وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Diyanet İşleri = Yine şöyle derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve eğer derler, duysaydık, yahut akıl etseydik yakıp kavuran cehennem ehli olmazdık.
Abdullah Parlıyan = Ve derler ki: “Şayet biz gelen elçilere kulak vermiş olsaydık ve aklımızı da kullansaydık şu çılgınca yanan cehennem azabı içinde olmazdık.”
Adem Uğur = Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.
Ahmed Hulusi = Derler ki: "Eğer dinleseydik onları, aklımızı kullansaydık; alevli ateşte yanan halk içinde olmazdık!"
Ahmet Tekin = 'Eğer peygamberlerin tebliğlerini anlama niyetiyle dinlemiş olsaydık veya davet edildiğimiz konularda akıllıca muhakeme yapabilseydik, körüklenen, alev püsküren, çıldırırcasına yanan cehennem ehlinden olmazdık' derler.
Ahmet Varol = Ve derler ki: 'Eğer biz dinlemiş veya akıl etmiş olsaydık şu çılgın ateşin halkı arasında olmazdık.'
Ali Bulaç = Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık."
Ali Fikri Yavuz = Bir de şöyle derler: “- Biz işitir veya akıl eder olsaydık, şu azgın ateşe atılanlar arasında bulunmazdık.”
Ali Ünal = Sonra, şöyle hayıflanırlar: “Eğer uyarı cının ikazlarına kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi Alevli Ateş’in yoldaşları içinde bulunmazdık.”
Bayraktar Bayraklı = “Eğer söz dinleseydik, yahut aklımızı kullansaydık, şu çılgın ateş halkı arasında bulunmazdık” diyecekler.
Bekir Sadak = «Eger kulak vermis veya akletmis olsaydik, cilgin alevli cehennemlikler icinde olmazdik» derler.
Celal Yıldırım = Hem derler ki: «Eğer biz işitseydik ve aklımızı kullansaydık, alevi köpüren Cehennem'in yaranları arasında olmazdık.»
Cemal Külünkoğlu = Yine şöyle derler: “Eğer dinlemiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateşin halkı arasında olmayacaktık.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehennemlikler içinde olmazdık' derler.
Diyanet Vakfi = Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.
Edip Yüksel = 'Dinleseydik veya aklımızı kullansaydık biz şu ateşin halkı içinde olmazdık,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu Seıyr eshabı içinde bulunmazdık, derler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve derler ki: «Biz dinleseydik veya aklımızı kullansaydık, bu çılgın ateşin içinde bulunmazdık!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve derler ki: «Eğer biz dinleseydik, yahut düşünüp anlasaydık şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!»
Gültekin Onan = Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akletseydik, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık."
Harun Yıldırım = Yine derler ki: “Eğer biz dinlemiş olsaydık ya da akletmiş olsaydık, Saîr halkından olmayacaktık.”
Hasan Basri Çantay = Ve (şunu) söylediler (söylerler): «Eğer bizi dinler, yahud aklımızı kullanır (insanlar) olsaydık şu çılgın cehennem yârânı içinde bulunmazdık.»
Hayrat Neşriyat = Ve derler ki: 'Eğer (biz) işitir veya akıl eder olsaydık, bu alevli ateş ashâbı arasında bulunmazdık!'
İbni Kesir = Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, bu çılgın alevli ateş halkı arasında bulunmazdık, derler.
Kadri Çelik = Ve derler ki: “Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin ehli arasında olmayacaktık.”
Muhammed Esed = Ve onlar, "Eğer biz" diye ekleyecekler, "(bu uyarıları) dinlemiş olsaydık veya (en azından) kendi aklımızı kullansaydık, (şimdi) yakıcı ateşe müstehak olanlar arasında bulunmazdık!"
Mustafa İslamoğlu = Ve "Eğer biz (vahyi) işitmiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi kavurucu ateşe müstehak olanlar arasında bulunmazdık" diyecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen = (10-11) Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.
Ömer Öngüt = Ve derler ki: "Eğer biz kulak vermiş olsaydık veya düşünüp anlasaydık, şu çılgın alevli cehennemliklerin arasında bulunmazdık. "
Şaban Piriş = Eğer dinlemiş veya akletmiş olsaydık bu ateş halkı içinde olmazdık, derler.
Sadık Türkmen = Dediler ki: “Eğer dinleseydik veya aklımızı çalıştırsaydık çılgın ateşin halkı içinde olmazdık.”
Seyyid Kutub = Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehennemlikler içinde olmazdık derler.
Suat Yıldırım = Ve ilave edecekler: "Şayet biz gerçeği işiten ve aklını çalıştıran kimseler olsaydık, elbette bu alevli ateşe girenlerden olmazdık!"
Süleyman Ateş = Ve dediler ki: "Eğer söz dinleseydik, yahut düşünseydik, şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!"
Tefhim-ul Kuran = Ve derler ki: «Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık.»
Ümit Şimşek = 'Keşke dinleseydik,' derler. 'Keşke akıl edebilseydik! O zaman bu çılgın alevlerin arasında olmazdık.'
Yaşar Nuri Öztürk = Ve derler ki: "Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık."
İskender Ali Mihr = Ve: “Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.” dediler.
İlyas Yorulmaz = Suçlular “Keşke o uyarıcıları dinleseydik veya aklımızı kullansaydık. Şimdi burada yakıcı ateşin içinde olanlardan olmazdık” derler.