إِنَّا أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ أَنْ أَنذِرْ قَوْمَكَ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
İnnâ erselnâ nûhan ilâ kavmihî en enzir kavmeke min kabli en ye’tiyehum azâbun elîm(elîmun).
innâ | : muhakkak ki biz |
erselnâ | : biz gönderdik |
nûhan | : Nuh |
ilâ kavmi-hî | : kendi kavmine |
en enzir | : uyarması |
kavme-ke | : senin kavmin, kavmini |
min kabli | : önceden, önce |
en ye’tiye-hum | : onlara gelmesi |
azâbun | : azap |
elîmun | : elîm, acı |
Diyanet İşleri = Şüphesiz biz Nûh’u, kavmine, “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki biz, onlara elemli bir azap gelmeden korkut kavmini diye göndermiştik Nûh'u, kavmine.
Abdullah Parlıyan = Biz Nuh'u kendi toplumuna göndererek, başlarına şiddetli biz azap gelmeden halkını uyar diye emretmiştik.
Adem Uğur = Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.
Ahmed Hulusi = Muhakkak ki biz Nuh'u: "Kendilerine feci bir azap gelmeden önce kavmini uyar" diye, halkına irsâl ettik.
Ahmet Tekin = Nûh’u, kavmine peygamberlik göreviyle özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik.'Kendilerine can yakıp inleten müthiş bir azap gelmeden önce, kavmini uyar.' dedik.
Ahmet Varol = Doğrusu biz Nuh'u: 'Kavmini, kendilerine acıklı azap gelmeden önce uyar' diye kavmine gönderdik.
Ali Bulaç = Şüphesiz, biz Nuh'u; "Kavmini, onlara acı bir azab gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Ali Fikri Yavuz = Gerçekten biz, Nûh’u kavmine gönderdik: “-Kavmine acıklı bir azab gelmezden önce onları korkut” diye...
Ali Ünal = Nuh’u, “Pek acı bir azap başlarına gelmeden önce halkını uyar!” diye kavmine rasûl olarak gönderdik.
Bayraktar Bayraklı = Şüphesiz biz Nûh'u, kendilerine acıklı bir azap gelmeden önce toplumunu uyarması için toplumuna peygamber olarak gönderdik. [678][679]
Bekir Sadak = «illetine can yakici bir azap gelmezden once onlari uyar» diye Nuh'u milletine gonderdik.
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki biz, Nuh'u kendi milletine peygamber olarak gönderdik de, elem verici bir azâb gelmeden önce onları uyar, (dedik).
Cemal Külünkoğlu = Doğrusu biz Nuh'u, “Kendilerine can yakıcı bir azap gelmezden önce milletini uyarsın” diye kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Diyanet İşleri (eski) = 'Milletine can yakıcı bir azap gelmezden önce onları uyar' diye Nuh'u milletine gönderdik.
Diyanet Vakfi = Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.
Edip Yüksel = 'Kendilerine acı azap gelmezden önce halkını uyar,' diye Nuh'u halkına gönderdik.
Elmalılı Hamdi Yazır = Haberiniz olsun ki biz Nuhu kavmına gönderdik, kavmını inzar et diye, gelmezden evvel onlara bir azâbı elîm
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Haberiniz olsun ki, Biz Nuh'u: «Kendilerine elim bir azap gelmeden önce kavmini uyar!» diye kavmine gönderdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, «kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar» diye.
Gültekin Onan = Şüphesiz biz Nuh'u; "Kavmini onlara acı bir azab gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Harun Yıldırım = Şüphesiz biz Nuh’u kavmine: “Kendilerine can yakıcı bir azab gelmeden evvel kavmini uyar!” diye gönderdik.
Hasan Basri Çantay = Hakıykat, biz Nuuhu kavmine gönderdik. «Kendilerine elem verici bir azâb gelmezden evvel kavmini (onunla) korkut» diye.
Hayrat Neşriyat = Şübhesiz ki biz Nûh’u kavmine: 'Kendilerine çok elemli bir azab gelmeden önce, kavmini korkut!' diye gönderdik.
İbni Kesir = Doğrusu Biz; Nuh'u kavmine gönderdik. Kendilerine elim bir azab gelmezden önce kavmini uyar, diye.
Kadri Çelik = Hiç şüphesiz biz Nuh'u, “Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyarıp korkut” diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Muhammed Esed = Biz Nuh'u kendi toplumuna göndererek "Başlarına şiddetli bir azap gelmeden halkını uyar!" diye (emrettik).
Mustafa İslamoğlu = Biz Nuh'u kendi halkına gönderdik; "Başlarına elim bir azap gelmezden önce halkını uyar!" (dedik).
Ömer Nasuhi Bilmen = Muhakkak ki, Nûh'u kavmine gönderdik, kendilerine bir elîm azap gelmeden evvel kavmini korkut diye.
Ömer Öngüt = Kendilerine yakıcı bir azap gelmezden önce kavmini uyar diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.
Şaban Piriş = Kendilerine acı bir azap gelmeden önce kavmini uyar diye Nuh’u kavmine göndermiştik.
Sadık Türkmen = Şüphesiz biz Nuh’u, “Kendilerine acı bir azap yetişmeden önce, halkını uyar” diye kavmine gönderdik.
Seyyid Kutub = Milletine can yakıcı bir azab gelmezden önce onları uyar diye Nuh'u milletine peygamber olarak gönderdik.
Suat Yıldırım = Biz Nûh’u kendi milletine peygamber olarak gönderip: "Gayet acı bir azap başlarına gelip çatmadan önce halkını uyar!" dedik.
Süleyman Ateş = Biz Nûh'u kavmine gönderdik: "Onlara acı bir azâb gelmezden önce kavmini uyar," diye.
Tefhim-ul Kuran = Hiç şüphesiz, biz Nuh'u; «Kavmini, onlara acı bir azab gelmeden evvel uyarıp korkut» diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Ümit Şimşek = 'Başlarına acı bir azap gelmeden önce onları uyar' diye, Biz Nuh'u kavmine gönderdik.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik.
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki Biz, Hz. Nuh’u kendi kavmine: “Kavmini onlara, elîm azap gelmeden önce uyar.” diye (resûl olarak) gönderdik.
İlyas Yorulmaz = Acıklı bir azap gelmeden önce kavmini uyar diye, Nuh’u kendi toplumuna elçi olarak gönderdik.