مَا جَعَلَ اللّهُ مِن بَحِيرَةٍ وَلاَ سَآئِبَةٍ وَلاَ وَصِيلَةٍ وَلاَ حَامٍ وَلَكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَأَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ
Mâ cealallâhu min bahîratin ve lâ sâibetin ve lâ vasîletin ve lâ hâmin ve lâkinnellezîne keferû yefterûne alâllâhi kezib(kezibe) ve ekseruhum lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
mâ ceale | : kılmadı, yapmadı |
allâhu | : Allâh (cc.) |
min | : ...’den |
bahîretin | : putlar için ayırılan ve kulağı yarılan deve |
ve lâ | : ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı |
sâibetin | : putlar için ayrılan ve otlaması için serbest bırakılan hayvan |
ve lâ | : ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı |
vasîletin | : erkek ve dişi olarak doğan davarların dişisi |
ve lâ | : ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı |
hâmin | : üzerine binilmesi yasak olan ve tüyleri kesilmeyen erkek deve |
ve lâkinne | : ve lâkin, fakat |
ellezîne keferû | : kâfirler, inkar edenler |
yefterûne | : iftira ediyorlar |
alâ allâhi | : Allâh’a (cc.) karşı |
el kezibe | : yalan |
ve ekseru-hum | : ve onların çoğu |
lâ ya’kılûne | : akletmezler, akıllarını kullanmazlar |
Diyanet İşleri = Allah, ne “Bahîre”, ne “Sâibe”, ne “Vasîle”, ne de “Hâm” diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat, inkâr edenler Allah’a karşı yalan uyduruyorlar. Zaten çoklarının aklı da ermez.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah, ne bahîreyi meşru kılmıştır, ne sâibeyi, ne vasîlayı, ne de hâmı; fakat kâfir olanlar, Allah'a, yalan yere iftirâ ederler ve onların çoğunun da aklı ermez.
Abdullah Parlıyan = Bazı hayvan cinslerinin, batıl inanç ve düşüncelerle binilmemesi, kesilmemesi ve batıl ilahlara adanması şeklinde işaretlenmesi ve insanların kullanımından alıkonması, Allah'ın emri değildir. Ama Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, kendi uydurdukları yalanları Allah'a yakıştırırlar ve onların çoğu akıllarını asla kullanmazlar.
Adem Uğur = Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz.
Ahmed Hulusi = Allâh Bahire, Saibe, Vasıyle ve Ham (isimleriyle tanımlanan bir kısım kurbanlıklar) diye bir şey hükmetmemiştir (bu bir kısım insanların uydurmacılık geleneğidir). Ne var ki, hakikat bilgisini inkâr edenler, Allâh üzerine yalan uyduruyorlar! Onların çoğunluğu aklını kullanmaz!
Ahmet Tekin = Beş batın yavru veren, beşinci batın yavrusu erkek olan devenin, faydalanılmaktan vazgeçilerek kulağının yarılıp salıverilmesinin; dertten kurtuluş adağı olarak bir hayvanın faydalanılmaktan vazgeçilip putlara adanarak salma gezer halde bırakılmasının; peşpeşe birkaç dişi yavru doğuran devenin (veya koyunun) doğurduğu erkek yavrunun putlara adanmasının; on batın döl veren erkek devenin sırtına yük vurulmamasının, başıboş bırakılarak yayılmasının ve su içmesinin engellenmemesinin kutsallığının meşruiyyetiyle ilgili Allah herhangi bir hüküm koymamıştır. Fakat kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler Allah adına yalan uydurarak iftira etmektedirler. Onların çoğu akıllarını kullanarak dinin hakikatini kavrayamıyorlar.
Ahmet Varol = Kulağı yarılıp salıverilen, putlara adanan, erkek dişi ikizler doğuran ve on defa yavru yapmasından dolayı sırtına yük vurulmayan hayvanlarla ilgili uygulamaların hiçbirini Allah emretmemiştir. Ancak kâfirler Allah'a karşı yalan uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdiremiyor. [18]
Ali Bulaç = Allah Bahiyre'den Saibe'den Vasiyle'den ve Ham'dan hiç birini (meşru) kılmamıştır. Ancak inkâr edenler, Allah'a karşı yalan düzüp uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmez.
Ali Fikri Yavuz = Allah, (câhiliyyet devrindeki âdet üzere) kulağı yarılıp salıverilen ve putlara adak yapılan develerle, putlar için kesilen erkek koyunların ve sırtı yüke haram kılınan develerin hiç birini meşru kılmamıştır. Fakat, küfredenler, Allah’a yalan uydururlar. Onların çoğunun akılları ermez.
Ali Ünal = Allah, beşincide erkek doğuran devenin sütünü putlara bırakmayı da, adak adayıp adağı yerine gelince dişi veya erkek deveyi salıverip ondan faydalanmayı nefsine haram etmeyi de, biri erkek diğeri dişi ikiz doğuran koyun veya devenin erkek yavrusunu putlar için serbest bırakmayı da, on nesli dölleyen erkek deveyi salıp ondan istifadeyi nefsine haram kılmayı da emretmedi (insanların kendiliklerinden hükümler koyup, sonra da bunları Allah’a, Din’e atfetmelerine kesinlikle izin vermedi). Fakat o küfredenler, (Din adına) yalanlar uydurup, sanki bunları Allah emretmiş gibi O’na iftirada bulunmaktadırlar. Esasen o küfredenlerin çoğu, düşünüp akletmekte değillerdir.
Bayraktar Bayraklı = Allah bahîre, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey yapmamıştır. Fakat inkârcılar, kendi uydurdukları yalanları Allah'a yakıştırırlar ve onların birçoğu akıllarını asla kullanmazlar.[108]
Bekir Sadak = Allah, kulagi centilen, saliverilen, erkek disi ikizler doguran, on defa yavrulanmasindan oturu yuk vurulmayan hayvanlarin adanmasini emretmemistir; fakat inkar edenler Allah'a karsi yalan uydururlar ve cogu da akletmezler.
Celal Yıldırım = Allah ne bahire, ne sâibe, ne vesile, ne de hâm'dan hiç biriyle emretmemiş ve meşru' da kılmamıştır. Ama o küfredenler Allah'a karşı yalan uydurup iftirada bulunuyorlar; çoğunun da aklı ermemektedir.
Cemal Külünkoğlu = Allah, (cahiliye devrindeki âdet üzere hayvanlar için) “bahire”, “saibe”, “vesile” ve “ham” diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat inkârcılar, Allah'a yalan uydururlar. Zaten onların çoğu akıllarını kullanmazlar (körü körüne tabi olurlar).
Diyanet İşleri (eski) = Allah, kulağı çentilen, salıverilen, erkek dişi ikizler doğuran, on defa yavrulamasından ötürü yük vurulmayan hayvanların adanmasını emretmemiştir; fakat inkar edenler Allah'a karşı yalan uydururlar ve çoğu da akletmezler.
Diyanet Vakfi = Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz.
Edip Yüksel = Belli bir erkek ve dişi kombinezonuyla yavrulayanların, yemin sonucu salıverilenlerin, arka arkaya iki erkek doğuranların ve on kez döl veren erkek develerin haram edilişini ALLAH onaylamıyor; inkarcılar ALLAH'a iftira ediyor. Çoğu akletmez onların.
Elmalılı Hamdi Yazır = ne bahıyre, ne sâibe, ne vasıyle, ne ham'dan hiç birini Allah meşru' kılmadı, lâkin küfretmekte olan kimseler, Allah namına yalan söyliyerek ona iftira ediyorlar, çoklarının da aklı irmez
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah, ne kulağı yarılan, ne salma bırakılan, ne erkek-dişi ikizler doğuran, ne de on defa doğurması yüzünden yük vurulamayan hayvanların (adanmasını) meşru kılmadı. Fakat küfreden kimseler, Allah adına yalan söyleyerek O'na iftira ediyorlar. Çoklarının da aklı ermez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah, ne «bahîre»yi, ne «sâibe»yi, ne «vesile»yi ve ne de «hâm»ı meşru kılmıştır. Fakat küfredenler, Allah'a yalan iftira etmektedirler. Onların çoğunun akılları ermez.
Gültekin Onan = Tanrı Bahriye'den Saibe'den, Vasiyle'den ve Ham'dan hiç birini (meşru) kılmamıştır. Ancak küfredenler, Tanrı'ya karşı yalan düzüp uyduruyorlar. Onların çoğu akletmez.
Harun Yıldırım = Allah, bahire, saibe, vasile, ham diye bir şey belirlememiştir. Halbuki kâfirler yalan söyleyerek Allah’a iftira ediyorlar. Çünkü onların pek çoğunun aklı ermez.
Hasan Basri Çantay = Allah ne «Bahıyre den, ne «Sâbibe» den, ne «Vasiyle den, ne de «Ham» dan hiç birini (meşru) kılmamışdır. Fakat o küfredenler Allaha karşı («Bize bunları o emretmişdir» diye) yalan düzerler. Onların çoğunun (avamının) ise akılları ermez.
Hayrat Neşriyat = Allah, ne bahîre, ne sâibe, ne vasîle, ne de hâm’dan hiçbirini (meşrû')kılmamıştır; fakat inkâr edenler Allah’a karşı yalan uyduruyorlar! Çünki onların çoğu akıl erdiremezler.
İbni Kesir = Allah; ne Bahire'den, ne Saibe'den, ne Vasile'den, ne de Ham'dan hiç birini meşru kılmamıştır. Fakat küfredenler; Allah'a karşı yalan uydurdular. Onların çoğunun ise akılları ermez.
Kadri Çelik = Allah, beşinci doğurduğu erkek olan kulağı çentilmiş deveyi, adak olarak adanan deveyi, dişi ve erkek olmak üzere ikiz doğuran koyunu ve dölünden on deve meydan gelmiş olan erkek deveyi (kesmemek, yememek ve binmemek üzere salıvermeyi) karar kılmamıştır. Fakat küfre sapanlar Allah'a karşı yalan uydururlar ve çoğu da akıl etmezler.
Muhammed Esed = Bazı hayvan cinslerinin batıl inançlarla işaretlenmesi ve insanların kullanımından alıkonulması, Allahın emri değildir: Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, kendi uydurdukları yalanları Allaha yakıştırırlar. Ve onların bir çoğu akıllarını asla kullanmaz:
Mustafa İslamoğlu = Ne bahira ve saibe, ne de vasile ve ham (adı altında, hayvanların batıl inançlarlar yaratılış amacı dışına çıkarılmaları) Allah'ın emri değildir. Fakat hakikati inkarda ısrar edenler, kendi uydurdukları yalanları Allah'a yakıştırıyorlar. Zira onların çoğu kafalarını kullanmıyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Allah Teâlâ bahireden, saibeden, vasileden ve hâmden hiçbirini (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfir olanlar Allah Teâlâ'ya karşı yalan söyleyerek iftirada bulunurlar. Ve onların çokları ise akıl erdiremezler.
Ömer Öngüt = Allah bahîre, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat kâfirler Allah'a karşı yalan uydururlar. Onların çoğunun akılları ermez.
Şaban Piriş = Allah, bahîre, sâibe, vesîle ve hâm (diye bir şeyler) belirlemedi. Fakat küfredenler Allah’a yalan yere iftira ediyorlar. Onların çoğu akletmezler.
Sadık Türkmen = Allah (cahiliyet devrindeki adet üzere); ne “Bahîre” (kulağı yarılıp salıverilen develerle), ne “Sâibe” (putlar için ayrılan hayvan), ne “Vasîle” (davarların dişisi), ne de “Hâm” (binilmesi yasak olan hayvan) diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat, inkâr edenler Allah’a karşı yalan uyduruyorlar. Zaten birçokları da ilerisini düşünmüyorlar.
Seyyid Kutub = Allah, Bahire, Saibe, Vesile ve Hami diye bir şey koymamıştır. Fakat kâfirler Allah adına yalan uydururlar. Onların çoğu düşünme yeteneğinden yoksundur.
Suat Yıldırım = Allah ne bahîre, ne sâibe, ne vasîle, ne de hâm diye bir şey bildirmemiştir. Fakat, o kâfirler bu inançlarını Allah’a mal ederek O’na iftira etmişlerdir. Onların ekserisinin akılları ermez.
Süleyman Ateş = Allâh, bahire, sâibe, vasile ve hâm diye bir şey yapmamıştır. Fakat inkâr edenler, Allah'a yalan uyduruyorlar ve çokları da akıl erdiremiyorlar.
Tefhim-ul Kuran = Allah Bahiyre'den Saibe'den Vasiyle'den ve Hâm'dan hiç birini (meşru) kılmamıştır. Ancak küfredenler, Allah'a karşı yalan düzüp uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmez.
Ümit Şimşek = Bahîre, sâibe, vasîle ve hâm'ı Allah size bildirmiş değildir; kâfirler Allah adına yalan uyduruyorlar. Zaten onların çoğunun aklı ermez.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah ne bahîre yapmıştır ne sâibe ne vasîle ne de hâm. Ne var ki küfre sapanlar yalan uydurarak Allah'a iftira ediyorlar ve çokları da akıl erdiremiyorlar.
İskender Ali Mihr = Allah, ‘‘bahîre, sâibe, vasîle ve hâm” diye bir şey yapmamıştır (meşru kılmamıştır). Ama o kâfirler (inkâr edenler), Allah’a karşı yalan iftirada bulunuyorlar (uyduruyorlar). Onların çoğu aklını kullanmıyor.
İlyas Yorulmaz = Allah ne bahire’i, ne saibe’i, ne vesile’i ve nede Haam’ı[1] emretmemiş, yalnız gerçekleri inkar edenler Allah adına yalan söylemişlerdir. Onların çoğu aklını kullanmayanlardır.