لَا يَحْزُنُهُمُ الْفَزَعُ الْأَكْبَرُ وَتَتَلَقَّاهُمُ الْمَلَائِكَةُ هَذَا يَوْمُكُمُ الَّذِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ
Lâ yahzunuhumul fezeul ekberu ve tetelakkâhumul melâiketu, hâzâ yevmukumullezî kuntum tûadûn(tûadûne).
lâ yahzunu-hum | : onları mahzun etmez |
el feze | : korku, dehşet |
el ekberu | : en büyük |
ve tetelakkâ-hum | : ve onları karşılarlar |
el melâiketu | : melekler |
hâzâ | : bu |
yevmu-kum | : sizin gününüz |
ellezî | : ki o |
kuntum | : siz oldunuz |
tûadûne | : vaadedildiniz |
Diyanet İşleri = En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, “İşte bu, size vaad edilen (mutlu) gününüzdür” diyerek karşılarlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = O en büyük korku, onları hüzünlendirmez ve melekler, onları karşılarlar da işte derler, size vaadedilen gün, bugün.
Abdullah Parlıyan = Kıyamet gününün meydana getireceği, o benzeri olmayan büyük korku bile, o mü'minleri kaygılandırmayacak. Çünkü melekler böyle kimseleri: “Size söz verilen mutlu gün, işte bu gündür!” sözleriyle karşılayacaklar.
Adem Uğur = En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür.
Ahmed Hulusi = O en büyük korku (ölüm kavramı kalktığı için) onları üzmez ve melekler onları karşılar: "İşte bu vadolunduğunuz sizin gününüzdür. "
Ahmet Tekin = O en büyük dehşet, kıyamet dahi, onları tasalandırmaz. Melekler, kendilerini:'İşte bu, size va’dedilmiş olan mutlu gününüzdür.' diyerek karşılarlar.
Ahmet Varol = O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları: 'İşte bu, size vaadedilmiş olan gününüzdür' diye karşılarlar.
Ali Bulaç = Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır.
Ali Fikri Yavuz = O en büyük korku (Sûr’a son üfürülüş anı), bunları mahzun etmiyecek ve kendilerini melekler şöyle (demekle) karşılayacaklar: “- İşte bu, size dünyada vaad olunan (mutlu) gününüzdür!...”
Ali Ünal = O en büyük dehşet (olan Sûr’a ikinci üfleyiş) bile onları tasalandırmaz. Kendilerini melekler karşılar ve “İşte, size va’d edilen gün bugündür!” müjdesini verirler.
Bayraktar Bayraklı = En büyük dehşet bile onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini, “Size söz verilen gün, işte bugündür” diye karşılarlar.
Bekir Sadak = En buyuk korku bile onlari uzmez; kendilerini melekler: «Size soz verilen gun iste bugundur» diye karsilarlar.
Celal Yıldırım = En büyük dehşet salan korku onları üzmez. Melekler onları karşılar da «bu size söz verilen gündür!» derler.
Cemal Külünkoğlu = (Diriliş gününün uyandıracağı) o benzeri olmayan büyük korku bile onları kaygılandırmayacak. Çünkü melekler böylelerini: “Size vaadedilen (mutlu) gün işte bugündür!” sözleriyle karşılayacaklardır.
Diyanet İşleri (eski) = En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: 'Size söz verilen gün işte bugündür' diye karşılarlar.
Diyanet Vakfi = En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür.
Edip Yüksel = O en büyük korku onları üzmez. Kendilerini melekler, 'İşte bu, size söz verilen gününüzdür!,' diye karşılar.
Elmalılı Hamdi Yazır = O fezeı ekber bunları mahzun etmiyecek ve bunları Melekler şöyle karşılayacaklar: bu işte sizin o gününüz ki va'dolunuyordunuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O büyük korku bunları mahzun etmeyecek ve bunları melekler şöyle karşılayacaklar: «İşte bu size va'dedilen gününüzdür.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O en büyük korku bunları üzmez; kendilerini melekler: «Size söz verilen gün işte bugündür» diye karşılarlar.
Gültekin Onan = Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gününüzdür, size vaadedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır.
Harun Yıldırım = En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür.
Hasan Basri Çantay = O en büyük korku bunları asla tasaya düşürmez. Bunları melekler karşılayarak: «Bu, size (dünyâda) va'd olunan (mutlu) gününüzdür» (diye cennet kapıları önünde tebrik ederler).
Hayrat Neşriyat = En büyük dehşet (kıyâmet dahi) onları üzmez! Ve onları melekler karşılar: 'İşte bu, sizin (dünyada iken) va'd edilmekte olduğunuz gününüzdür!' (derler).
İbni Kesir = O en büyük korku bile onları tasalandırmaz. Melekler onları: Size söz verilen gün, işte bu gündür, diye karşılarlar.
Kadri Çelik = En büyük korku bile onları üzmez. Melekler kendilerini, “Size söz verilen gün işte bugündür” diye karşılarlar.
Muhammed Esed = (Kıyamet Günü'nün uyandıracağı) o benzeri olmayan büyük korku bile onları kaygılandırmayacak; çünkü melekler böylelerini "Size söz verilen (mutlu) Gün işte bu Gün'dür!" sözleriyle karşılayacaklar.
Mustafa İslamoğlu = Onları, (kıyamete mahsus) o benzeri görülmemiş dehşetli panik dahi tasalandırmayacak; zira melekler kendilerini "Bu, işte size vaad edilen o (mutlu) gündür!" diye karşılayacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Onları en büyük korku mahzun etmez ve onları melekler istikbal ederler. (Ve onlara derler ki:) «İşte bu, sizin vaadolunur olduğunuz gününüzdür.»
Ömer Öngüt = O gün büyük korku onları aslâ tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılar: “İşte bu, size vâdedilmiş olan gününüzdür. ”
Şaban Piriş = O en büyük korku bile onları üzmez. Melekler onları: -Size söz verilen gün, işte bu gündür, diyerek karşılarlar.
Sadık Türkmen = O en büyük korku onları üzmez. Melekler, onları şöyle karşılar: “İşte bu, vadedilmiş olduğunuz gündür.”
Seyyid Kutub = Onları o en büyük korku ürkütmez. Melekler kendilerini «Bugün, size vaktiyle vadedilen gündür» diyerek karşılarlar.
Suat Yıldırım = O en büyük dehşet (Sûra ikinci üfleyiş) dahi onları tasalandırmaz. Melekler onları: "İşte size vâd olunan gün bugündür!" diye karşılarlar.
Süleyman Ateş = O en büyük korku, onları asla tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılar: "İşte bu, size va'dedilen gününüzdür!"
Tefhim-ul Kuran = Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: «İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti» diye melekler onları karşılayacaklardır.
Ümit Şimşek = Dehşetin en büyüğü de onları tasalandırmaz. Onları melekler karşılar, 'İşte size vaad edilen gün' derler.
Yaşar Nuri Öztürk = O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat edilen gününüzdür!"
İskender Ali Mihr = O en büyük dehşet (korku), onları mahzun etmez. Ve melekler, onları karşılar (ve derler ki): “Bu, sizin vaadolunduğunuz gününüzdür.”
İlyas Yorulmaz = Daha büyük çığlıklar bile onları hüzünlendirmeyecek ve melekler onları karşıladıklarında “İşte size vaat edilen gün, bu gündür” diyecekler.