Önceki Ayet Sonraki Ayet  
22. Sûre Hac/10

 ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ

  Zâlike bimâ kaddemet yedâke ve ennallâhe leyse bi zallâmin lil abîd(abîdi).

Kelime Karşılaştırma
zâlike : o, işte o, işte bu
bimâ : sebebiyle
kaddemet : takdim etti
yedâke : senin iki elin
ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
leyse : değil
bi zallâmin : zulmedici, zulmeden
li el abîdi : abidler için, Allah’a kul olanlar için
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Ona), “İşte bu kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah, kesinlikle kullara zulmedici değildir” (denir.)

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bu da senin, kendi ellerinle kendine hazırladığın şeydir ve şüphe yok ki Allah, alabildiğine zulmetmez kullarına.

 Abdullah Parlıyan = Ve ona o gün: “Bu senin kendi elinle önceden kazandığın şey. Çünkü Allah kullarına, asla en küçük bir haksızlık yapmaz!” denecek.

 Adem Uğur = İşte bu, önceden yapıp ettiklerin yüzündendir (denilir). Elbette Allah kullarına haksızlık edici değildir.

 Ahmed Hulusi = "Bu, senin ellerinle takdim ettiğinin sonucudur! Muhakkak ki Allâh kullara zulmedici değildir. "

 Ahmet Tekin = Onlara: 'Bunlar sizin dünyada, bizzat ellerinizle kazandığınız günahlar sebebiyledir' denir. Şüphesiz Allah kullarına zâlimce davranmaz.

 Ahmet Varol = 'Bu senin kendi ellerinle işlediğinin karşılığıdır. Yoksa Allah, kullarına haksızlık etmez.'

 Ali Bulaç = (Ey insan) Bu, senin ellerinin önden takdim ettikleridir. Şüphesiz Allah, kullar için zulmedici değildir.

 Ali Fikri Yavuz = (Kıyamet gününde ona şöyle denecektir): Bu perişanlık ve azab, iki elinin kazandığı günahlar sebebiyledir. Muhakkak ki Allah, kullara zulümkar değildir (günahları olmadan onları cezalandırmaz).

 Ali Ünal = “Bu azap, dünyada iken bizzat kazanıp buraya gönderdiğin günahlarının sonucudur. Yoksa Allah, kullarına asla zulmedici değildir.”

 Bayraktar Bayraklı = İşte bu, önceden yapıp ettikleri yüzündendir. Elbette Allah, kullarına haksızlık edici değildir.

 Bekir Sadak = Ona: «Bunlar senin yaptiklarindan oturudur» denir, yoksa Allah, kullarina karsi hic de zalim degildir.*

 Celal Yıldırım = Bu, senin iki elin kazanıp önden gönderdiği şeyin karşılığıdır ve Allah kullarına zulmedici değildir.

 Cemal Külünkoğlu = (Kıyamet günü ona:) “Bu senin kendi elinle önceden kazandığın (günahlarınla hazırladığın) şeydir. Çünkü Allah kullarına asla en küçük bir haksızlık yapmaz (günahları olmadan onları cezalandırmaz)” (denilir).

 Diyanet İşleri (eski) = Ona: 'Bunlar senin yaptıklarından ötürüdür' denir, yoksa Allah, kullarına karşı hiç de zalim değildir.

 Diyanet Vakfi = İşte bu, önceden yapıp ettiklerin yüzündendir (denilir). Elbette Allah kullarına haksızlık edici değildir.

 Edip Yüksel = 'Bu, ellerinin senin için yapıp öne sürdüğü işlerden ötürüdür.' ALLAH kullara zulmedici değildir

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bu, diye: senin iki elinin takdim ettiği ve Allahın kullarına zulümkâr olmadığı içindir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu ellerinle yaptığın işlerden dolayıdır diye, yoksa Allah kullarına zulmeden değildir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ona «Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir» denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir.

 Gültekin Onan = (Ey insan) Bu, senin ellerinin önden takdim ettikleridir. Şüphesiz Tanrı, kullar için zulmedici değildir.

 Harun Yıldırım = İşte bu, önceden yapıp ettiklerin yüzündendir (denilir). Elbette Allah kullarına haksızlık edici değildir.

 Hasan Basri Çantay = Bunun sebebi iki elinin öne sürdüğü şeylerdir ve çünkü Allah, şübhesiz, kulları hakkında zulümkâr değildir.

 Hayrat Neşriyat = (O zaman ona şöyle denilir:) 'Bu, senin ellerinin takdîm ettiği (senin işlediğingünahlar) yüzündendir.' Şübhesiz ki Allah, kullarına zulümkâr değildir.

 İbni Kesir = Ona: Bunlar senin yaptıklarından ötürüdür, denir. Yoksa Allah kullarına asla zulmedici değildir.

 Kadri Çelik = (Ey insan!) Bu, senin ellerinin önden takdim ettikleridir. Şüphesiz Allah, kullar için zulmedici değildir.

 Muhammed Esed = (Ve ona) (o Gün:) "bu senin kendi elinle önceden kazandığın şey; çünkü Allah kullarına asla en küçük bir haksızlık yapmaz!" (denecek).

 Mustafa İslamoğlu = "İşte bu senin kendi ellerinde kazanıp getirdiklerindir; unutma ki Allah'ın kullarına zulmetme ihtimali asla bulunmamaktadır!"

 Ömer Nasuhi Bilmen = (Denilir ki) «Bu (azab) senin iki elinin evvelce yaptığından dolayıdır. Ve şüphe yok ki, Allah kulları için hiçbir zulmeden değildir.»

 Ömer Öngüt = “İşte bu, senin iki elinle öne sürdüğün şeyler yüzündendir. Yoksa Allah kullarına aslâ zulmedici değildir. ”

 Şaban Piriş = -Bunlar, senin elinle yaptığının karşılığıdır. Yoksa Allah, kullarına karşı asla zulmedici değildir.

 Sadık Türkmen = (ona ey insan); “İşte bu, kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah kesinlikle kullara zulmedici değildir” (denir.)

 Seyyid Kutub = O gün ona «Bu ceza, vaktiyle kendi ellerinle işlediğin günahların karşılığıdır; Allah kullarına asla haksızlık etmez» denecektir.

 Suat Yıldırım = O vakit kendisine: "İşte bu, dünyada işlediklerinin cezasıdır. Yoksa Allah kullarına en ufak bir haksızlık bile yapmaz." denilir.

 Süleyman Ateş = (Ey insan), "İşte bu, senin ellerinin yapıp öne sürdüğü işler yüzündendir. Allâh kullara zulmedici değildir!"

 Tefhim-ul Kuran = (Ey insan) Bu, senin ellerinin önden takdim ettikleridir. Şüphesiz Allah, kullar için zulmedici değildir.

 Ümit Şimşek = İşte bu senin elinle hazırladığın şeydir. Yoksa Allah kullarına asla haksızlık etmez.

 Yaşar Nuri Öztürk = "Al, işte bu, iki elinin önden gönderdiğidir. Şu bir gerçek ki, Allah, kullara asla zulmedici değildir."

 İskender Ali Mihr = İşte bu, senin ellerinle takdim edilen şeyler (yaptığın zulümler) sebebiyledir. Ve muhakkak ki Allah, abidler (Allah’a kul olanlar) için zulmedici değildir.

 İlyas Yorulmaz = Bu ceza kendi ellerinle kazandığının karşılığı. Allah asla kuluna haksızlık yapan değildir.