aklı iman ile huzur ve sükûn bulduktan sonra, küfre zorlananlar hariç, kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder, tekrar küfre saplanırsa, gönlünü küfre açarsa, işte Allah’ın gazabı, hışmı bunlaradır. Onlara büyük bir azap vardır.
Ahmet Varol = İman ettikten sonra Allah'ı inkâr eden; -kalbi imanla yatışmış olduğu halde zorlanan (ve bu yüzden küfür sözü söyleyen) değil- ama göğüslerini küfre açan kimselere Allah'tan bir gadab vardır. Ve onlar için büyük bir azap vardır.
Ali Bulaç = Kim imanından sonra Allah'a (karşı) inkâra sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- inkâra göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah'tan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır.
Ali Fikri Yavuz = Kalbi iman ile kararlaşmış olduğu halde, (küfür kelimesini söylemeye) cebredilenler (ve böylece yalnız dilleriyle söyliyenler) müstesna, kim Allah’a küfrederse, onlara şiddetli bir azab var; lâkin küfre bağrını açanlar üzerine Allah’dan bir gazab ve kendilerine çok büyük bir azab vardır.
Ali Ünal = İnkâra mecbur bırakılıp da bunu yalnızca diliyle yapan, fakat kalbi imanla dopdolu ve doygun olandan başka her kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder ve gönlünü küfre açarsa, böylelerinin üzerine Allah’tan çetin bir ceza iner ve onlar için çok büyük bir azap vardır.
Bayraktar Bayraklı = Kalbi imanla dolu olduğu halde, zorlananın dışında olan kimse inandıktan sonra Allah'ı inkâr eder ve gönlünü inkârcılığa açarsa, bunlara Allah katında bir öfke vardır ve büyük azap da onlaradır.
Bekir Sadak = Gonlu imanla dolu oldugu halde, zor altinda olan kimse mustesna, inandiktan sonra Allah'i inkar edip, gonlunu kafirlige acanlara Allah katindan bir gazap vardir; buyuk azap da onlar icindir.
Celal Yıldırım = Kalbi imân ile yatışmış olduğu halde, zorlanan kimse dışında, inandıktan sonra Allah'ı inkâr edip göğsünü küfre açanlar üzerine Allah' tan bir gazab vardır ve büyük bir azâb da onlar içindir.
Cemal Külünkoğlu = Kalbi imanla dolu olduğu halde (dinden dönmeye) zorlananların dışında, her kim inandıktan sonra Allah'ı bırakıp göğsünü (kalbini) küfre açarsa, işte Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.
Diyanet İşleri (eski) = Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır; büyük azap da onlar içindir.
Diyanet Vakfi = Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.
Edip Yüksel = Kalbi imanla dolu olduğu halde (inkara) zorlanan dışında, imandan sonra inkara göğsünü açıp ALLAH'ı inkar edenler ALLAH'tan bir gazabı hakketmişlerdir ve onlar için büyük bir azap vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Her kim imanından sonra Allaha küfrederse -kalbi iyman ile mutmainn olduğu halde ikrah edilen başka- velâkin küfre sinesini açan kimse lâbüdd onların üstüne Allahdan bir gadab iner ve onlara azîm bir azâb vardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Her kim imanından sonra Allah'a küfrederse kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan başka ve kim küfre göğsünü açarsa, onların üstüne kesinkes Allah'tan bir gazap iner ve onlara büyük bir azap vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kalbi iman ile sükûnet bulduğu halde (dinden dönmeye) zorlananlar dışında, her kim imanından sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onların üzerine Allah'tan bir gazab gelir ve kendilerine çok büyük bir azab vardır.
Gültekin Onan = Kim inancından sonra Tanrı'ya küfredip de, -kalbi inançla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- küfre göğüs açarsa, işte onların üstünde Tanrı'dan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır.
Harun Yıldırım = Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.
Hasan Basri Çantay = Kalbi îman üzere (sabit ve bununla) mutmein (ve müsterih) olduğu halde (cebr-ü) ikrah e uğratılanlar müstesna olmak üzere kim îmanından sonra Allâhı tanımaz, fakat küfre sîne (-i kabul) açarsa Allahın gazabı onların başındadır. Onlar için en büyük bir azâb vardır.
Hayrat Neşriyat = Kalbi îmân ile mutmain olduğu hâlde (inkâra) zorlanan kimse müstesnâ, kim îmân ettikten sonra Allah’ı inkâr ederse (onun için şiddetli bir tehdid vardır), fakat kim de küfre gönlü(nü) açarsa, artık Allah’dan onların üzerine bir gazab ve onlar için (pek) büyük bir azab vardır.
İbni Kesir = Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlananların dışında, her kim; imanından sonra Allah'ı tanımayıp küfre göğüs açarsa; işte Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlar için büyük bir azab vardır.
Kadri Çelik = Gönlü imanla dolu olduğu halde, zorlanan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkâr edip gönlünü küfre açanlara Allah katından bir gazap vardır ve büyük azap da onlar içindir.
Muhammed Esed = İmana eriştikten sonra Allah'ı inkar eden kimseye gelince -ki, bundan kasıt, kalbi imanla dolu olduğu halde baskı altında inkar etmiş görünen kimse değil, fakat kalbini bile isteye hakkın inkarına açan kimsedir- işte böylelerinin üzerine Allah katından bir hışım çökecek ve onların payına çok büyük bir azap düşecektir:
Mustafa İslamoğlu = İman ettikten sonra Allah'ı inkar eden kimseye gelince: -(ki) bu kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında görünüşte inkar eden kimse değil, ve fakat kalbini küfre bile isteye açan kimsedir- işte böyleleri Allah'ın rahmetinden dışlanacaklar, dahası (ahirette) onları korkunç bir azap bekleyecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Kalbi imân ile mutmain olduğu halde icbar edilen müstesna, velâkin her kim imânından sonra Allah Teâlâ'yı inkâr eder de küfre sine açarsa işte onların üzerine Allah'tan bir gazap vardır ve onlar için pek büyük bir azap da vardır.
Ömer Öngüt = Gönlü imanla mutmain olduğu halde, zorlanan kimse hariç, kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr eder ve gönlünü küfre açarsa; onların üzerine Allah'tan bir gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.
Şaban Piriş = Kim iman ettikten sonra Allah’a nankörlük ederse, kalbi iman ile dopdolu olduğu halde küfre zorlanan kimseden başka kim de göğsünü inkarcılığa açarsa, Allah’ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlara büyük bir azap vardır.
Sadık Türkmen = Kim inandıktan sonra, Allah’ı inkâr ederse; kalbi imanla yatışmış olduğu halde zorlanan kimse hariç kim inkâra göğsünü açarsa (inkârı severse), Allah’tan bir gazap, işte onların üzerinedir. Onlar için büyük bir azap vardır.
Seyyid Kutub = iman ettikten sonra kâfir olanlar, Allah'ın gazabına uğrarlar, onun için büyük bir azap vardır. Yalnız bu hüküm, kalpleri kesin bir imanın hazzı ile donanmış olduğu halde baskı altında kalanlar için değil, fakat gönüllerinin kapısını inkârcılığa açanlar için geçerlidir.
Suat Yıldırım = Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken, dini inkâr etmeye mecbur bırakılıp da yalnız dilleriyle inkâr sözünü söyleyenler hariç, kim imanından sonra Allah’ı inkâr ederek gönlünü inkâra açar, göğsüne küfrü yerleştirirse, onlara Allah tarafından bir gazap, hem de müthiş bir azap vardır.
Süleyman Ateş = İnandıktan sonra Allah'a nankörlük eden, -kalbi imanla yatışmış olduğu halde (inkâra) zorlanan değil- fakat küfre göğüs açan, (küfürle sevinç duyan) kimselere Allah'tan bir gazab iner ve onlar için büyük bir azâb vardır.
Tefhim-ul Kuran = Kim imanından sonra Allah'a (karşı) küfre sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- küfre göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah'tan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır.
Ümit Şimşek = Kalbi imanla huzura ermiş olduğu halde inkâra zorlanan kimse hariç, kim iman ettikten sonra kâfir olur ve gönül rızasıyla inkârı benimserse, öyleleri Allah'ın gazabına uğrar; onların hakkı büyük bir azaptır.
Yaşar Nuri Öztürk = Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkâra göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük bir azap da öngörülmüştür.
İskender Ali Mihr = Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah’ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah’tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır.
İlyas Yorulmaz = Kalbi iman ile dolu olduğu halde inkar etmeye zorlananların dışında, kim imanından sonra inkar eder ve kalbini küfre açarsa, onlar üzerine Allah’dan bir öfke ve büyük bir azap vardır.