هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ
Hel etâke hadîsul gâşiyeti.
hel | : mi |
etâ-ke | : sana geldi |
hadîsu | : aktarılan söz, önemli haber |
el gâşiyeti | : gâşiye, heryeri kuşatıp kaplayacak olan korkunç felâket, helâk edici afet |
Diyanet İşleri = Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
Abdulbaki Gölpınarlı = Geldi mi sana her yanı ve herkesi kavrayıp kaplayan o felâketin haberi?
Abdullah Parlıyan = Korku ve dehşeti her tarafı kaplayacak kıyametten haberin var mı?
Adem Uğur = (Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Ahmed Hulusi = Sana Gaşiye'nin (bütün insanları örtüp bürüyen o büyük tecelli - kıyamet) haberi geldi mi?
Ahmet Tekin = Dehşeti ve paniği ortalığı kaplayan felâketin, Kıyamet’in haberi mi geldi sana?
Ahmet Varol = Her şeyi kaplayacak olan (kıyamet)in haberi sana geldi mi?
Ali Bulaç = (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm! Bütün insanları dehşeti ile) kaplayacak olan kıyametin haberi, muhakkak ki sana gelmiştir.
Ali Ünal = Her tarafı kaplayacak o Dehşet’in haberi sana geldi mi?
Bayraktar Bayraklı = O her şeyi kuşatacak olan kıyametin haberi sana geldi mi? [751][752]
Bekir Sadak = Her seyi kaplayacak kiyametin haberi sana gelmedi mi?
Celal Yıldırım = Korku ve dehşeti herşeyi kaplayacak olan Kıyâmet'in haberi elbette sana geldi.
Cemal Külünkoğlu = Dehşeti her şeyi kaplayacak olan felaketin (kıyametin) haberi sana geldi mi?
Diyanet İşleri (eski) = Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Edip Yüksel = Sana o bunaltanın haberi ulaştı mı?
Elmalılı Hamdi Yazır = Geldi mi sana o Gaşiye hadîsi?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Geldi mi sana o Ğaşiye (her şeyi kuşatacak salgın, istilacı kıyametin) haberi?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
Gültekin Onan = Kıyametin haberi sana geldi mi?
Harun Yıldırım = Her şeyi kuşatacak olayın haberi sana geldi mi?
Hasan Basri Çantay = (Felâketleri bütün mahlûkaatı sarıb kaplayacak olan) kıyamet gününün haberi sana geldi ya.
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Ğaşiye’nin (dehşetiyle insanları kaplayıcı olan kıyâmet ânının)haberi sana geldi mi?
İbni Kesir = Her şeyi sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?
Kadri Çelik = Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana geldi mi?
Muhammed Esed = Kabus Gibi Çöken'den haberin var mı?
Mustafa İslamoğlu = Kasvet gibi sarıp sarmalayan olayın haberi sana ulaştı mı?
Ömer Nasuhi Bilmen = (1-2) Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler zillete düşmüştür.
Ömer Öngüt = Her şeyi sarıp kaplayacak olan o felâketin haberi sana geldi mi?
Şaban Piriş = Bürüyen/ansızın gelecek olanın haberi sana geldi mi?
Sadık Türkmen = Her yanı sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?
Seyyid Kutub = Ey insanoğlu! Herşeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
Suat Yıldırım = Gâşiye’nin/dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.
Süleyman Ateş = (Şiddet ve dehşetiyle her şeyi) Sarıp kaplayacak olan(o felâket)in haberi sana geldi mi?
Tefhim-ul Kuran = (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
Ümit Şimşek = Her yeri kaplayan felâketin haberi sana geldi mi?
Yaşar Nuri Öztürk = Geldi mi sana Ğaşiye'nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi?
İskender Ali Mihr = Gâşiyenin (heryeri kuşatıp kaplayacak olan korkunç felâketin) haberi sana geldi mi?
İlyas Yorulmaz = Her şeyi kapsayacak bir olayın (kıyamet saatinin) haberi sana geldi mi?