وَكَأَيِّن مِّن آيَةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ
Ve keeyyin min âyetin fîs semâvâti vel ardı yemurrûne aleyhâ ve hum anhâ mu’ridûn(mu’ridûne).
ve keeyyin | : ve (ne kadar) pek çok, nice |
min âyetin | : (âyetlerden) âyet, delil |
fî es semâvâti | : semalarda, göklerde |
ve el ardı | : ve yeryüzü |
yemurrûne | : yanından geçerler |
aleyhâ | : onun üzerinden, yanından |
ve hum an-hâ | : ve onlar, ondan |
mu’ridûne | : yüz çeviren kimseler |
Diyanet İşleri = Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Göklerde ve yeryüzünde nice deliller vardır ki onları görmezler ve yüz çevirip giderler.
Abdullah Parlıyan = Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.
Adem Uğur = Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.
Ahmed Hulusi = Semâlarda ve arzda nice işaret var ki, onlar bunlardan yüz çevirerek üzerlerinden geçip giderler.
Ahmet Tekin = Bununla beraber, göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren ne kadar işaret, delil var ki, onlarla yüzyüze gelirler de, gene de ilgilenmezler.
Ahmet Varol = Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.
Ali Bulaç = Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.
Ali Fikri Yavuz = Göklerde ve yerde (Allah’ın birliğine, kudret ve azametine delâlet eden) ne kadar alâmet var ki, insanlar, üzerlerinden geçerler de, bunlardan ibret almayıp yüz çevirirler.
Ali Ünal = (Kur’ân’ın dile getirdiği iman hakikatlerine) göklerde ve yerde o kadar çok deliller var ki! Fakat onlar, bu delillerle sürekli iç içe, yan yana bulundukları halde hep bir aldırmazlık içindedirler.
Bayraktar Bayraklı = Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlardaki delillerden yüzlerini çevirip geçerler.
Bekir Sadak = Goklerde ve yerde nice belgeler vardir ki, yanlarindan yuzlerini cevirerek gecerler.
Celal Yıldırım = Göklerde ve yerde nice âyetler (açık belgeler, yol gösterici kanıtlar) vardır ki, onlardan yüzlerini çevirerek geçerler (de bir şey anlamazlar).
Cemal Külünkoğlu = Göklerde ve yerde (iman etmek için) nice ibret içerikli belgeler vardır ki, yanlarından geçtikleri halde onları umursamazlar.
Diyanet İşleri (eski) = Göklerde ve yerde nice belgeler vardır ki, yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.
Diyanet Vakfi = Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.
Edip Yüksel = Göklerde ve yerde nice deliller var ki yanından dikkatsizce geçerler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bununla beraber Göklerde yerde ne kadar âyet var ki üzerine uğrarlar onlardan yüz çevirir geçerler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bununla beraber göklerde, yerde nice deliller vardır ki, yüz yüze gelirler de onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler.
Gültekin Onan = Göklerde ve yerde ne mucizeler var ki, (insanoğlu) yanından geçip gider de onlara dönüp bakmaz bile.
Harun Yıldırım = Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.
Hasan Basri Çantay = Göklerde ve yerde (Allahın varlığını, birliğini ve kemâl-i kudretini isbat eden) nice âyetler (nişaneler) vardır ki (insanlar) bunlardan yüz çevirici olarak, üstüne basar geçerler.
Hayrat Neşriyat = Hem göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar (ibret almadan) bunlardan yüz çevirici kimseler olarak üzerlerinden geçip giderler.
İbni Kesir = Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki; yüzlerini çevirerek onları görüp geçerler.
Kadri Çelik = Göklerde ve yerde yanlarından geçerken yüz çeviriciler oldukları nice ayetler vardır.
Muhammed Esed = Kaldı ki, göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki, onlar (üzerinde düşünmeden) sırtlarını çevirerek yanlarından geçip gidiyorlar!
Mustafa İslamoğlu = Göklerde ve yerde ne mucizeler var ki, (insanoğlu) yanından geçip gider de onlara dönüp bakmaz bile.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve göklerde ve yerde nice alâmetler vardır ki, (nâsın ekserisi) onlardan yüz çevirir oldukları halde onların üzerinden geçer giderler.
Ömer Öngüt = Göklerde ve yerde nice âyetler (deliller) vardır ki, yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.
Şaban Piriş = Göklerde ve yerde nice belgeler vardır ki, yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.
Sadık Türkmen = Göklerde ve yerde, nice ayetler vardır ki, (insanlar) onların önünden/üzerinden yüzlerini çevirerek geçip giderler!
Seyyid Kutub = Göklerde ve yerde nice ayetler, nice ibret içerikli belgeler vardır, yanlarından geçtikleri halde onları umursamazlar.
Suat Yıldırım = Göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren nice deliller vardır ki,insanlar yanından geçip gittikleri halde yüzlerini çevirdiklerinden farkına varmazlar.
Süleyman Ateş = Göklerde ve yerde nice âyet(ler) var ki onların yanından yüzlerini çevirerek geçerler.
Tefhim-ul Kuran = Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, onlar ona sırtlarını çevirip giderler.
Ümit Şimşek = Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, insanlar onlara sırt çevirir de yanlarından geçer, giderler.
Yaşar Nuri Öztürk = Göklerde ve yerde nice mucizeler var ki, yanlarından geçerler de dönüp bakmazlar bile.
İskender Ali Mihr = Semalarda ve yeryüzünde nice âyet (delil) vardır. Ve onlar, ondan (o delilden) yüz çevirerek yanından geçerler.
İlyas Yorulmaz = Göklerde ve yerde nice alınacak ibret ve işaretler var ama, (inanmayanlar) onları umursamadan kafalarını çevirip her seferinde yanlarından uğrayıp geçerler.