وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا
Ve ennâ lâ nedrî eşerrun urîde bi men fîl ardı em erâde bi him rabbuhum reşedâ(reşeden).
Diyanet İşleri = “Hakikaten biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük gelmesi mi isteniyor, yoksa Rabbleri, onlara doğru yolu buldurmayı mı diledi?
Abdullah Parlıyan = Gökyüzünün bekçi ve alevlerle dolmasıyla biz; yeryüzündeki kişilere fenalık erişmesi mi istenildi, yoksa Rableri onlara doğru yolu buldurmayı mı diledi bilmiyoruz.
Adem Uğur = Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?
Ahmed Hulusi = "Gerçek ki biz, arzda (bedende) olanlardan açığa çıkarılacak olan şerr mi; yoksa Rablerinin muradı, kendilerinde bir reşad mı (hakikati müşahedenin olgunluğu), buna vâkıf değiliz. " (Bu âyet dahi göstermektedir ki Rabbinin {Esmâ hakikatinin} kişiye ne yaşatacağı, kişinin Allâh indîndeki açığa çıkış amacı, cinler tarafından bilinmemektedir. A. H. )
Ahmet Tekin = 'Yeryüzündeki akıllı ve sorumlu varlıklara kötülük mü yapılmak isteniyor, yoksa Rableri onlara huzurlu, aydınlık bir hayat mı diledi, bilemiyoruz.'
Ahmet Varol = Bilmiyoruz, acaba yeryüzünde olanlar için bir kötülük mü istendi yoksa Rableri onlar için bir hayır mı diledi?
Ali Bulaç = "Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?"
Ali Fikri Yavuz = Doğrusu biz bilmeyiz; o arzdaki kimselere bir fenalık mı istenmiştir; yoksa Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir?
Ali Ünal = ‘Gökten geri çevrilmemiz, yerdekiler için kötülük irade edildiğini mi, yoksa Rabbilerinin onlara hayır ve hidayet dilediğini mi gösteriyor, bilemiyorduk.
Bayraktar Bayraklı = “Yeryüzündekilere kötülük mü yapılmak istendiğini, yoksa Rablerinin onlara bir iyilik mi yapmak istediğini biz bilemeyiz.”
Bekir Sadak = «Yeryuzunde olanlara kotuluk mu murad edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemistir, dogrusu biz bilemeyiz.»
Celal Yıldırım = Gerçekten biz bilmiyorduk, yeryüzündekilere kötülük mü istenildi, yoksa Rabbları onlar için bir hayır mı murâd etmiştir?
Cemal Külünkoğlu = “Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlar hakkında iyilik mi diledi.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Yeryüzünde olanlara kötülük mü murad edildi, yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz.'
Diyanet Vakfi = Ve (şimdi anladık ki) biz (yaratılmış varlıklar,) yeryüzünde yaşayanlar için kötü bir akibetin hazırlanıp hazırlanmadığını, yahut Rablerinin onları doğru ile eğriyi ayırd etme bilinciyle donatmak isteyip istemediğini bilmiyoruz
Edip Yüksel = 'Yerdekiler için bir kötülük mü planlanmıştır, yoksa Rab'leri onlar için bir iyilik mi dilemiştir, bilmiyoruz.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve doğrusu biz bilmeyiz o Arzdaki kimselere bir şer mi irade edilmiştir, yoksa rabları onlara bir hayır mı murad etmiştir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Doğrusu biz bilmiyoruz, o yeryüzündeki kimselere bir kötülük mü arzu edilmiştir, yoksa Rableri onlara bir hayır mı dilemiştir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?»
Gültekin Onan = "Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?"
Harun Yıldırım = “Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için onlarla bir hayır mı diledi?”
Hasan Basri Çantay = «Doğrusu biz yerdeki kişilere şer mi murad ediliyor, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı irâde ediyor, bilmiyormuşuz».
Hayrat Neşriyat = 'Ve gerçekten biz bilmiyoruz, (bununla) yeryüzünde bulunan kimselere bir kötülük mü (yapılmak) istenildi, yoksa Rableri onlara bir iyilik mi diledi?'
İbni Kesir = Doğrusu biz bilmiyoruz; yeryüzünde onlara kötülük mü dilenmiştir, yoksa Rabbları onlara iyilik mi dilemiştir?
Kadri Çelik = “Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa rableri kendileri için bir hayır mı diledi?”
Muhammed Esed = Ve (şimdi anladık ki) biz (yaratılmış varlıklar,) yeryüzünde yaşayanlar için kötü bir akibetin hazırlanıp hazırlanmadığını, yahut Rablerinin onları doğru ile eğriyi ayırd etme bilinciyle donatmak isteyip istemediğini bilmiyoruz
Mustafa İslamoğlu = Ve anladık ki, gerçekte biz (gaybı) bilmiyormuşuz; (mesela) şu yerdekilere şer mi murad edilmiş, yoksa Rableri onları doğru bir bilince ulaştırmayı mı murad etmiş?
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve doğrusu biz bilmiyoruz ki, yerde bulunanlar için bir şer mi murad edilmiştir, yoksa onlar için Rableri bir doğruluk mu irâde buyurmuştur?»
Ömer Öngüt = "Biz bilmeyiz ki, yeryüzünde olan kimseler hakkında bir belâ mı murad edildi, yoksa Rableri onlara bir iyilik mi diledi?"
Şaban Piriş = Gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük mü isteniyor; yoksa, Rab’leri onlara doğru yolu göstermek mi istedi?
Sadık Türkmen = Doğrusu biz bilmiyoruz; bununla yeryüzündeki kimselere bir şer mi istenildi, yoksa; Rableri kendileri için doğruya ulaştıran bir hayır mı diledi?
Seyyid Kutub = Acaba yeryüzündekiler için kötülük mü dileniyor, yoksa Rabbleri onlar hakkında iyilik mi diliyor, bunu bilmiyoruz.
Suat Yıldırım = "Doğrusu, iyi anlayamadık: Yerde oturanlara fenalık mı irade edildi, yoksa Rab’leri onlar hakkında hayır ve hidâyet mi diledi, bilemiyoruz."
Süleyman Ateş = Bilmiyoruz bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rabbleri onları doğruya mı iletmek diledi.
Tefhim-ul Kuran = «Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğru olana iletici) bir hayır mi diledi?»
Ümit Şimşek = 'Bununla yeryüzü ahalisi için bir kötülük mü kastedilmiştir, yoksa Rableri onlar için iyilik mi dilemiştir; onu biz bilemeyiz.
Yaşar Nuri Öztürk = "Doğrusu, bilmiyoruz, yeryüzündeki şuurlulara şer mi istendi, yoksa Rableri onlar için doğru ve güzel olanı mı istemiştir."
İskender Ali Mihr = Ve gerçekten biz bilmiyoruz. Yeryüzünde olan kimselere bir şer mi murad edildi, yoksa Rab’leri onların irşad olmalarını mı diledi?
İlyas Yorulmaz = Şurası bir gerçektir ki, yeryüzünde olanlar için bir şer mi? dilendi, yoksa Rableri onlara doğru yolu mu? Göstermeyi diledi, biz bilmeyiz.