قُلِ انظُرُواْ مَاذَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا تُغْنِي الآيَاتُ وَالنُّذُرُ عَن قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ
Kulinzurû mâzâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve mâ tugnîl âyâtu ven nuzuru an kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
kul | : de |
unzurû | : bakın |
mâ zâ | : ne(ler) var |
fî es semâvâti | : göklerde |
ve el ardı | : ve yeryüzünde |
ve mâ tugnî | : ve fayda vermez (gani olmaz) |
el âyâtu | : âyetler |
ve en nuzuru | : ve uyarmalar, uyarılar |
an kavmin | : kavminden, kavme |
lâ yu’minûne | : âmenû olmayan |
Diyanet İşleri = De ki: “Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza.” Fakat âyetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz.
Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Bir bakın da görün, neler var göklerde ve yeryüzünde. Fakat bunca deliller, bunca korkutan peygamberler, inanmayan topluluğa ne fayda eder?
Abdullah Parlıyan = De ki: “Göklerde ve yerde var olanlara bakın da düşünün.” Ne var ki, inanmayacak olan bir topluma ne ayetlerin, ne de uyarıların bir yararı dokunabilir.
Adem Uğur = De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.
Ahmed Hulusi = De ki: "Semâlar ve arzda ne oluyor, bir bakın!". . . O işaretler ve uyarılar, iman etmeyen topluluğa yarar sağlamaz!
Ahmet Tekin = De ki: “Göklerde ve yerde var olanlara bakın da düşünün.” Ne var ki, inanmayacak olan bir topluma ne ayetlerin, ne de uyarıların bir yararı dokunabilir.
Ahmet Varol = De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.
Ali Bulaç = De ki: "Semâlar ve arzda ne oluyor, bir bakın!". . . O işaretler ve uyarılar, iman etmeyen topluluğa yarar sağlamaz!
Ali Fikri Yavuz = De ki: “- Bakın, göklerde ve yerde neler var! “ Fakat, bunca âyetler (alâmetler) ve azabla korkutmalar, iman etmiyecek bir kavme fayda vermez.
Ali Ünal = (Onlara) de ki: “Göklerde ve yerde neler var, neler olup bitiyor bir bakın!” Ama bunca âyetler, (bütün iman esaslarını ispat eden) bunca delil ve bunca ikazlar, iman etmemeye kararlı kimselere ne fayda verir ki?!”
Bayraktar Bayraklı = De ki: “Göklerde ve yerde neler var, bakın da ders alın!” Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.
Bekir Sadak = «oklerde ve yerde neler var, bir bakin"de. Inanmayacak bir millete ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
Celal Yıldırım = De ki: Bir bakın göklerde ve yerde neler var! İmân etmiyecek bir topluluğa o âyetler ve o uyarılar ne fayda sağlar ?
Cemal Külünkoğlu = De ki: “Bir bakın göklerde ve yerde neler var! İman etmeyecek (inanmamaya karar vermiş) bir topluluğa o ayetler ve o uyarılar ne fayda sağlar?
Diyanet İşleri (eski) = 'Göklerde ve yerde neler var, bir bakın' de. İnanmayacak bir millete ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
Diyanet Vakfi = De ki: «Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakın!» Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!
Edip Yüksel = De ki: 'Göklerde ve yerde neler var, bir bakın! İnanmıyan bir topluma deliller ve uyarılar kâr etmez.'
Elmalılı Hamdi Yazır = De ki: bakın, Göklerde Yerde neler var, fakat o âyetler, o inzarlar iyman etmiyecek bir kavme ne fâide verir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Bir bakın neler var göklerde ve yerde!» Fakat o deliller, o uyarılar iman etmeyecek bir kavme ne fayda sağlar ki!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = De ki: «Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakın!» Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!
Gültekin Onan = De ki: "Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin." İnanmayan bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarmalar bir şey sağlamaz.
Harun Yıldırım = De ki: “Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin. İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarmalar bir şey sağlamaz.”
Hasan Basri Çantay = De ki: «Göklerde ve yerde neler var, bakın». (Fakat) bunca âyetler (ibretler) ve inzârlar îman etmeyecekler gürûhüne fâide vermez.
Hayrat Neşriyat = De ki: 'Göklerde ve yerde neler var, bakın!' Fakat o deliller ve korkutmalar, îmân etmeyecek bir kavme fayda vermez.
İbni Kesir = De ki: Göklerde ve yerde neler var, bir bakın. Fakat bunca ayetler ve uyarılar inanmayanlar güruhuna fayda vermez.
Kadri Çelik = De ki: “Göklerde ve yerde neler var, bir bakıverin!” İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarıp-korkutmalar bir şey sağlamaz.
Muhammed Esed = De ki: "Göklerde ve yerde var olanlara bakın da düşünün!" Ne var ki, inanmayacak olan bir topluma ne ayetlerin, ne de uyarmaların bir yararı dokunabilir!
Mustafa İslamoğlu = De ki: "Göklerde ve yerde nelerin bulunduğuna bir bakınız!" Ne ki, iman etmemekte direnen bir topluma, ne ayetlerin ne de uyarıların hiçbir yararı olmaz.
Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «Bakınız! Göklerde ve yerde olanlar nelerdir?» Fakat imân etmez bir kavim için âyetler ve korkutucular bir faide vermez.
Ömer Öngüt = De ki: “Göklerde ve yerde neler var, baksanıza!” Fakat inanmayan bir topluluğa âyetler ve uyarılar fayda sağlamaz.
Şaban Piriş = “Göklerde ve yerde neler var bir bakın!” de, inanmayacak bir topluma ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
Sadık Türkmen = De ki: “Göklerde ve yeryüzünde neler var, bir bakın! Ayetler ve uyarmalar, gerçeklere inanmak istemeyen bir kavme, hiçbir yarar sağlamaz.”
Seyyid Kutub = Onlara de ki; «Göklerde ve yerde neler olduğuna bakınız.» Fakat ibret verici belgelerin ve uyarıların iman etmeyenlere hiçbir yararı olmaz.
Suat Yıldırım = De ki: "Göklerde ve yerde neler ve neler var, bir baksanıza!" Fakat bunca işaretler ve uyarılar iman etmeyecek kimselere ne fayda verir ki?
Süleyman Ateş = "Göklerde ve yerde olanlara bakın!" de; ama o âyetler ve uyarılar, inanmayacak bir kavme yarar sağlamaz.
Tefhim-ul Kuran = De ki: «Göklerde ve yerde ne var? bir bakıverin.» İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarıp korkutmalar bir şey sağlamaz.
Ümit Şimşek = De ki: Göklerde ve yerde ne var, bir bakın. Fakat ne âyetler, ne de uyarılar, iman etmeyen bir topluluğa fayda vermez.
Yaşar Nuri Öztürk = De ki: "Göklerde ve yerde neler var/neler oluyor, bir bakın!" O ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiçbir işine yaramaz.
İskender Ali Mihr = De ki: “Semalarda ve yeryüzünde ne(ler) var bakın! Âmenû olmayan bir kavme, âyetler (deliller) ve uyarılar fayda vermez.”
İlyas Yorulmaz = Deki “Göklerde ve yerde neler var bir bakın. ” Göklerdeki ve yerdeki ibret alınması gereken ayetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma fayda vermez.