Aranılan kelime ile eşleşen ayetler
يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ فَأَمَّا الَّذِينَ اسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ أَكْفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
Diyanet Vakfi = Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü (düşünün.) İmdi, yüzleri kararanlara: İnanmanızdan sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise inkâr etmiş olmanız yüzünden tadın azabı! (denilir).
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ
Diyanet Vakfi = Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ
Diyanet Vakfi = Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ
Diyanet Vakfi = (38-39) O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ
Diyanet Vakfi = (40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ
Diyanet Vakfi = (2-7) O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ
Diyanet Vakfi = (8-11) O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar; (dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır, yüce bir cennettedirler. Orada boş bir söz işitmezler.