أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
E lem neşrah leke sadrake.
e | : mi |
lem neşrah | : biz açıp genişletmedik |
leke | : sana, senin için |
sadre-ke | : senin göğsün, göğsün |
Diyanet İşleri = (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Abdulbaki Gölpınarlı = Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Abdullah Parlıyan = Biz kalbini açıp ferahlatmadık mı?
Adem Uğur = Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Ahmed Hulusi = Senin göğsünü açmadık mı (darlığını genişletmedik mi)?
Ahmet Tekin = Biz senin iyiliğin için göğsünü İslâm’a, ilme, hikmete, sabra, tahammüle açmadık mı, gönlünü ferahlatmadık mı?
Ahmet Varol = Biz senin göğsünü açmadık mı?
Ali Bulaç = Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), senin saadetin için, göğsünü (hikmetle doldurub) genişletmedik mi?
Ali Ünal = Biz, sana bir rahmet ve nimet olarak göksünü açıp genişletmedik mi?
Bayraktar Bayraklı = (1-3) Biz senin için göğsünü açmadık mı? Senin sırtını çatırdatan yükünü atmadık mı?[773][774]
Bekir Sadak = Senin gonlunu acmadik mi?
Celal Yıldırım = Senin göğsünü açıp genişletmedik mi ?
Cemal Külünkoğlu = (Ey Muhammed!) Senin saadetin için, göğsünü (hikmetle doldurmak suretiyle) genişletmedik mi?
Diyanet İşleri (eski) = Senin gönlünü açmadık mı?
Diyanet Vakfi = Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Edip Yüksel = Göğsünü genişletip seni sakinleştirmedik mi?
Elmalılı Hamdi Yazır = Şerh etmedik mi senin içün bağrını?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Senin için bağrını açmadık mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı?
Gültekin Onan = Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?
Harun Yıldırım = Biz senin göğsünü açmadık mı?
Hasan Basri Çantay = (Habîbim) göğsünü senin (fâiden) için (açıb da) genişletmedik mi? (Genişletdik).
Hayrat Neşriyat = Göğsüne senin için (ilim ve hikmetle) inşirâh vermedik mi (genişletmedik mi)?
İbni Kesir = Senin göğsünü açmadık mı?
Kadri Çelik = Biz, senin göğsünü (ilahi nur ve huzur ile) genişletmedik mi?
Muhammed Esed = Biz kalbini aç(ıp ferahlat)madık mı,
Mustafa İslamoğlu = Göğsünü açıp seni ferahlatmadık mı?
Ömer Nasuhi Bilmen = Senin için göğsünü açıp genişletmedik mi?
Ömer Öngüt = Biz senin göğsünü açmadık mı?
Şaban Piriş = Senin göğsünü ferahlatıp, genişletmedik mi?
Sadık Türkmen = Senin sadrını/zihnini (Kur’an ile) rahatlatmadık mı?
Seyyid Kutub = Ey Muhammed! Senin göğsünü açmadık mı?
Suat Yıldırım = Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Süleyman Ateş = Biz senin (bunalan) göğsünü açmadık mı (ondaki bunalımları, sıkıntıları giderip, onu ilim, hikmet ve huzur ile genişletmedik mi)?
Tefhim-ul Kuran = Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?
Ümit Şimşek = Biz senin gönlünü ferahlatmadık mı?
Yaşar Nuri Öztürk = Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!
İskender Ali Mihr = Göğsünü senin için şerhetmedik mi (yarıp genişletmedik mi)?
İlyas Yorulmaz = Biz senin kalbini açıp rahatlatmadık mı?