وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْجِبَالِ فَقُلْ يَنسِفُهَا رَبِّي نَسْفًا
Ve yes’elûneke anil cibâli fe kul yensifuhâ rabbî nesfâ(nesfen).
ve yes’elûne-ke | : ve sana soruyorlar |
an el cibâli | : dağlar hakkında, dağ(lar)dan |
fe kul | : o zaman, de |
yensifu-hâ | : onu savurup atacak |
rabbî | : Rabbim |
nesfen | : savurarak |
Diyanet İşleri = (Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.”
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün dağlar ne olur diye soruyorlar sana; de ki: Rabbim onları un ufak eder, kuma döndürür de savurur.
Abdullah Parlıyan = O kıyamet günü, dağların ne olacağını soruyorlar sana. O zaman onlara de ki: “Rabbim onları parça parça edip savuracak.
Adem Uğur = (Resûlüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak.
Ahmed Hulusi = Sana dağlardan sorarlar. . . De ki: "Rabbim onları ufalayıp savuracak. "
Ahmet Tekin = Sana dağlarla ilgili sualler soruyorlar.'Rabbim onları temelinden sökerek ufalayıp toz duman halinde savuracak' de.
Ahmet Varol = Sana dağlardan soruyorlar. De ki: 'Rabbim onları ufalayıp savuracak,
Ali Bulaç = Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: "Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak"
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), sana dağların kıyâmetteki halini sorarlar(sa), de ki: “- Rabbim onları ufalayıp savuracak.
Ali Ünal = (Rasûlüm,) sana Kıyamet Günü dağların ne olacağını sorarlar. Onlara de ki: “Rabbim onları ufalayıp savuracak.
Bayraktar Bayraklı = Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: “Rabbim onları ufalayıp savuracak.”
Bekir Sadak = (105-10) 8 Sana daglari sorarlar; de ki: «Rabbim onlari ufalayap savuracak, yerlerini duz, kuru bir toprak haline getirecek; orada ne cukur, ne tumsek goreceksin. O gun, hicbir tarafa sapmadan bir davetciye uyarlar. Sesler Rahman'in heybetinden kisilmistir; ancak bir fisilti isitirsin.»
Celal Yıldırım = (105-106-107) (Kıyametin meydana geldiği vakit) dağların (nasıl olacağını) sana soruyorlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak; yerlerini dümdüz pürüzsüz boş olarak bırakacak; artık onda ne bir eğrilik, ne de bir tümseklik göreceksin.
Cemal Külünkoğlu = (105-107) (Ey Muhammed!) Sana dağların durumunu soruyorlar. De ki: “Rabbim onları (kıyamet günü) toz edip savuracak. Yerlerini dümdüz ve çırılçıplak bir alana dönüştürecek. Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin.
Diyanet İşleri (eski) = Sana dağları (n kıyamet günündeki haalini) sorarlar. De ki: «Rabbim onları ufalayıb savuracak».
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak.
Edip Yüksel = Senden dağları sorarlar. De ki, 'Rabbim onları ufalayıp savuracak.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de sana dağlardan soruyorlar, binaenaleyh de ki: rabbım onları un ufra edip savuracak da
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: «Rabbim, onları un ufak edip savuracak!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sana, (o gün) dağların ne olacağı hakkında sorarlar. Bu takdirde onlara şöyle de: "Rabbim onları un ufak edip tümünü savuracak;
Gültekin Onan = Ve sana dağlardan sorarlar. Binaenaleyh de ki: «Onları Rabbim darmadağın edip savuracaktır.»
Harun Yıldırım = Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak.
Hasan Basri Çantay = Sana dağlardan soruyorlar de ki: -Rabbim onları un ufak edecektir.
Hayrat Neşriyat = Ve sana dağlardan soruyorlar, de ki: “Rabbim onları kül gibi savuracak.
İbni Kesir = Ve sana dağlardan sorarlar. De ki: Rabbım, onları ufalayıp savuracak.
Kadri Çelik = Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: “Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak.”
Muhammed Esed = Ve sana (Kıyamet Günü'nde) dağları(n ne olacağını) soracaklar. O zaman (onlara) de ki: "Rabbim onları toza toprağa çevirip savuracak,
Mustafa İslamoğlu = Sana, (o gün) dağların ne olacağı hakkında sorarlar. Bu takdirde onlara şöyle de: "Rabbim onları un ufak edip tümünü savuracak;
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve sana dağlardan sorarlar. Binaenaleyh de ki: «Onları Rabbim darmadağın edip savuracaktır.»
Ömer Öngüt = Resulüm! Sana dağlardan (kıyamet günü ne olacağından) sorarlar. De ki: “Rabbim onları kül gibi ufalayıp savuracak!”
Şaban Piriş = Sana dağlardan soruyorlar de ki: -Rabbim onları un ufak edecektir.
Sadık Türkmen = Ve sana dağlardan soruyorlar, de ki: “Rabbim onları kül gibi savuracak.
Seyyid Kutub = Ey Muhammed, sana dağlara ilişkin soru sorarlar. De ki; Rabb'im onları ufalayıp havada savurur.
Suat Yıldırım = (105-106) Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: "Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini dümdüz, boş vaziyette bırakacak."
Süleyman Ateş = Sana dağlardan soruyorlar. De ki: "Rabbim onları ufalayıp savuracak!
Tefhim-ul Kuran = Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: «Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak.»
Ümit Şimşek = Ve sana dağlardan sorarlar. Binaenaleyh de ki: «Onları Rabbim darmadağın edip savuracaktır.»
Yaşar Nuri Öztürk = Sana dağlardan soruyorlar. De ki: "Rabbim onları un ufak edecektir."
İskender Ali Mihr = Ve sana dağ(lar)dan soruyorlar. O zaman onlara de ki: “Rabbim onları savurup atacak.”
İlyas Yorulmaz = Sana dağlar hakkında soruyorlar. Onlara deki “Rabbim onları kıyamet günü yerle bir edecek. ”